English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ D ] / Divide

Divide tradutor Espanhol

657 parallel translation
Adamları iki vardiyaya ayır Mac mesai ücretlerini de ver!
"Divide a los hombres en dos turnos, Mac. ¡ Paga doble por las horas extra!"
Bildiğimiz Afrika'yla, benim dışımda hiçbir beyazın... gidip de sağ dönemediği ülkeyi ayıran bir dağ sınırı.
Una barrera montañosa que divide el África conocida... de un país que ningún blanco ha visto ni ha vuelto para contarlo, salvo yo.
O zaman adını neden ortadan bölüyorsun?
¿ Entonces para qué divide su nombre por la mitad?
Uzun düz bir çizgi görüyorum, kıtayı boydan boya geçen.
Veo una larga línea que divide el continente.
49'uncu paralel — dünyadaki savunmasız tek hudut
Una frontera que divide dos naciones, pero que también es muestra de su amistosa relación. El Paralelo 49. La única frontera no defendida del mundo.
Arpacığın hedefi ortaladığından emin ol.
Fíjate bien si el punto de mira divide el blanco en dos partes iguales.
Evliler ve bekarlar.
Siempre se divide en dos
Topraklarimizi ayiran küçük bir göl var.
Hay un pequeño lago, un abrevadero, que divide nuestras tierras.
Küçük bir kanalla birbirinden ayrılan iki kısım var.
Tiene dos tramos con un pequeño canal que los divide.
Para üç yerine iki kişiye daha çok yarar değil mi?
El dinero se divide mejor entre dos que entre tres.
Bu, er yada geç sizin de başınızı yakacak.
La recompensa se divide mejor entre dos, ¿ no?
Şimdi araziyi dört oğlunla aranda paylaşmanı istiyorum. Böylece tek sahibi olmayacak.
Si él divide la propiedad entre vosotros no será el único propietario.
Neticede, oksijen atomlarını sıvıya çeviren bir alet bu.
Es un dispositivo que divide los átomos de oxígeno en fluidos.
Bildiğimiz kadarıyla Missisipi nehrinden kıtanın yarısına kadar uzanan bir arazi.
Sabemos que se extiende... desde el río Mississippi hasta el Continental Divide.
Sayı 6, açı ise 3 kenarlı.
La figura es el 6. El ángulo se divide en tres partes.
5 derece enlemindeki okyanus alanlarını 5 boylama taksim ediyor
Divide los océanos en áreas de cinco grados de latitud por cinco de longitud.
Televizyon ekranınızın içinde belirginleşmeye başlayan bu bulanık dış plazma parçası Alfred Hitchcock'tur diriyi ölüden ayıran o büyük bariyerin yani Atlantik Okyanusu'nun ötesinden seslenmektedir.
Este pedazo neblinoso de ectoplasma formándose dentro de la pantalla de su televisor es un tal Alfred Hitchcock atravesando la gran barrera que divide a los vivos de los muertos el Océano Atlántico.
Şimdi böl.
Divide ahora.
Bölme işlemini anladın mı?
¿ Entendido cómo se divide?
2'yi bölüyorsun, 4 çıkıyor.
Se divide 2 y sale 4.
Dikkatli bakınca Sol tarafın Fransa, Sağ tarafın ise İtalya olduğunu anlarsınız.
La frontera que divide los dos países es muy larga. Allí está.
Şey, Bayan Frank her şeyi daha iyi paylaştırıyor.
Bueno, la Sra. Frank divide mejor las cosas.
Kıyafetleri paylaşın ama mavi olanlar sende kalsın. Mavi senin en sevdiğin renk.
Divide los vestidos, pero quédate con los azules porque es tu color.
Çocuğu ikiye ayır.
Divide al niño en dos partes.
Anlasana anne, hayat kazananlar ve kaybedenler arasında ikiye bölünmüş.
Mira, mamá, la vida se divide entre los que ganan y los que pierden.
Travma bir baltanın bacağı ikiye ayırması gibi zihni bölmez.
El trauma no divide la mente como un hacha parte una pierna.
Düşmanını böl ve yen.
Divide al enemigo y conquistarás.
Hatırla, hayatım bir soluktan ibaret... ve o, acı dolu aylara bölünmüş.
