Dennis tradutor Espanhol
5,108 parallel translation
Pekala, yani " Bir sus be, Dennis.
No. Bueno, por lo que no dijiste, "¿ quieres callarte la puta boca, Dennis?"
Dennis, bence psikolojik durumun lanet olası duvarlarımızın içinde yaşayan manyağa kıyasla çok daha sağlamdır. - Dinle bir dakika...
Dennis, creo que encontrarás que mi estado mental es bastante bueno ¡ en comparación con el loco que está viviendo en nuestras paredes de mierda!
Eugene'nin zarar vermek istediği tek kişi Dennis'ti.
La única persona que Eugene trató de hacer daño fue a Dennis.
- Shepherd Heights'ta yaşıyorsunuz,... -... değil mi, Dennis?
Así que vives fuera de Shepherd Heights, ¿ verdad, Dennis?
Amos, ben Dennis!
¡ Amos, es Dennis!
Sen sorunlarını böyle mi hallediyorsun, Dennis?
¿ Es así como se trabaja a través de tus problemas, Dennis?
Dennis?
¿ Dennis?
- Dennis'e bu gece başlayacağımızı söyleyin.
Dile a Dennis que salimos esta noche.
Fikir hırsızlığından henüz kurtulamadın Dennis.
No puedes remediar una acusación por plagio, Dennis.
Dennis de severdi ta ki sevmeyene kadar.
A Dennis le gustaba... Hasta que le dejó de gustar.
Dennis bozduğundan beri ancak öyle çalışıyor çünkü.
Esa es la única forma en la que funciona desde que Dennis la rompió.
Ofisini aldığım adam mı Dennis? Evet.
¿ Dennis es el tío que me dejó la oficina?
- Dennis.
- Dennis.
Az önce adının Dennis olduğunu hatırladım.
Y me acabo de acordar que su nombre es Dennis.
Doktor Dennis "Bahsi İkiye Katlayan" Brown kumarhanede kazanmak için yapılacak numaraları bilir.
El Dr. Dennis "Doblar" Brown conoce los trucos para ganarle a los casinos en su propio juego.
Ciddi konularda benimle kafa bulma, Dennis.
No te burles de mí si no vas en serio, Dennis.
Teşekkür ederim, Dennis.
Gracias, Dennis.
Çoktan Şubat sonu halk tanıtımı için Dennis'e New Jersey'den... -... birinci sınıf uçuş yeri ayırttım.
Ya organicé que Dennis volara en primera clase desde New Jersey a finales de Febrero para el lanzamiento público.
Tamam, çocuklar Parmak izlerine göre Kol buralı birininmiş.
Muy bien, chicos. Las huellas de la mano dicen que el brazo pertenece a alguien de la zona : Dennis Hagel.
Dennis Hagel Eski bir cerrahi endoskopi teknisyeni.
Ex-técnico de cirugías endoscópicas.
Dennis Hagel adında biri.
Se llamaba... Dennis Hagel.
Kolu kopartılan kurbanımız Dennis Hagel tarafından kullanılıyor olmalı.
Posiblemente dirigida por nuestra víctima desmembrada, Dennis Hagel.
Dennis Hagel.
Dennis Hagel.
Öldürülmesinden dakikalar önce Neler olduğunu biliyoruz. Brenda, Dennis ile beraber oradaydı. Çekim yapıyorlardı.
Sabemos que momentos antes de que la mataran, Brenda estaba con Dennis grabando una sesión con la cámara.
Brenda'yı yedikten sonra Psikopatın Dennis için pek iştahı kalmamış gibi.
Después de acabar con Brenda, el psicópata no parecía tener apetito por Dennis.
Galiba Dennis'in kolunu götürmek için paketledi.
Al parecer, se llevó un brazo de Dennis.
O ve kameramanı Dennis Hagel öldürüldüler. Doğrandılar.
Ella y su cámara, Dennis Hagel, fueron asesinados.
Bu saat Dennis Hagel'a ait. Katledilen kameramanımız.
Este reloj pertenecía a Dennis Hagel, nuestro cámara.
- Çok doğru Dennis.
Claro, Dennis.
- Evet Dennis, ciddiyim.
- Sí, Dennis, hablo en serio.
Dennis, sence bu adamı kafamdan mı uydurdum?
Dennis, ¿ crees que me lo he inventado?
Ne var Dennis?
¿ Qué, Dennis?
Benim kamyonum değil Dennis.
La camioneta no es mía, Dennis.
East Pilsen'deki Dennis Novak mı?
¿ Dennis Novak de East Pilsen?
Kıdemli küratörümüz mü yoksa Chicago'nun Dennis Farina'sı mı?
Nuestro curador en jefe o el nativo de Chicago, Dennis Farina.
Ben Dennis Farina.
Aquí Dennis Farina.
- Dennis, benim.
- Dennis, soy yo.
Dennis rahibini harekât odasına koydu.
Dennis tiene al cura en el cuarto de guerra.
İçki almak için gelmiş olan Dennis'e rastladım.
- Encontré a Dennis que quería comprar alcohol.
En iyi arkadaşım Dennis'i hatırlıyorsundur.
¿ Recuerdas a mi mejor amigo Dennis?
Dennis ile aramızdaki ilişki aynı aileden sayılacak kadar çok ama çok yakın olmakla kalmıyor.
Dennis y yo somos prácticamente familia.
Bunu almasan iyi olur Dennis.
No lo hagas, Dennis.
Dennis alkol zehirlenmesinden ölmeden önce onunla bir anlaşma yapmıştık.
Dennis y yo teníamos un trato antes de que muriera de un coma etílico.
Dennis öldüğünde ben de kendi kendime aynı soruyu sormuştum.
Me hice la misma pregunta cuando Dennis murió.
Dennis'e mesela.
Dennis, claro está.
Kendi güvenliğiniz için evinize dönün!
¡ Volved a vuestras casas, por vuestra propia seguridad! - ¡ Dennis!
Dennis mi?
- ¿ Dennis?
Dennis kötü biri değil.
Dennis no es un mal tipo.
Dennis Novak.
Dennis Novak.
Dennis!
- ¡ Dennis!
- Dennis!
- ¡ Jefe!