Dediler tradutor Espanhol
4,903 parallel translation
İsmine dediler ki...
Su nombre Dijo...
Ben bana fotoğrafçı olmayacak dediler ama bir sürü fotoğrafçı geldi ben de oradan gitmek zorundaydım.
Me prometieron que no habría fotógrafos y aparecieron un montón, así que tuve que huir. ¿ Dónde estás?
Olmaz dediler bana. Olmaz dediler, Joan.
¡ Me dijeron que no, Joan!
Aile içi şiddet falandır dediler.
Violencia doméstica, todo eso.
Herk es "Ledwaba, Güney Afrikalı, korkulacak türden bir boksör. O bir katil" dediler.
Y la gente decía, "Ledwaba es el lenguado sudafricano más temido de todo el mundo, es un asesino".
- Kazara aşırı dozdan dediler.
- Dijeron que fue una sobredosis accidental.
Ve onlarda "Eğer bir kez daha komik olmaya çalışırsan, boğazını parçalarız" dediler.
Eran como, "si intentas ser gracioso más, estamos a arrancarte la garganta."
İnme indi dediler.
Dicen que ha tenido un derrame.
Sadece bir mucize kurtarabilir dediler.
Font color = "# ffff80" Se dijo que sólo un milagro.
Bu harika! Ne dediler?
¡ Increíble!
Ciddi bir teklif olacak dediler. Her ne demekse.
Dijeron "significativa", no sé.
İnsanlar her zaman bana kötü yaklaştılar, bana aptal ve salak dediler ve Tom ile boşandığımda herkes bana para avcısı dedi.
La gente siempre me mira por debajo, me llaman estúpida, idiota, y después cuando me divorcié de Tom, todo el mundo me llamó cazafortunas.
Sana göt suyu dediler.
- Te llamaron Jugodeculo.
Bana terörist dediler radikal, fanatik dediler çünkü halkımın eskilerden kalma kanunlarına itaat ediyordum, Kreeler ve itaat etmeyenleri cezalandırıyordum.
Me dicen terrorista... radical, zelote... porque obedezco las leyes antiguas de mi pueblo, los Kree y castigo a quienes no lo hacen.
O mu ortaya attı bütün bu saçmalıkları? Ne dediler?
¿ Qué ha sido, Eva, que ha venido con... con toda esta mierda?
O kadar mı dediler?
¿ Eso es todo lo que dijeron?
Duvara firlattik. Tamirciye götürdük. Aldigimiz magazaya goturduk ve bize bu telefonda sorun var dediler.
Lo tiramos contra la pared, lo llevamos al tipo de los teléfonos, lo llevamos a la tienda donde lo conseguimos, y dicen que es un problema.
Hayir. Bana Munch'larin evinde kalacagiz dediler.
No, me dijeron que estaban con Munch.
"Dünya bayıldı." dediler.
Un apagón en todo el mundo, tal como habían dicho.
Yaptırmazsak tüm mekân havaya uçar dediler.
Dijeron que, si no la reparaban, podía incendiarse todo.
Aynen böyle dediler.
Eso dijeron.
Karısı iyi durumda dediler. Ev borcu ve diğer mevzularla ilgili.
Dijeron que su esposa estaría bien, con la hipoteca y todo eso.
Daha önce de dediler. - Aklımı okudun.
yo dije eso primero.
Onlar da beni buraya gönderdiler. Bana deli muamelesi yaptılar. Ahlaki değer eksikliği dediler.
Así que, me mandaron aquí... para castigarme. "Falta de huevos de fuego" me decían.
Yeterli olmadı, korkak dediler.
Me convertí... en un cobarde.
Okulda ciğerler için kötü dediler.
En la escuela aprendimos que es malo para los pulmones.
Ama kız nerede, dediler.
Pero, ¿ dónde está esa chica?
O zaman doktorun istediği beslenme uzmanını aradığımızda, bize "O kadar küçük çocuklara bakmıyoruz." dediler.
Yo sólo recuerdo que en ese momento llamamos a la nutricionista que él quería, y nos dijeron : "No vemos a niños de esa edad".
Hayır, dediler...
Y ellos dijeron que no.
"Morello Laneti" dediler.
Lo llamaban, "la maldición de los Morello".
İç. - Yeterince viski içersen, zamanda yolculuk yaparsın dediler.
Dicen que si bebes suficiente bourbon, viajarás por el tiempo.
Beni sıkıştırdılar ve "Penis yada şeker?" dediler. "Şeker-veya - şaka?" oyunuyla dalga geçiyorlardı.
Me inmovilizaron, y decían : "Polla o tetas?" Era obviamente lo de jugar, ya sabes, "Trick or treat?"
Ona yardımcı suikastçı dediler.
Le llamaron co-conspirador.
Ne dediler?
Y ellos dijeron?
Bana kahraman dediler.
Ellos me llamaron un heroe.
- Ne dediler?
¿ Y qué te gritan?
"İntihar etti" dediler. Artık Hayalet yoktu.
'Cometió suicidio.'No más fantasma.
- Tamam da, taksiler burada durur dediler.
Deberían estar aquí.
Mucize dediler.
Dijeron que fue un "milagro".
Bu gece olabilir dediler, yarın da olabilirmiş.
Dijeron que podría ser esta noche, podría ser en la mañana.
İçki dediler bir kez daha, değerli arkadaşlar.
Una vez más a la bebida, queridos amigos.
"Joe Carroll hayatta" dediler ve sonra saldırdılar.
Joe Carroll vive, y entonces atacaron.
Başka bir şey dediler mi?
¿ Dijeron algo más?
"Bizi öldürme, her şeyimiz senindir." dediler.
"Perdónanos y toda nuestra fortuna será tuya".
- Otelde buluşup kıyafetlerimizi değiştirelim mi? " dediler.
"Yo también. " ¿ Por qué no nos encontramos en el hotel para intercambiar ropa? ".
"Dave Skylark aptal ve beceriksiz." dediler.
Ellos dijeron : "David Skylark es estúpido e incompetente."
Timsah yapmış olabilir dediler.
Dijeron que pudo ser un caimán.
Ne? Sen ve Daniel'in onları yendiğini ve mahvolduklarını düşünmüşlerdi. sonra dediler ki, "Lan?"
Le encontraré.
Dediler ki olay mahallini sabah bırakıyorlarmış,
Dijeron que iban a Liberar la escena del crímen en la mañana.
Ama bu O'ydu. Bu onun yüzüydü. And they said... dediler ki..
Pero es ella, es su cara, y ellos dijeron que... ya sabes.... siempre buscan niños, y que Cass, es como....
- Ne dediler?
¿ Qué dijeron?