Recuerda que mi vida es un aliento y que se divide en meses de dolor.
Léman Gölü, şehri 2'ye ayırır.
Un antiguo y hermoso lago, el Leman, divide la ciudad en 2.
Sanki bir rüyadaymışım gibi kendimi şehrin kapıları önünde buluyorum. Burçlar, turnikeler, minareye benzeyen çan kuleleri taş tepelere benzeyen kubbeler, gri çatılar, açık teraslar. Aşağıda caddeler, mahalleler, meydanlar.
Como en un sueño me encuentro ante las puertas de la ciudad,... los bastiones, los portones del peaje,... los campanarios como minaretes,... las cúpulas como colinas de piedra,... los tejados grises, las terrazas abiertas,... y debajo las calles, los barrios, las plazas,... la Plaza,... y en medio, el río, el Parma,... que divide las dos ciudades, la rica de la pobre.
Anlıyorum, parçalayıp ele geçirme değil mi?
Ya veo, divide y vencerás.
Ben bir kanun bilirim. O da dünyada iki çeşit insan vardır der : ... efendiler ve işçiler.
Conozco una ley la que dice que el mundo se divide en dos partes los que huyen y los que persiguen.
İnsanlık oturanlarla ayaktakiler diye ikiye bölünmüş.
La humanidad se divide entre los que están sentados y los que están de pie
Herbie dedi ki, bir sahnesinde ekranı tam 32 parçaya bölmüşler.
Herbie dice que hay una secuencia donde la pantalla se divide en 32 cuadros.
Bu, bölme olmalı.
Debe ser el tabique que divide los dos apartamentos.
Doğru insanlarla, doğru yere gittiğinde bunu dörde böl.
Cuando llegues al sihombre apropiado con la gente apropiada divide esto.
Makaleye göre insanlık, sıradan insanlar ve üstün insanlar diye ikiye ayrılmıştır.
En su artículo la gente se divide... en personas comunes y en extraordinarias.
Sınır orası.
Hay una frontera que divide a los dos países.
Çünkü ihtiyacımız olan kaynaklar Japonya'nın güneyinde, Güney Çin Denizi'nde bulunuyordu. Ordu fikren karacılar ve denizciler olmak üzere ikiye bölünmüş vaziyetteydi.
porque los recursos que falta en nuestro país se encuentra en los Mares del Sur y Japón, por ejemplo, divide entre la ambición del ejército y el deseo de la Armada.
İkinci dönemece varmışlar. Rayların kesiştiği yer.
Llegaron al segundo ángulo, donde se divide la galería.
Farkı bölüşelim. On sekiz.
Divide la diferencia, $ 1.800.
Avrupa'yı bölen, derin bir yol çiziyor...
Esta cavando un agujero profundo Que divide a Europa.
Varşova'da, gettoyu ikiye ayıran yolun üzerine Yahudilerin geçmesi için üst geçit yapılmıştı.
En Varsovia, una carretera divide el gueto en dos con un puente sobre él para los Judios para cruzar por.
KARINCA Karıncanın bedeni 3 bölüme ayrılır. Kafa, göğüs ve karın.
El cuerpo de una hormiga se divide en tres partes... la cabeza, el tórax y el abdomen.
Bölünme, bu dünyanin, gerçeklik ve görüntü olarak ikiye bölünmüs bir... küresel uygulamanin bütünlügünün ayrilmaz bir parçasidir.
La separación misma forma parte de la unidad del mundo, de la práctica social global que se divide en realidad y en imagen.
Bu, harekete geçmek ve varolmak için kendini ikiye bölen bir bünyenin tek dinidir.
"Es la religión del ser unitario la que le divide en dos... " para actuar y para ser.
Önce teklik kendini ikiye bölse de hâlâ tek bir bütün olarak kalıyor.
" la unidad que se divide y sigue siendo unidad.
Arazi 4 parsele bölünüyor.
El terreno se divide en 4 fincas
- Böl ve fethet.
- Divide y vencerás.
Minibüsü de alın. Malzemeleri ikiye bölün.
Toma la furgoneta, divide al equipo en dos.
#... Saha iki bölümden oluşuyor.
el solar se divide en dos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]