Dulce tradutor Espanhol
21,225 parallel translation
Güzel oğlum olmadan bir güne daha nasıl dayanırım?
Pues no podré enfrentar otro día si mi dulce hijo está muerto.
Son olarak da tatlı Leydi Crane.
Y última, pero no menos importante... la dulce Lady Crane.
Savaşma artık güzel evladım, sen savaşlarını kazandın.
Ya no luches, dulce niño. Tus guerras han sido ganadas.
Evim güzel evim.
Hogar, dulce hogar.
Bir çocuğun elinden şekerini almak gibi.
Es como quitarle un dulce a un bebé.
Çok tatlı.
Es tan dulce.
Çok tatlıydı.
Fue muy dulce.
Bu köyde yaşayan, gelmiş geçmiş en kibar, en tatlı adamsın.
Eres el hombre más bueno, más dulce... que jamás viviera en esta aldea. - ¿ De verdad? - Sí.
İyiymiş.
Qué dulce.
Hayır, hayır, lolipopu tutun.
No, no, quédate con el dulce.
Vay anasını.
Dulce madre.
Bu çok tatlı bir jest ama olmaz.
Eso es muy, muy dulce, pero ni de coña.
Benim tatlı kahvem annene gel.
Dulce, dulce café. Ven con mamá.
Tatlım sen ki Beni endişelendiriyor.
Es dulce que te preocupes por mi.
Zihnimde tatlı bir melodi ile de ölebilirim.
Puede que muera con una dulce melodía en mi mente.
Tam olarak hatırlamıyorum.
No lo recuerdo bien. Fue muy dulce.
Seni seviyorum.
- ¡ Qué dulce! - Te amo.
Hayır, çok tatlı.
No, demasiado dulce.
Çok tatlısın.
Eres dulce.
Gitar çalan bir kız. Acayip tatlıydı.
Era tan dulce que querías morirte.
Kıskanman çok tatlı.
Es muy dulce. Tienes celos.
Üzgünüm, hoştu bu.
Lo siento, eso fue dulce.
Yumuşacıksın ve... Tatlısın.
Creo que eres suave, y, dulce.
Böyle tatlı konuşmayı nereden öğrendin?
¿ Cómo aprendiste a hablar tan dulce?
Oldukça sevimli.
Él es dulce.
Gördüğüm en kibar, en tatlı...
Es la más afable, dulce...
Ne kadar tatlı olduğunuzu gösterin onlara!
Para que sepan lo dulce que eres.
Tatlım onu buraya koyabilirsiniz.
Eso es dulce de tu parte. Puedes ponerla aquí.
Ben, onun senin için hoş olduğunu biliyorum.
Sabía que eras dulce con ella.
Şeker yumurta ve şeker civciv. Evet.
Huevos de dulce y pollos de dulce.
Şaka mı şeker mi orospu?
Dulce o travesura, puta.
O güzel, tatlı yüzüne zarar mı verirdi?
¿ El daño que haría a esa cara preciosa y dulce?
Ay kıyamam ben sana!
Qué dulce.
Çok tatlısın.
Eres muy dulce.
Tatlı çocuk.
Dulce niño.
Ama küçük Prenses Marya oldukça yumuşak ve tatlı.
Oh, pero la Princesa María es muy... sumisa y dulce.
Her zaman çok tatlı bir çocuktun.
Siempre fuiste un chico muy dulce.
# Ahengiyle baştan çıkarıp #
# Tan dulce y clara como puede ser #
Öyle siğilli ihtiyar bir adamla evlenmenden bahsedilmesi için fazla güzelsin.
Eres demasiado bonita, sin mencionar lo dulce, como para casarte con un viejo asqueroso.
Prens kurnaz ve kaypak herifin teki.
El Príncipe es un dulce y escurridizo hombre.
Prens kurnaz ve kaypak herifin teki. Tanrı'nın seçtiği kişi olduğuna dair iyi insanları inandırıp kandırabilir.
El Príncipe es un dulce y escurridizo hombre... pero puede engañar a hombres buenos para que crean que es el elegido de Dios.
- Affınıza sığınıyorum. Kurşun yarasında tatlı suyun ne işe yarayacağını anlayamadım.
Discúlpeme, no veo qué ventaja puede tener el agua dulce contra las heridas de bala.
Galibiyetin lezzetini daha tatlı almayı umuyordum.
Esperaba que el sabor de la victoria fuera más dulce.
Hayat bana güzel be birader.
- para que ella...? - Mi vida es muy dulce, colega.
Tatlı mıydı?
¿ Era dulce?
Tatlıydı.
Era... era dulce.
Sen de tatlısın.
Tú pareces dulce.
Tanrının lütfu. "Sosu" ne güzel...
* Gracia asombrosa * * cuán dulce la salsa... *
Tatlı suyun faydası oluyor.
El agua dulce ayuda.
Dördüncü karım, Constance... Tatlı kız, neşeli... Ama batıl inançları vardı.
Mi cuarta esposa, Constance... una chica dulce e inteligente, pero tenía sus manías.
Çok tatlısın.
¡ Eres tan dulce!