Dunbar tradutor Espanhol
519 parallel translation
Linda! Bay Parker, Bay Dunbar sizi şov işindeki en büyük ekiple tanıştırmak istiyorum :
Sr. Parker, Sr. Dunbar, les presento a la mejor pareja de baile.
Bu Teğmen Dunbar ve bu da Çavuş Bagradian.
El teniente Dunbar y el sargento Bagradian.
- Teğmen Dunbar? - Efendim?
- ¿ Teniente Dunbar?
Boston'dan James Schuyler Dunbar olabilir mi? Evet.
- James Schuyer Dunbar de Boston?
James Dunbar?
James Dunbar?
Teğmen Dunbar, buraya, yerleşim koşullar yüzünden özür dilemeye geldim.
Teniente Dunbar, vengo a disculparme por el alojamiento.
Dunbar çarmıha gerildi, hala iş yapıyor.
Dunbar esta siendo crucificado y el sigue traficando.
Teğmen Dunbar.
El teniente Dunbar.
Teğmen Dunbar hakkında konuşmak istiyorum.
Quiero hablar del teniente Dunbar.
- Teğmen Dunbar bu bey mi?
- ¿ Es el teniente Dunbar?
Hey, Price. Dunbar'dan ne haber?
Price, ¿ hay noticias de Dunbar?
Hoffy'i ne engelliyor? Neden Dunbar'dan haber alamıyoruz?
¿ Por que no tenemos noticias de Dunbar?
Dinleyin! SS subayları Dunbar için buradalar. Onu Berlin'e götürüyorlar.
Los de la S.S. están aquí para llevarse a Dunbar a Berlin.
Dunbar'ı SS'in elinden kurtarmayı mı düşünüyorsun?
¿ Crees que le quitaras a Dunbar a la S.S.?
Çılgın olabilir ama Dunbar'ın ölmesinden iyidir.
- Puede que si, pero peor es que maten a Dunbar.
Dunbar nerede?
¿ Donde estaba Dunbar?
Hoffy dışında hiçkimse Dunbar'ın nerede saklandığını bilmiyordu. Bize söylemedi.
Solo Hoffy sabia donde estaba Dunbar y no quiso decírnoslo.
Almanların tüm koğuşları, tavanarasını bile aradılar. Hatta Kumandanın banyosuna bile baktılar. Ama Dunbar yoktu.
Buscaron bajo los barracones, en los techos incluso en el baño del "Kommandant".
İcimizden birisi Dunbar'ı bu gece kamptan çıkaracak.
Uno de nosotros tiene que sacar a Dunbar.
- Çünkü, o orada.
Porque Dunbar esta en el deposito de agua.
İki paket sigarasına bahse girerim ki Dunbar buradan çıkamayacak.
Dos paquetes de cigarrillos a que Dunbar no sale del recinto.
Dunbar'ı da Manfredi ve Jonson gibi çamurda yatarken mi görmek isterdiniz?
¿ Preferís ver mañana a Dunbar muerto sobre el fango?
Almanlar Dunbar'ın nerede olduğunu bulana kadar bu herifi mi dinleyeceğiz?
¿ Vamos a escucharle mientras los alemanes encuentran a Dunbar? .
Dunbar'ın nerede olduğunu zaten biliyorlar.
Ya saben donde esta Dunbar.
Kumandanın odasına Dunbar'ın nerede olduğunu söylemeye mi?
¿ A decirle al "Kommandant" donde esta Dunbar?
- Dunbar'ı sen mi alıyorsun?
- ¿ Sacaras a Dunbar?
Gidince, Dunbar'ı tanktan çıkarmam için bana beş dakika vermenizi istiyorum.
Cuando me marche dadme cinco minutos para sacar a Dunbar del deposito de agua.
Haklı, Hoffy, Ya Price ya da Dunbar.
Tiene razón Hoffy, se trata de Price o Dunbar.
Sen Dunbar'ı kurtarmak istediğini söylememiş miydin?
¿ No querías salvar a Dunbar?
Dunbar, diğerleriyle dağılın.
Dunbar, disperse al resto.
Dunbar'da bir erk ek giyim atölyesi sahibi, Bay Angus Podgorny Andromeda galaksisi Skyron gezegeninden 48 milyon İskoç eteği siparişi aldı.
El Sr. Augus Podgorny, dueño de una tienda de ropa de... caballero recibió un pedido de 48 millones de faldas... escoceses del planeta Cielon, de la galaxia de Andrómeda.
Ben, Jill Dunbar.
Jill Dunbar.
Yargıç Dunbar?
¿ Juez Dunbar?
Günaydın Dunbar.
Buenos días, Dunbar.
Ben John Dunbar.
Yo soy John Dunbar.
John Dunbar.
John Dunbar.
Dunbar.
Dunbar.
Sanık bayan Grace Dunbar'ın ilginç kişiliği kanıtların temizliğini anlaşılmaz yapmaz.
La interesante personalidad de la acusada la señorita Grace Dunbar no disminuye la claridad de la evidencia.
Ben bile bu olanları onlara anlatamıyorum lakin biliyorum ki, o da tüm şüphelerin ötesinde Bayan Dunbar masumdur.
Ni siquiera puedo intentar explicarlo pero sé más allá de toda duda que la señorita Dunbar es inocente.
Bayan Dunbar.
Señorita Dunbar.
Bayan Dunbar ile gerçek anlamda ilişkiniz nedir?
¿ Cuáles son sus relaciones exactas con la señorita Dunbar?
Holmes, senatör geri dönmeyebilir ama şuna eminiz ki mektubu bizde ve bunu Bayan Dunbar adına kullanabiliriz.
Holmes, puede que el senador no haya vuelto pero seguramente su carta le implica a Ud. en favor de la señorita Dunbar.
Şimdilik, Bayan Dunbar.
De momento, señorita Dunbar.
Kumar oynadım, Bayan Dunbar'ın üzerinde bize dönmesinin yararına olacağı etkisini bıraktık.
Me arriesgué, tenía una buena impresión de que la señorita Dunbar se pondría de nuestro lado.
Bayan Dunbar'dan aldığı notu sol eliyle kavramıştı.
Tenía fuertemente agarrada la breve nota de la señorita Dunbar.
G.Dunbar Böyle değilmiydi?
G. Dunbar ¿ no era así?
Bayan Dunbar, Kayda değer bir öğretmen gibi görünüyor olmalı.
La señorita Dunbar parece ser una profesora notable.
Maria Gibson'ın Bayan Dunbar'ı ve çocukları üzerindeki etkisini kıskandığını söyleyebilirmisiniz?
¿ Diría que María Gibson estaba celosa de la señorita Dunbar y su influencia sobre los niños?
Ben Teğmen Dunbar.
Soy el teniente Dunbar.
Dunbar ertesi sabah ortaya çıkmadığı taktirde, tüm koğuşu yıkacağını söyledi.
Si a la mañana siguiente no aparecía.
Ama Dunbar hala oradaydı.
Pero Dunbar aun estaba allí.