Dolunay tradutor Espanhol
1,166 parallel translation
12 tane dolunayın tam bir yıl olduğunu biliyoruz.
Contamos las lunas. Sabemos que doce lunas llenas son un año.
Baronlar dönmeden, dolunay zamanı ölmüş olmasını istiyorum.
Lo quiero muerto para la luna llena, antes de que regresen los barones.
Dolunay var, tahminen hava çok güzel olacak.
Hay luna llena y supuestamente el clima será estupendo.
Dolunay ve uykusuz bir gece.
Luna llena, noche desvelada.
- Çünkü dolunay var.
- Porque hay luna llena.
Dolunay, ay, deliler...
Luna, lunar, lunáticos.
Yaklaşan dolunay ve devam eden yağmurlar Londralılar için durumu daha vahim bir hale getiriyor.
Con la proximidad de la Luna llena y las persistentes lluvias las perspectivas de los Londinenses parecen escasas.
Hanımefendi gözleriniz birer dolunay gibi.
Madame, sus ojos son como dos lunas llenas.
Dolunay mı?
Es luna llena ¿ No?
Ama dört hafta içerisinde, yeni bir dolunay olacak.
Dentro de poco habrá otra luna llena.
Şimdi burada her gün dolunay.
Aquí hay luna llena cada día.
Ayrıca bu gece dolunay var, tüm yaratıklar dışarda!
Además, ¡ Es luna llena! ¡ Hay bichos raros afuera!
"Tüm yabancıların... Eylül dolunayı tarafından aşağılandığı... nefret yılı geldiğinde... karanlık sürücüler limanı işgal edecek... hepsi birden gemiyi alacak... ve cehenneme doğru demir alacaklar."
"En el año del odio... cuando todo lo que es foráneo es despreciado... por la luna llena de septiembre... viajeros oscuros invadirán la bahía... y se llevarán el barco con toda la tripulación... y navegarán hacia el infierno".
Soğuk ve karanlık bir gecede dolunay varken gökte
# Y en una noche oscura y fría En que la luna brilla #
Çünkü dolunay yükselmeye başladığında
# Porque cuando salga la luna llena #
Eski bir taşra geleneğidir. Zaten raylar da Dolunay Dans Salonu'nun yanından geçiyor.
El tren nos lleva hasta el "Full Moon Dance", amigos.
1 en yalnız sayıysa, o zaman dolunayın çevresi üzeri x artı 1,... eşittir sonsuzun kareköküne.
Si uno es el número más solitario, entonces X más uno sobre la circunferencia de la luna llena equivale a la raíz cuadrada de la eternidad.
Eski yapılanlar daha ürkütücüydü ;, şatolar ve dolunay vardı.
Antes todo era más fantasmal. Castillos y lunas llenas.
Ve sonraki dolunay gecesinde merasim sularını içtikten sonra iki delikanlı, doğdukları topraklardan ayrıldılar ve cesur yürekleriyle, yolculuklarına başladılar.
En cuanto llegó la siguiente luna llena, tras despedirse de sus compañeros temiéndose lo peor, los dos jóvenes partieron dejando atrás su tierra natal.
Worf, yalınayak kumsalda yürüyoruz havada balalayka müziği var deniz meltemi usulca esiyor gökte yıldızlar, yükselen dolunay ve senin söyleyebildiğin sadece cezp edici mi?
Worf, paseábamos descalzos por la playa, con música de balalaica en el aire, la brisa del océano nos envolvía, estrellas en el cielo, luna llena, ¿ y lo único que se te ocurre es "estimulante"?
- Dolunayın ne ilgisi var? - Daha fazla ışık.
- ¿ Qué tendrá la luna llena?
Karnavalda her gece dolunay gibi.
Mardi Gras todas las noches como luna llena.
Söyle bakalım dolunayın etkilerine karşı duyarlı mısın?
Dime ¿ eres susceptible a la influencia de la luna llena?
- Dolunay var.
- Luna llena.
Dolunay falan mı var?
¿ Es luna llena o qué pasa?
Eyaletteki bütün kaçıklar arıyor. Bu da ne, dışarıda dolunay mı var?
Están llamando todos los locos ¿ Es que hay luna llena?
Dolunayı hiç sevmem.
Nunca me gustó la luna llena.
Dolunay var.
Es una luna llena.
Teşekkürler Luna. Luna! Dolunay Surat!
MOON HEALING ESCALATION ( Curación Lunar ¡ Acción!
Hoşça kal, Dolunay Surat.
Hasta pronto.
Özellikle dolunay varken.
Sobre todo cuando hay luna llena.
Ah, dolunay, değil mi?
Por lo de la luna llena, ¿ no?
Her dolunay kadınların gecesi olmalı.
Oye, deberían reconocernos como mujeres. - Sí.
Bu böyledir zaten. Ay dolunay olduğunda, adam kurtadama dönüşür.
así es como funciona. cuando hay luna llena se vuelve hombre lobo.
Dolunay gibisin!
¡ Eres como la luna llena!
Dolunay yüzünden bir gece-hava harekatı imkansız.
Una incursion aerea nocturna se descarta por la luna llena.
- Tanrım. Dolunay mı var?
- Dios. ¿ Luna llena?
- Valerie. Dolunay olduğunda...
Cuando la luna está llena... ellos salen a cazar.
Daha sonra bir işiniz yoksa Hayırsever Dolunay Partimize gelin.
- Si ustedes chicos no tienen nada que hacer más tarde vengan a nuestra fiesta de beneficencia "Luna Llena".
Dolunay olmak üzere.
La luna está saliendo.
BİRKAÇ DOLUNAY SONRASI..
Varias lunas llenas después.
Dolunay sokağıma, evime geldi.
La luz de la luna vino.. .. a mi calle y a mi casa, para decir..
Dolunay çıktığında ve hava güzel olduğunda Ormanda dolaşmaya başlar. Vadilerde onun çığlığı duyulur
Cuando la luna está llena y el aire está dulce... él vaga solitario por la jungla... perforando el silencio del valle con su triste llamado.
Ve bir sonraki dolunay zamanı geldiğinde... Ursula Stanhope tam hayallerindeki gibi sade bir törenle... ormanlar kralı George ile evlendi ve böylece... kalpleri sonsuza kadar birleşti.
Y en la siguiente luna nueva Ursula Stanhope finalmente tuvo la boda sencilla que siempre quiso y la heredera de San Francisco y el rey de la selva unieron sus corazones para siempre en feliz matrimonio.
Dolunay vardı.
Había luna llena.
"Dolunayım." "Sen benim hayatımsın..."
Eres mi vida.
Dolunay var.
¡ Es luna llena!
Bu akşam dolunay var.
Oigan chicas, hoy habrá luna llena y será el festival de los espíritus que vuelven a la tierra...
Dolunay gibidir.
Luna llena.
Dolunay var.
Hay luna llena.
"Dolunay olduğunda, avlanmak için Dışarı çıkarlar."
¨ ¨ Cuando la luna está llena salen a cazar ¨ ¨.