Dharma tradutor Espanhol
392 parallel translation
Dharma da ( erdem ) Doğu'ya böyle bir azim sayesinde geldi ve Shaolin'in temel taşı oldu.
Dharma también llego desde el este y con mucha perseverancia sentó las bases de Shaolin.
Onu, Erdem Evi'nin başına getiriyorum.
Le hare en la cabeza, la casa del Dharma.
Dharma!
Invoca a Dharma.
Dharma'nın oğlu, kral olmak için doğdu.
Es el hijo de Dharma. Ha nacido para ser rey.
Sen, Dharma'nın oğlusun.
Eres el hijo de Dharma.
Doğruluğa giden yolun, dünyanın düzeninin Dharma'nın ölmesi.
Del camino de la verdad del orden del mundo la destrucción del Dharma.
Ve eğer Dharma'yı kurtarmak adına senin ırkın yok olacak olsaydı?
¿ Y si tu raza hubiera de ser destruida para salvaguardar el dharma?
Bırak gideyim. Dharma nerede?
Déjame ir. ¿ Dónde está el dharma?
Çünkü açgözlülük insanoğlunu yeyip bitiriyor ve bu Dharma'nın yıkımı.
La avaricia devora y es la ruina del dharma.
Benim Dharma'm budur.
Ese es mi Dharma.
Siz, hepiniz bilirsiniz ki ; Dharma herkesten daha iyidir. Peki ya zenginlik?
Tú conoces el dharma mejor que nadie pero la riqueza ¿ la disfrutarías pidiendo limosna?
Ben Dharma'yım, senin baban.
Soy Dharma, tu padre.
Dharma'yı insanın kalbine kazımak için.
Para grabar el dharma en los corazones.
Hayatım boyunca bilge kişilerin şöyle dediğini duydum : Dharma muhafaza edildiğinde, o muhafaza edilir.
Toda mi vida escuché a gente sabia decir que si proteges el dharma, él te protege a ti.
Biz Dharma'yı muhafaza ediyor muyuz?
¿ Estamos cuidando el dharma?
Bazı zamanlarda, Dharma'yı korumanın tek yolu onu boşlamaktır.
A veces, la única forma de proteger el dharma es olvidarlo.
Köpek, babanın, Dharma'nın başka bir formu.
Ese perro es una forma de Dharma, tu padre.
Dharma'yı kınıyorum!
Y también maldigo a Dharma.
Dharma'dan etkilenen ilk Tibet kralı, Kral Hathatha Rignamputsan olmuştur.
El primer rey tibetano iluminado por el Dharma fue Hathatha Rignamputsan.
Dharma'nın Kral Ho-Ho-Ho'ya erişme öyküsünü duymak için sabırsızlanıyorum,... ama şu anda burada, Twin Peaks'deki acil sorunlara yoğunlaşmaya çalışıyorum.
Agente Cooper, me conmueve que el Dharma llegara a rey "Ho-ho-ho" pero ahora me concentro en problemas de este siglo, aquí en Twin Peaks.
Darma Merkezi için gönderdiğiniz davetiyeyi aldım ve gitmeye niyetliydim ama vaktim olmadı, gideceğim, merak ediyorum.
Tengo la invitación que me envió... para el Centro del Dharma y... He tenido la intención de ir. Solo que no tuve tiempo, pero lo haré.
Seattle'da kurduğumuz Darma Merkezi'nde kalacak.
Se quedará en el Centro del Dharma que comenzamos aquí en Seattle.
Darma yani eski Buda öğretisi için Batı'da kendine ihtiyaç duyulduğunu hissetti.
Sintió que era necesitado en el occidente para enseñar el Dharma, el pasado del Buda.
Darma Merkezi burası olmalı.
Bueno, este debe ser el Centro del Dharma.
Buddha, Dharma ve Sangha'ya, aydınlığa erişene kadar. "
el Buda, el Dharma y la Sangha, hasta alcanzar la iluminación. "
"Buddha, Dharma ve Sangha'ya sığınırım."
"Tomo refugio en el Buda, el Dharma y la Sangha."
