Dries tradutor Espanhol
123 parallel translation
... bu sefer de Dries pistinde kapışalım diyor.
Como en Dries Racetrack, cuando ese tipo le pisaba los talones.
- Dries, senin bir özrün yok. - Ne?
Dries, no eres un minusválido - ¿ Qué?
Bu Dries Vanhegen.
Éste es Dries Vanhegen.
Ben Dries.
Dries habla.
Selam Dries.
Hola, Dries.
Dries, Siyam Kralı'ndan bahsetmiştin. Onun hakkında başka ne söyleyebilirsin?
Dries, mencionaste al rey de Siam antes. ¿ Puedes decirme algo más?
Bana yardım etmelisin, Dries.
Tienes que ayudarme, Dries.
- Dries, Koca Kamış bu mu?
Dries, ¿ él es Big Dick?
Ne içersin, Dries?
¿ Qué quieres, Dries?
* Günışığı, paslı yaprakları kurutur *
* The daylight dries the rusted leaves
Hemen geri geleceğiz "Jimmy Dries" şu Halıcı Adamın sözünden sonra.
Y estaremos de regreso después de unos consejos de "Jimmy Dries", el experto en alfombras.
Hey. Dries.
Oye... estoy seco.
Hepsi burda.. hiç aynada nasıl göründüğümügöremiyorum
Dries. Y nunca puedo ver cómo me quedan.
İbne işi falan değil, Dries Van Noten bu.
Esto no es gay esto es Dries Van Noten.
Dries Von Noten değil mi bu?
Hola, pero si no es Dries Van Noten.
Ona Dries demenden hoşlanıyor ne bileyim, sanki ahbap falan gibi oluyor.
Bueno, a él le gusta cuando lo llamas Dries... porque eso lo hace sentir como, no sé, como amigos o algo así.
Dries, kıçını silmeyi unutma dostum!
¡ Dries, amigo, no olvides limpiarte el trasero!
Dries, sen de başla.
Dries, es tu turno.
Dries, kalk.
Dries, levántate.
Dries, Steven.
Dries, Steven.
Dries, koş!
Dries, corre.
- Dries.
- Dries.
Bu Dries!
¡ Es Dries!
- Dries buradaydı.
Dries estaba ahí.
Sana doğru geliyordu ya da öyle bir şey oldu, bir ruh. Bilmiyorum, fakat bana Dries gibi göründü.
Venía directo a ti, o algo lo ha hecho, un espíritu, no sé, pero se parecía a él.
Eğer gördüğün Dries'ın ruhuysa, Dries'ın öldüğü anlamına gelir.
Si lo que has visto era un espíritu, significa que Dries está muerto.
Hayır, Dries günler önce ayrıldı.
Dries se fue hace días.
Ya da Kyle yapmış olmalı aksi hâlde şu ana kadar Dries'ın cesedini bulmuş olurlardı.
O de haberlo hecho de otro modo, ya habrían encontrado su cuerpo.
Bende zavallı Dries'dan geriye kalan her şey bulunan cesedidir.
Creo que todo lo que queda del pobre Dries es su cuerpo por descubrir.
Dries öldü mü?
¿ Está Dries muerto?
Kyle gerçekten Dries'ın ruhunu gördü mü?
¿ Ha visto Kyle de verdad su espíritu?
Dries hareket ettiği yerden hâlâ bir parıltı görebiliyorum.
Aún puedo ver un resplandor por donde se estaba moviendo Dries.
Bu Dries'ın Avaiki'ye olan son yolculuğunu işaret eder.
Marca el viaje final de Dries a Avaiki.
Dries'ın ruhu bir iz bırakır mı?
¿ El espíritu de Dries deja un rastro?
Dries'ın cesedinin nereden olduğunu biliyorum.
Sé donde está el cadáver de Dries.
Dries ve Maui işin içinde ama başka biri daha var.
Dries y Maui están implicados, pero también hay alguien más.
Eğer Dries buradaysa, o zaman burası bir suç mahallidir.
Si está ahí, entonces esto es la escena de un crimen.
Eğer Dries'ın nerede gömülü olduğunu bilseydin sen de işin içindesin, Budgie gibi.
Que si sabías donde estaba enterrado Dries, estás implicado, al igual que Budgie.
Dries'ı kim öldürdü biliyor musun?
¿ Sabes quién mató a Dries?
Dries'ın saklanmış olduğu yerleri aramak için kılıf olarak bu kullanıldı.
Como tapadera para buscar en los lugares donde Dries podría esconderse.
Dries'a ne yaptın, Maui?
- ¿ Qué le ha pasado a Dries, Maui?
Dries öldü.
Está muerto.
Daha sonra Dries ölü bulundu. Bu sabah.
Además esta mañana han encontrado muerto a Dries.
Dries her hasatta en iyi olanları hortumluyordu. Bunlar karaborsa incileri.
Dries estaba quedándose con las mejores de todas las cosechas... esas son las perlas del mercado negro.
Dries'a yaptığı gibi.
Como ha hecho con Dries.
... Dries'ı öldürdüğünü düşünmüyoruz.
No creemos que matara a Dries.
Hep Dries.
Fue todo cosa de Dries.
Dries, sana bahsettiğim beyler bunlar.
Eh, Dries, estos son los chicos de los que te hablé.
Dries denizin sakin olduğunu söyledi.
Dries dijo que el mar estaba en calma.
- Dries.
Habla Dries.
Dries?
Dries?