Duygular tradutor Espanhol
13,731 parallel translation
Duygularımı kontrol altında tutarken geldiğimiz duruma bak.
He estado manteniendo mis sentimientos a raya, y mira a donde nos ha llevado.
Düğün tuhaf duyguların ortaya çıkmasına neden oldu sanırım. Biliyorum.
Supongo que la boda comenzó a traer sentimientos extraños.
Onun... duyguları, gururu, kalbi kırıldı.
Ella está... sus sentimientos están heridos, su orgullo, su corazón.
Ben seninle aynı duyguları paylaşmıyorum.
Creo que no siento lo mismo que tú por mí.
Gerçek duygularımı ancak onu ve seni kaybettiğimi sandığımda itiraf edebildim.
Solo pude admitir mis verdaderos sentimientos cuando pensé que lo estaba perdiendo... y a ti.
Bay Rasenick'le geçirdiğim dört saatte duygularını belli edemediğini kolayca sinirlendiğini ve otorite figürüne öfkelendiğini gördüm. Öte yandan bilinçsiz bir şekilde sosyal yetersizliğini tehdit, böbürlenme ve öfkeyle abartılı biçimde kapatmaya çalışıyor.
En las cuatro horas que pasé con el Sr. Rasenick, le encontré emocionalmente rígido, frustrado con facilidad, y resentido ante la autoridad, mientras que al mismo tiempo inconscientemente expresa sentimientos de inadecuación social que compensa mediante amenazas, siendo presuntuoso y con rabia.
İkimiz arasında olup bitenlere başka duyguların karışmasına izin verdim sanırım.
Bueno, puede que hubiera otros sentimientos mezclados con lo que pasaba entre nosotros.
Başka biri için aynı duyguları hissetmeyeceksin. Ama bunun, yeni şeyleri keşfetmeni engellemesine izin veremezsin.
No vas a sentir lo mismo por nadie más, pero no puedes privarte de explorar algo nuevo.
Beni korumak zorunda değilsin. Yetişkin bir adamım ben. Bu duyguların üstesinden uzun zaman önce geldim.
Soy un adulto y he tenido que lidiar con esos sentimientos hace mucho tiempo.
Ben de onu diyorum. Duygularını hazmetmen lazım.
Por eso estoy diciendo... que necesitas resolver tus sentimientos.
İnsanların duyguları nezleye benziyor.
Los sentimientos de una persona son como un catarro.
Kararı duygularınla vermemelisin.
Tus emociones no deberían guiar esta decisión.
İnsanlar duyguları olan varlıklar.
Los humanos son seres emocionales por naturaleza.
Sorunun varsa belki de kendinle yüzleşmelisin. Belki de duygularını ipleyenlerin olması insanlığın sonunu getirecek.
¡ Quizá tus problemas son solo tuyos para lidiar con ellos, y quizá que al público no le importen una mierda tus sentimientos
Dance'e karşı olan duygularım çok baskın.
Mis sentimientos por Dance son... demasiado fuertes.
- Bu duyguları anlamıyorum.
- No entiendo estos sentimientos.
Ama sen benim arkadaşımdın ve duygularımı incittin. Garip olan ise, hiç özür dilemedin ve hâlâ dilemiyorsun.
Pero también tú eras mi amiga, y lastimaste mis sentimientos, y me parece raro que nunca te disculparas, y que sigas sin hacerlo.
Peki... Duygularını incittiğim için üzgünüm.
Lamento haber herido tus sentimientos.
Duyguların mı incindi?
¿ Herí tus sentimientos con eso?
Bu gemiye üç yıldız vereceğim. Çünkü ona karşı çok karmaşık duygular besliyorum.
Este crucero recibirá tres estrellas porque me genera sentimientos encontrados.
Duyguların karşılıklı değil.
El sentimiento no es mutuo.
Yeniden hayatıma girdiğinden beri lisedeki duygularım yeniden yüzeye çıkmaya başladı.
Desde que volvió a mi vida, todos esos antiguos sentimientos del instituto vuelven a aflorar.
Bu sefer duygularımı içime atmayacağım!
¡ Esta vez no dejaré encerrados mis sentimientos!
Hassas duygularını mı incittim?
¿ He ofendido a tu delicada sensibilidad?
Alınma hayatım, ama duyduklarıma göre Sara'nın içinde iyi duygular uyandırmıyorsun şu anda, değil mi?
