Dijo tradutor Espanhol
188,754 parallel translation
Julie bana Twister'i kiraladığını söyledi ve bahse girerim sen hiçbir şey kiralamadın.
Julie me dijo que habían rentado "Twister", y estoy dispuesto a apostar que no rentaron nada.
Sadece güldü ve "Göreceğiz bakalım." dedi.
Ella se rió y me dijo, "Eso ya lo veremos".
Kondom takınca gelemediğini söyledi.
Y dijo que no se le levantaba con condón.
Lise yıllarında Taryn ahmak gibi hayat yaşarsam hiçbir şey olamayacağımı söylemişti.
En el instituto, Taryn dijo que si me seguía comportando como un imbécil, no llegaría a nada en la vida.
Rudy, son konuştuğumuzda Fin'le dostuz demiştin.
Rudy, la última vez que hablamos, me dijo que Finn y usted eran amigos.
Dediğin gibi önce bağırsaktan sonra ağzından.
Una en el estómago, como dijo, y otra en la boca.
Stasha ile evliyim demiştin.
Nos dijo que se casó con Stasha.
- Beyin işi, bir şeyler söylemişti.
Ah, el futuro son los cerebros. Eso sí me lo dijo.
Bekle, Washington sizin tanık olduğunuzu biliyordu, ve birşey söylemedi?
Espera, Washington sabía que eras un testigo, ¿ y no te lo dijo? Era tiempo de guerra.
Dorothée Gale'in ivedilikle söylediği gibi,
Como dijo Dorothy Gale con tal diligencia,
İnsan böyle bir bilginin kendisinden gizlendiğini bilerek, kendisini iyi hissedemez.
No se deber ser bueno saber que tal información crucial no se te dijo.
Ve bir gün, FBI'daki kontaklarımdan biri bana 250 yaşında bir adam hakkında söylentilerden bahsetti.
Entonces un día, una de mis antenas en el FBI me dijo que conocía a un hombre de 250 años.
Jobe Dreyfuss'un sadece kendi yakınındayken güvende olacağını söylemişti.
Jobe dijo que Dreyfuss sólo está a salvo en su proximidad.
Sorun değil. Rip, dedemi 1965'te New York'a bırakmış ve yeni bir kimliğe bürünmesini söylemiş.
Está bien, Rip dijo que dejó a mi abuelo en Nueva York de 1965 y le dijo que asumiera una nueva identidad.
Gideon, Tolkien hasta, dedi.
Sí, Gideon dijo que Tolkien estaba enfermo.
Bakıcıya ne kadarlığına gittiğini söylemiş?
¿ Cuánto le dijo a la enfermera que iba a estar ausente?
Palm Springs vakasından sonra Reid annesinin doktoruyla konuşmak için Houstan'a gidecekti.
Después del caso de Palm Springs, Reid dijo que iba a volver a Houston para hablar con el médico de su madre.
Annesinin ilaçlarını Omega 3 ile desteklediğini ve bir sürü yeşil yapraklı sebze yedirdiğini söylemişti.
Bueno, me dijo que estaba complementando sus medicamentos con Omega 3 y asegurándose de que comía mucha verdura de hoja.
Ama reçeteli ilaçların ve vitaminlerin yetmediğini söylemişti.
Pero dijo que las medicinas más las vitaminas no eran suficiente.
Emily'e annesinin doktoruyla konuşmaya gideceğini söylemiş.
Le dijo a Emily que iba a hablar con el médico de su madre.
Reid Castenada'ya birini takip ettiğini söylemiş.
Reid le dijo a Castenada que iba persiguiendo a alguien.
Anneme günde 3 damlanın yeteceğini söylemişti.
Me dijo que mi madre solo necesitaba tres gotas al día.
Evet, odada biri daha olduğunu söyledi.
Sí, dijo que había otra persona en la habitación del hotel pero...
Söyledikleri bir açıklık getirmeyecekti.
Nada de lo que dijo aclaró nada.
Bunu yapmamalıyım.
