Debra tradutor Espanhol
1,603 parallel translation
Ne oldu, Debra?
¿ Qué pasa, Debra?
Galiba Debra ile konuşmuşsun.
Supongo que hablaste con Debra.
- Anne demeyi gerçekten istiyor mu?
¿ Me estás diciendo que Debra realmente quiere llamarme "mamá"?
Belki de Debra'nın birine ısınması için zaman gerekiyordur, o kadar.
Quizá Debra sea el tipo de persona a la que le lleva tiempo encariñarse.
Haklıydın, Debra annesine anne dememden hoşlandığı için sana geldi.
Mira, tenías razón, ¿ sí? Debra fue a verte porque le gusta cuando yo llamo "mamá" a su madre.
- Merhaba. - Debra...
- Hola, sólo quiero algo de beber...
Debra, üzgünüm.
Debra, lo siento.
Debra'nın annesine ne demeliyim?
¿ Cómo se supone que llame a la mamá de Debra?
Üzgünüm, bunu açıklayamam ama Debra öyle deyince bu bana doğru gelmedi.
Lo siento, no puedo explicarlo pero sólo oír a Debra decirlo se siente mal.
Debra ve Ally tezgahlarını oraya kurup...
Allí es donde Debra y Ally pueden instalarse en la vereda y vender galletas.
-... kurabiye satabilirler. - Debra olamayabilir.
Bueno, quizá no sea Debra.
Debra, Ally'nin kurabiye kağıdını, işe götürmeme izin vermedi.
Debra no me dejó que llevara la hoja de Ally al trabajo.
Portakal. Geoffrey, portakal de.
"Naranja", Debra, di "naranja".
Öyleyse Debra'ya sor.
¿ Sí? Entonces pregúntale a Debra. Terminé con ella, Marie, así que...
Debra nasıl?
¿ Y cómo está Debra?
Anlıyorum, Debra hakkında ağzımı aramak için beni pastayla kandırdın.
Ma... bien, ya veo. Me atrajiste con torta para poder sacarme información sobre Debra.
Debra'nın dünkü küçük sinyalimi alıp almadığını merak ettim.
Sólo me preguntaba si Debra recibió mi pequeña señal ayer. ¿ Qué?
Debra'nın tepkisi ne oldu?
¿ Cómo reaccionó Debra?
Bak anne, Debra üzgün, tamam mı?
Ma, Debra lo siente, ¿ sí?
Debra, seninle konuşabilir miyim?
Debra, ¿ puedo hablar contigo?
Ve... Debra haksızdım.
Entonces, Debra me equivoqué.
Hayır, hayır, özür dilemek istiyorum.
No, no, Debra, quiero hacerlo.
Debra, lütfen, hadi.
Debra, por favor, anda, ¿ sí?
Debra, ikizlerin bir tak tak şakası yapmasına izin vermemiş.
Debra no dejó que los gemelos contaran un chiste de "toc-toc".
Annem, ikizlerin tak tak şakası yaparken ne kadar sevimli olduklarını göstermek için arkadaşlarını getirmiş. Ve Debra onun bir parça keyif almasına engel olmuş!
Mamá vino con sus amigos a mostrar lo bonitos que son los gemelos cuando cuentan un chiste de "toc-toc" y Debra ni siquiera pudo darle esa alegría.
Debra kahrolası çocuklarla boğuşurken, Marie kim oluyor da gelip eğlence talep ediyor?
¿ Quién diablos es Marie para meterse a demandar alegría cuando Debra lucha con los malditos niños?
Sen de Debra kadar kötüsün.
Eres igual de malo que Debra.
- Evet, evet. Ne diyorsun, Debra?
Sí, vamos. ¿ Qué dices, Debra?
Merhaba çocuklar. - Merhaba Debra.
- Hola, Deb.
Annemle Debra'nın arası da bozulunca- - Bilmiyorum.
Y ahora este asunto con ma y Debra me tiene no lo sé.
- Hayır, bu sefer tamam değil!
No, no está bien, Debra.
- Don giymiyorlar!
- No usan calzones, Debra.
Sana uyar mı Debra?
¿ Te parece bien, Debra?
Anne, niye burada Debra'nın yanındasın?
Ma ¿ por qué estás aquí con Debra?
Debra'yı bana tekrar kazandırdınız diye nasıl kızarım?
¿ Cómo podría estarlo cuando me devolviste a Debra?
Selam... Deb. - Debra mı o?
Muy bien, Deb, mejor- -
- Anne...
¿ Es Debra?
Alo, Debra.
- Mamá.
Debra evde film izlemek istiyor.
Debra quiere alquilar una película.
Robert, sence Debra yarın Ray ile seks yapacak mı?
Robert, estamos apostando. ¿ Crees que Debra tendrá relaciones con Ray mañana?
Başkan olsa da olmasa da asla Debra ile seks yapma şansın olmayacak.
Bueno, presidente o no no hay modo de que vayas a tener relaciones con esa Debra jamás.
Diyorum ki, Debra hazır olduğu zaman bunu anlamamı sağlayacaktır. Tabii.
Sólo digo que cuando Debra esté lista, me lo hará saber.
Debra ile senin bu gece için neler planladığınızı biliyorum, Raymond.
Sé exactamente lo que planean Debra y tú.
İçecek bir şey alıp yolunuzdan çekileceğim.
- Debra y luego saldré de su camino.
Hayır Debra, dur, dur...
No, Debra, espera. Espera, cariño.
Lütfen Debra, konuşuyoruz.
Debra, por favor. Estamos hablando.
Hadi, Debra.
Vamos, Debra.
Belki Debra bir derece yumuşayabilir ama oradaki oturan boğanın ağzından tek kelime çıkmayacaktır. Dalga mı geçiyorsun?
¿ Qué?
- Selam Debra.
Hola, cabezota.
Merhaba, nasılsın?
- Hola, Debra.
Debra ile film izlemeye çalışıyoruz.
Debra y yo tratamos de mirar una película.