Buddha, Dharma ve Sangha'ya, aydınlığa erişene kadar. "
el Buda, el Dharma y la Sangha, hasta lograr la iluminación. "
Ellerim bağlı, tüm yönlerdeki Buda'lara istirham ediyorum... sefaletin karanlığındaki tüm şaşkınlara Dharma'nın lambasını parlatmalarını. "
Con las manos juntas, imploro a los Budas de todas las direcciones... para dar brillo a la lámpara del Dharma en todo el desconcierto de la oscuridad del infortunio. "
Dharma, buluştuğumuz gün kaçıp evlendik... hayatımdaki en çılgınca, en net, en doğru andı. Evet, evet, evet.
Dharma, escapar y casarnos el día en que nos conocimos fue el momento más loco, fantástico y auténtico de mi vida.
- Dharma Finkelstein... benimle yine... bu sefer annemce ayarlanan şu iğrenç galada evlenecek misin?
Dharma Finkelstein, ¿ quieres volver a casarte conmigo esta vez en una repugnante gala organizada por mi madre?
Yeter bu kadar. Hadi ama. Dharma, şaçlarını, makyajını, manikürünü yaptırmalıyız.
Dharma, hay que peinarte, maquillarte, hacerte la manicura.
Dharma, sadece iki saatimiz var... anlıyor musun? iki saatte... herkesin saçını ve makyajını yapıp pastanın yerini ayarlayıp... sadece iki kasa şampanyayı 150 misafire nasıl dağıtıp... kadeh kaldırartacağımızı hesaplıyacaz - Her kasada sadece 12 şişe varken.
Dharma, ¿ no te das cuenta de que tenemos dos horas para peinar a todo el mundo, poner la tarta pensar cómo hacer el brindis con 150 invitados, dos cajas de champán y doce botellas en cada caja?
Dharma, tatlım, lütfen benimle işbirliği yap. Bunun asla unutmayacağın bir gün olması için uğraşıyorum.
Dharma, querida por favor, coopera para que sea un día inolvidable para ti.
Dharma, bunu almanı istiyorum.
Dharma, quiero que tengas esto.
Dharma, lütfen koltuğuna.
Dharma, por favor, la silla. Gracias.
Biliyorum, biliyorum, biliyorum, biliyorum, ama sadece 1 dakikanı bağışlayabilirsen... Sanırım bu ikimiz için de hoş olur... yani Dharma ya birkaç öğüt vermek.
Lo sé, pero si tienes un instante, he pensado que sería un buen momento para darle unos consejos a Dharma.
Dharma, sana küçük bir nasihatım var.
Dharma, tengo un pequeño consejo para ti.
Pekala. Gözlerimizi kapatacağız... Tüm enerjimizi Dharma'nın üzerine odaklayacagız.
Venga, vamos a cerrar los ojos y concentrar toda nuestra energía en Dharma.
Vee tüm enerjimizi Dharmaya yolluyoruz.
Estamos enviándole toda la energía a Dharma.
Ve şimdi enerjiyi Dharma'dan dışarı sızdırıyoruz
Ahora estamos chupándole la energía a Dharma.
- Dharma, bizde kaçtık.
- Nosotros lo hicimos.
- [Kitty] Dharma.
- Madre mía, es ella.
Dostlarım, bugün burada... bu iki çiftin... Dharma Freedom Finkelstein... ve Gregory Clifford Montgomery'in birlikteliğini kutlamak için toplandık.
Amigos, estamos aquí reunidos para celebrar la feliz unión de Dharma Freedom Finkelstein y Gregory Clifford Montgomery.
Biz sadece Dharma ve Greg in birlikteliklerine... şahitlik için değil... bu çifte örnek olarak birlikteliklerini güçlendirmeleri için toplandık.
Estamos aquí reunidos no solo para presenciar la unión de Gregory y Dharma sino también para consolidarla con nuestro ejemplo.
- "Dharma" olacak.
- Es "Dharma".
Ben, Dharma Freedom Finkelstein... annem gibi olmayacağıma söz veriyorum.
Yo Dharma Freedom Finkelstein prometo no convertirme nunca en mi madre.
Dharma bunu gerçekten iyice düşün.
Dharma, ¿ lo has pensado bien?
Dharma, bunu ciddiye almıyorsun.
Dharma, no te lo estás tomando en serio.
- Ne? Oo, bu Dharma'yı ikna konuşmasını planladın değil mi?
Ya sé, ¿ tenías planeado ese discurso de convencer a Dharma?
Yemin ederim.
- ¿ Dharma?
- Dharma, bırak artık.
Dharma, déjalo.