Sin ofender, cariño, pero por lo que oí, no estás sacando lo mejor de Sara en este momento, ¿ verdad?
Ama açıkçası bu duygular hep içimdeymiş.
Pero la verdad, es que esos sentimientos siempre estuvieron allí.
Tam olarak ne yaptığımı bilmiyorum ama her nedense artık Audrey'e karşı olan duygularımı saklamıyor gibi hissediyorum.
No sé exactamente qué hice, pero por alguna razón, no siento que mis sentimientos por Audrey sigan contenidos.
Hayır ama ben de annem tarafından ihanete uğradığımdan o duyguların ve acıların yok olmadığını bilirim.
No, pero dado que sufrí la traición de una madre... sé que es un dolor que no se olvida... Se agrava.
Christa, duygularını paylaşıyorum ama malesef müsait cerrahımız yok.
Christa, solidarizo, pero nadie puede hacer la cirugía...
Sen kök hücreler yığınısın, dikkatli gözlemleri sayesinde duyguları taklit etmeyi öğrenmiş bir makinesin.
Eres un conglomerado de células madre, una máquina que ha aprendido a imitar las emociones a través una cuidadosa observación.
Duygularına, isteklerine önem verin. Bir şeyler veririz.
Presten atención a lo que sienten, lo que quieren.
Duygularımızı incitmekten de çekinmeyin.
Y no tema lastimar nuestros sentimientos.
Çünkü tamamen duygularınla hareket ediyorsun.
Porque tus emociones te están dominando totalmente.
Louis'in çenesini kapamasını istemek, duygularımla hareket ettiğimi göstermez.
Querer hacer callar a Louis no es estar dominado por las emociones.
Bak Kevin, Gerçekten gururum okşandı ve cidden duygularını incitmek istemiyorum.
Mira, Kevin, estoy muy halagada y en serio no quiero herir tus sentimientos,
Bazen insanlar bir seçim yapar ve sonra da kararlarını değiştirirler ve bunu senin duygularını incitmek için yapmazlar ama oluverir.
A veces la gente toma decisiones y se arrepienten y no quieren herir tus sentimientos, pero pasa.
Duygular, olan şey bu.
Emociones, sentimientos sucedieron.
Ve iyi bir avukat, masada para varsa, duygularını bir yana bırakır.
Y un buen abogado deja de lado sus sentimientos cuando hay dinero en juego.
Babanın duygularını incitmemeye çalışıyordun.
Estabas protegiendo a los sentimientos de su papá.
Bazı derin duygular yaşayabilirsiniz.
Puede que experimentéis algunas emociones profundas.
Başlarken hasırda yerini almak ister misin? Biz sadece bazı duyguları serbest bırakıyoruz.
¿ Querrías ocupar tu sitio en el tatami para que podamos empezar? Vamos a desatar algunas emociones.
Derin duyguları.
Las emociones profundas.
Olabilir ama ben duygularla ilgilenmem. Özellikle de başkalarının duygularıyla.
Puede, pero yo no tengo sentimientos, especialmente por otras personas.
Şimdi, az önce duygularını içinde tutamamandan dolayı az kalsın öldürüyorduk, yani lütfen biraz dur ve sakinleş.
¿ Bien? Ahora tu... inhabilidad para contener tus emociones antes casi hace que nos matara, así que por favor, tómate un momento para controlarte.
Ama duyguların şiddeti, az kalsın bugün berber dükkanında vakayı mahvediyordu.
Pero las grandes emociones casi destruyen este caso.
Söz konusu gece, Sayın Hakim hiç huyum olmamasına rağmen duygularımın etkisinde kaldım.
En la noche en cuestión, Su Señoría, estaba inusualmente afectado por mis emociones.
Çünkü ben bazı ağırsıklet ayıların yaptığı gibi duygularımı incitmiyor.
Porque nunca lastimo mis sentimientos como ciertos osos pesados.
Bana duygularını kontrol edemediğini söyledi.
Me dijo que te estás portando mal.
Eminim karışık duygular içindesindir.
Emociones mezcladas, supongo.
- Duygularım senin için bu kadar mı değersiz?
¿ Tan poco significaban mis sentimientos?
Tüm duygular burada geçerlidir ve kabul edilir.
Todas las emociones lo están...