Dior tradutor Espanhol
184 parallel translation
Bunu'Dior'da okumuştum.
No vas a enseñarme, trabajé en Dior.
Dior'da sanırsam.
Dior, creo.
Jacques Fath. Christian Dior.
Jacques Fath, Christian Dior.
Dior'daki elbiseyi alacak misin bana?
¿ Me compras el vestido en Dior?
Dior'a telefon etmeye gidilir.
A Dior sólo se va para llamar.
Dior marka olması gerekmez madam.
Nada de Dior, entenderá, señora.
Christian Dior'da harika hamile elbiseleri var.
Tienen una ropa de maternidad maravillosa en Christian Dior.
Dior'da bir mankenin üzerinde çıkar çıkmaz.
Es un modelo de Dior.
Christian Dior marka kravat takıyor.
Lleva una corbata de Christian Dior.
Prenses Dior Yacine kaçırıldı.
¡ Han secuestrado a la princesa Dior Yacine!
Prenses Dior Yacine kaçırıldı.
Han secuestrado a la princesa Yacine.
Hakimiyetin kölesi bu tebaa en büyük kızın Dior Yacine'i götürmeye cüret etti.
Estos hombres, esclavos del trono,... han osado poner sus manos... sobre Dior Yacine,... tu hija mayor.
Kızınla ilgili olarak onun hayatı veya bizim ki.
En cuanto a tu hija, Dior Yacine,... su vida o la nuestra.
Jaraaf, Demba War'a de ki hiçbir su damlası bana hayat veremez Dior Yacine'in elinden olmadıkça.
Jaraaf, dile a Demba War... que ninguna agua calmará mi sed... a menos que me sea servida por Dior Yacine.
Dior'un kaçırılışını öğrendiğimde tüm işleri bırakıp buraya koştum.
Cuando me enteré del rapto de Dior,... acudí aquí dejando todos mis asuntos.
Babam üzerine yemin olsun ki onu kurtaracağım.
Por el cinturón de mi padre, yo liberaré a Dior.
Saxewar bilsin ki, ben yaşadıkça Dior onun karısı olmayacak.
Hazle saber a Saxewar que mientras yo viva, Dior no será su esposa.
Dior, gelenek gereği benimdir.
Dior es mi esposa legítima.
Dior dayım kızıdır. Ben kralın yeğeniyim onunla evlenme hakkımdan feragat etmiş değilim.
Dior es la hija de mi tío,... yo soy el sobrino del rey... y no he renunciado nunca a mi legítimo derecho de desposarla.
Yemin ederim ki Dior'u getireceğim.
Juro que traeré de regreso a Dior.
Tekrar söylüyorum, Dior ya yatağıma girer ya da mezarıma.
Te lo repito : Dior en mi cama o en mi tumba.
Nasıl ki ben veliahtsam, Dior da benim hakkımdır.
Mientras yo sea el heredero,... Dior es legítimamente mía.
Madior'un annesi babamın büyüğüdür.
La madre de Dior es la hija mayor de mi padre.
Dior ile evliliğine razıyım ama tahta kimin çıkacağına gelince, itiraz ediyorum.
Consiento tu casamiento con Dior,... pero me opongo en lo referente al trono.
Büyük aslanın yenilmez oğlu tahtın varisi, Dior'un koruyucusu.
El hijo invencible del gran león,... heredero del trono, protector de Dior...
Allah'a andolsun ki Dior'u geri getireceğim. Sözüm böyledir.
Juro por Alá... que traeré a Dior de vuelta.
Biram, kardeşliğimizin hatırına bırak Dior'u ben kurtarayım.
Biram, por la hermandad que nos une,... déjame a mí ir a rescatar a Dior.
Dior, kötü adam öldü.
Dior, el villano ha muerto.
Dior, tüfeğim.
¡ Dior, Dior, mi fusil!
Dior Yacine'i ellerinde tutuyorlar.
Mantienen cautiva a Dior Yacine.
Esir tutulan Dior Yacine'i de atlamıyorum.
Y no he excluido a Dior Yacine,.. que aún permanece como rehén.
Dahası, bağımızın adetlerine göre meşru eşim olan kızın Dior'u ailemizin dışından olan Saxewar'a vermek için onunla olan nişanımızı reddeddin.
Más aún, de tu hija mayor, Dior,... mi esposa legítima según nuestra costumbre,... me has negado la mano,... para entregársela a Saxewar, un extraño a nuestra familia.
Dior tek varis.
Dior es la única heredera.
Yapılması gereken şu, İmam Dior ile evlenmeli.
Esto es lo que debe hacerse : que el imán se case con Dior.
Ama Demba War hala hayatta ve Dior ise tutsak.
¡ Pero Demba War aún vive, y Dior permanece cautiva!
Dior'u geri getirin.
¡ Que traigan de regreso a Dior!
Dior Yacine, başın sağolsun.
Dior Yacine,... mis condolencias.
Dior Yacine, başın sağolsun.
Dior Yacine, mis condolencias.
Ama elbise orijinal Dior ve senin muhteşem bacakların var.
Pero el vestido es de marca y usted tiene unas piernas sensacionales.
Seb ekmek kızartma makinasını, Dior iç çamaşırından ayırmamalısınız.
Ni siquiera era posible distinguir una parrilla Seb a través de un Dior.
Hayatım boyunca ince bir bedenim olsun istedim cünkü Bill Blass ya da Valentino kıyafeti giymek istiyordum. Egzotik, tam boy bir gece tuvaleti. Christian Dior gibi.
Toda mi vida he querido tener una figura esbelta... para poder usar ropa de diseñador... algún vestido exótico como de Christian Dior, Jerry Galanos.
Christian Dior, kıçımın kenarı!
Christian Dior, ¡ que horror!
Şartlar zorlaşıyor olabilir, "ama etek uçları kabarık olmak zorunda" diyor Christian Dior özel bir röportajında.
Todo lo demás puede caer, pero la falda tiene que subir, dice Christian Dior, en una de sus más atrevidas declaraciones.
Pek çoğu için, çoğunlukla kadınlar için, bu baharın büyük haberi Dior'un bomba sürprizi oldu.
Para mucha gente, sobre todo mujeres, la gran noticia de esta primavera era la explosión de la bomba Dior.
Dior'dan Poison.
Es el Poison de Dior.
En kötü kıyafetleri bile Dior gibi göstermeleri gerekiyor.
Tienen que hacer que la ropa, por más imperfecta que sea, parezca de Dior.
Çok güze Dior elbiselerim var.
Tengo unos trajes preciosos de Dior.
Dior marka, tamamen ipektir.
Pura seda de Dior.
Anlaşılan bu yaratık Dior'a pek yabancı değil.
Obviamente Dior es chino para este.
Bugün Dior'da hediye dağıtılıyor. Dior'dan eşantiyon Poison, hanımlar.
Prueben el Poison de Dior, señoritas.
Charvet mi, Dior mu?
¿ Charvet o Dior?