Dut tradutor Espanhol
198 parallel translation
Adam dut gibi olmuş!
Es un hombre muy flojo.
Birgitta Carolina'ya bak dut yemiş bülbül gibi.
Y Birgitta Karolina no ha dicho ni una palabra.
Dut gibi sarhoşum.
He bebido suficiente para sentirme alegre.
Dut suyu.
Jugo de moras.
Ben salyoangoz severim, özellikle dut ezmesiyle.
Me encantan los caracoles... con un poco de gelatina de grosella.
Matematik testinden sonra dut suyu içtim başladım zıplamaya.
Saltaba, por un jarabe, saltaba. Saltaba por un 5 en geometría, saltaba.
Ebedî istirahatım, bir dut ağacının altında olacak.
Sé que me enterrarán al pie de una morera.
İngiliz turtası alsaydınız.. Dut ile Breton tereyağı.
Tiene que probar mi Breton con zarzamoras.
Geçen yılki soğuk hava dut ağaçlarını epey hırpaladı ve, biz dokumacılar yeterince kaznamamaktan dertliyiz.
El frío de los últimos años ha pasado factura en las moreras y estamos teniendo problemas en conseguir a suficientes tejedoras.
Dut, şarap, mersin!
¡ Su pedido Dr. Jeckyll!
Dediklerimi yapacak mısın yoksa dut yemiş bülbül gibi oturacak mısın?
¿ Lo vas a hacer o te vas a sentar a beber mi cerveza?
Ağaçta dut bırakmadık.
No queda nada en el árbol.
En büyük derdi Kay'in bahçedeki dut ağacı olan adam
Usualmente sólo preocupado por el árbol de moras de Kay inclinado sobre la parte trasera de su cerca.
Çitin yanındaki dut için endişeleniyorum
Aún estoy preocupado por esa mora encima de la cerca trasera.
Dut gibi, birşeyler koydu... ve küfelik oldu, yumurtalar... fitil gibi.
¿ Qué te pasa? Ha cogido una merluza y ha emborrachado los bizcochos.
Babamı son gördüğümde dut gibi sarhoştu.
La última vez que lo vi, sus ojos estaban quemados por el alcohol.
Dut gibi sarhoştu.
Estaba ciego de ron.
Bak, sinsi ve sessiz olmalıyız, sense dut gibi sarhoşsun.
Debemos ir con sigilo y cautela y estás demasiado ebrio.
Kaz Olcha da dut gibiydi.
Había un terreno enorme.
Lei Xun, Dut gibi durmasana, yardım et!
Lei Xun, no te quedes mirando. ¡ Ayudame!
Dut pekmezi de var, bak.
Mira, tienen uno de moras.
Dut ağacı dalı sen dönmeye can atarken eğiliyor.
La curva rama de las moras.. mientras tardas en regresar.
- Dut için.
- Plato.
Muhtemelen dut gibi sarhoştur.
Debe estar borracho como una cuba.
- Dut.
- Bayas.
- Ne çeşit dut?
- ¿ Qué tipo de bayas?
- Kırmızı renkli kara dut mu?
- ¿ Arándanos rojos?
Bajorda bir çeşit dut vardır...
En Bajor, hay una baya...
Dut ağaçlarıydı.
Dos morales.
Denir ki ; bahçedeki dut ağaçları iyi şans getirir.
Se dice que un jardín con morales da buena suerte.
Her yaz çok fazla dut verirlerdi. İnsanlar toplamaya gelirdi.
Todos los años, se cargaban de tal cantidad de frutos que la gente venía a cogerlos.
Dut ağaçlarıyla dolu bir bahçeye vardım.
Llegué a las plantaciones de arboles de moras.
Ardından alıp eve götürmek için biraz dut topladım.
Recogí algunas moras para llevarlas a casa.
Beyim, bir dut hayatımı kurtardı. Bir dut hayatımı kurtardı.
Las moras me salvaron la vida, una mora me salvo la vida.
Kendimi öldürmek için evden çıkmıştım. Ama bir dut beni değiştirdi.
Yo dejé mi casa para matarme, pero una mora me cambió.
Sıradan önemsiz bir dut.
Una ordinaria mora, simple y sin importancia.
Zaman ve sabır, dut yaprağını ipeğe çevirir.
Con tiempo y paciencia, la mora se vuelve seda.
Hiç kimse bir şey diyememiş. Dut yemiş bülbüle dönmüşler.
Todo el mundo se quedó mudo.
Adler dut gibi sarhoşmuş sığ kısımda suya balıklama atlamış, Kafasını çarpmış ve 15 gün komada kalmış.
Y entraron a la piscina igual que ustedes. Y este chico Adler estaba muy borracho se sumerge en la parte poco profunda, se golpea la cabeza y permanece en coma durante 15 días.
- Dut gibi ama çok daha egzotik.
- Como una baya, pero mas exotica.
İşte geliyor... bir jiballian dut salatası.
Aquí estamos... una baya Jibeliana salada.
Ben açılışa gelemeyeceğim, o yüzden beni davet ettiği için Aidan'a teşekkür etmek istedim. Bu dut yaprakları.
No voy a poder venir a la inauguración entonces quería agradecerle a Aidan por invitarme y traje un moral.
Çünkü bu bar.. - Dut Caddesi'nde.
Ya sabes, porque la calle del bar...
Baksana, olgunlaşmış bir sürü kırmızı dut var.
Mira, nada más que moras maduras.
Sadece komşuyduk. Roger'ın dut ağacı varmış.
Parece que Roger tiene un árbol de moras.
Ned, kamyonetinde dut dalları bulduk. Ölen komşunun bahçesinde de dut ağacı var.
Entonces, Ned, encontramos ramas de mora en su pickup y hay un árbol de moras en el patio de su vecino muerto.
- Armand geldi mi? - Hayır, ama Paul burada... dut gibi.
Ha venido Armand?
- Kara dut.
- Arándanos.
Dut gibi sarhoşsun!
Wayne!
Dut tarlaları denize, veya deniz dut tarlalarına dönüşünceye dek ayrılmayacaktık.
He estado aquí varios meses, peron todavía tengo que hacer turismo. ¿ Conoces algún lugar bueno? ¿ Por qué un estudiante trabajador como usted necesita conocer?
Dut.
Moras.