No debería. Dinesh dijo que no.
Kahretsin, ne dedi sana?
- Maldición, ¿ qué dijo?
Bir dakika, konuyla alakalı mı bilmiyorum ama, birkaç kere Oculus dediğini hatırlıyorum.
No sé si será relevante, pero dijo mucho la palabra "Oculus".
HooliChat'te bunu yapabiliriz ama, piç herif karşıma geçip PiperChat'i ne kadar sevdiğini söylüyordu.
- Si usó Hooli Chat, pero me dijo lo mucho que le gustaba PiperChat.
- Çözünürlüğün Hooli Chat'e kıyasla ne kadar da canlı ve muhteşem olduğunu söylüyordu.
Dijo que la resolución era mucho más vívida y superior a la de Hooli Chat.
- Ama bana senin Oculus'la uğraştığını söyledi.
Él dijo que mencionaste Oculus muchas veces.
Kıdemli teknoloji CEO'su Barker ekledi,
Un CEO veterano, Barker dijo :
Bir kere, bir sunumdan sonra bir tembel hayvanı merdivenlerden aşağı attığını görmüştüm. Yanlışlıkla olduğunu söylemişti ama gözlerinde şu bakışı vardı...
Una vez lo vi lanzar a un perezoso por la escalera después de una presentación, y dijo que fue un accidente, pero tenía esa mirada.
Bu sabah, Bachman'la olan uzun süreli ilişkini de göz önüne aldık, ve sen de ikinci bir şansı hak eden yetenekli bir yatırım uzmanı olduğun için, bunlar onun sözleri, işe sen devam ediyorsun.
Hoy me dijo que como eres amiga de Bachman y mereces una segunda oportunidad por tu talento, sus palabras, tú deberías encargarte.
Peter'ın bana bu fikir için çok heyecanlı olduğunu söyledi ama Peter grubun çalıştığı işe odaklanmadığı için içlerinden biri gidip bunun patentini almış.
Dijo que Peter estaba emocionado con la idea, pero que había problemas porque no se enfocaba en lo que hacía el equipo, así que uno del equipo lo patentó.
Onlara bir isim verin.
¿ Quién lo dijo? Nómbralos.
Geleceğini söyledi.
Dijo que vendrías.
Dudakların öyle demiyordu.
Tu boca no dijo lo mismo.
Umutsuz vakasınız, dedi.
Dijo que éramos un caso perdido.
Sana yüz vermediğimi mi söyledi?
¿ Dijo que yo te estaba esquivando?
Tanırsın. Hepimizden daha fazla. Sana ne söyledi?
La conoces, más que cualquiera de nosotros. ¿ Qué te dijo?
Missus bunun kalp krizi olduğunu söyledi.
Su parienta dijo que fue un ataque al corazón.
Mikey'yle konuştuğunda ne dedi?
¿ Qué te dijo Mikey sobre eso?
Çamur hakkında hanginiz haklısınız, bilmiyorum ama Spinoza tercih yapmamı söyledi.
No sé quién esté en lo correcto sobre la ribera. Pero Spinoza dijo que debía elegir.
Julie evvelsi gece "Bridges of Madison County" filmini kiraladığınızı söyledi.
Bueno, Julie me dijo que habían rentado
"Hayır" mı dedi?
¿ Dijo que no?
Ne için lâzım?
Bueno, he pensado en lo que Jimmy dijo y me voy a hacer una vasectomía.
Smithsonian müzesi güvenlik görevlisi üç gece önce ortadan kayboldu.
¿ De qué diablos están ustedes hablando por qué tenía que hablar con ustedes? Porque no hay victoria para usted sin una galería. Que es la razón por la que nos dijo que le vendió al alma al diablo.
- Ray anlattı.
Ray me lo dijo.
Hayır!
Dijo que ardería mil veces más caliente que el Sol una vez estuviese operativo.
Kim söyledi onu?
¿ Quién dijo eso?
Big Head öyle söyledi.
Eso dijo Big Head.