Dôme tradutor Espanhol
167 parallel translation
Beşe kadar barda olurum.
Estaré en el Dôme hasta las cinco.
Barda, sokaklarda...
En el Dôme, en la calle...
Clermont-Ferrand : Puy-de-Dôme bölgesinde 134,000 sakin.
Clermont-Ferrand : 134,000 residentes en la región de Puy-de-Dôme.
"Efendim, söyledikleriniz karşısında dehşete düştüm." "Ne söylemişim?" "Almanya'nın kazanmak istediğini." Şöyle ekledi : " Ya sonra?
Leí recientemente una vieja edición de Le Moniteur du Puy-de-Dôme, en la que la mayoría de la portada estaba dedicada a las palabras de Laval :
Geçenlerde, ön sayfanın çoğunun Laval'in sözlerine adandığı Le Moniteur du Puy-de-Dôme'un eski bir sayısını okudum :
"Espero que ganes ya que estoy involucrado en la lucha contra el comunismo".
- Evet, Puy-de-Dôme.
- El Puy-de-Dôme... - Sí, en el Puy-de-Dôme.
Puy-de-Dôme'dan geldi ve çardaktan ziyade, o bir taraça.
Es de Puy-de-Dôme, y se llama cenador.
Yaşasın Puy-de-Dôme ve yaşasın barış!
Viva Puy-de-Dôme y viva la pala.
Puy-de-Dôme'da henüz hava kirliliği yok.
La polución no existe en Puy-de-Dôme.
... Eure-et-Loir, Ariege, Tarn-et - Garonne, Puy-de-Dôme ve Cantal.
Eure-et-Loir, Ariege, Tarn et Garonne, Puy-de-Dôme, Cantal.
- Jonathan, bu benim bebeğim Onu buldum ve üstesinden geldim
Jonathan, es mi proyecto. Yo lo encontré y lo domé.
Artık kendini parçalama zamanın geldi.
Es hora de que se dome a sí mismo.
Dome de Villiers Kafesi.
El café "Dome de Villiers".
Le Dome'da, tamam mı?
En el "Dóme", ¿ lo conoce?
Gecenin ikisiydi, Montparnasse'ta Cafe Du Dome'a girmiştim, insanlar çılgın gibiydi.
Eran las 2 de la noche, en un bar de Montparnasse.
- Puy-de-Dôme'da - Puy-de-Dôme muş.
- En el Puy-de-Dôme.
Roosevelt'le konuştum... Pershing'le birlikte savaştım, Harlow'la yatıım - kaplanları ehlileştirdim, zehir içtim... fil gördüm ve şelalelerden atladım.
Mira, hablé con Roosevelt... peleé al lado de Pershing, me acosté con Harlow... domé tigres, bebí veneno... vi al elefante y me lancé por las cataratas.
Seninle krom-dom sergisinde buluşuruz.
- Estaremos junto al puesto de Chrome Dome.
Puy-de-Dome, Fransa...
Puy-de-Dome, Francia...
Tahtada Thiers, Puy-de-Dome yazılı. Thiers, 63300 yazılmalıydı.
Escribió Thiers, Puy-de-Dome... en vez de usar el código postal, Thiers, 63300.
Evcilleştirmeyi Fiddler yapacak.
He pedido a Fiddler que lo dome.
Evcillestirmeyi Fiddler yapacak.
He pedido a Fiddler que lo dome.
Senin için eğittiğim atla pratik yapıyor musun hala?
¿ Sigues practicando con el caballo que te domé?
Ve yeniler arasında Le Dome'un iyi olduğunu duydum.
Y de los más recientes, Le Dome es bastante bueno.
Şeyde... Enormo Dome.
En el "enormo-dromo" o como se llame.
"In Xanadu did Kubla Khan a stately pleasure dome decree..."
"En Xanadu el Khan de Kubla hizo un majestuoso y placentero decreto en la cúpula..."
Dome Zirvesi'nin güney tarafındaki radyo vericisinin oradayız.
Estamos junto a la torre de radio en la ladera sur del Dome Peak.
Nails, bir hava haritası, bir de Dome Dağı'nın planını bul.
Clavos, búscame un mapa y un plano detallado del monte Peak.
Gecey Dome'da bitirelim mi Henry? Sen git.
- Vamos por una última copa, Henry.
Beaver Dome'da sahneye çıkıyorlar.
Iban a tocar en el Beaver Dome.
Gulf Dome Petrofina.
Gulf, Dome, Petrofina.
Üç gün içinde herkesi Atlantic Dome'da göreceğiz.
Gracias a todos. Nos veremos en el Domo Atlantis en tres días.
Kızımı ben alıştırdım, o kaptı.
Yo la domé y él se la lleva. Se las verá conmigo.
16 yaşında Hava Kuvvetleri'ne başvurdum ve kabul edildim.
A los 16 años, me presenté en Air Dome y me aceptaron.
Tacoma Dome'u görme şansın da olacak.
Podrás ver el estadio Tacoma.
Ben King Kong Bundy ve yarın, yani. ... dadılar bayramında, Chicago'nun büyük salonunda.. ... Kaptan Ekolojiyi alacak ve onunla ozon deliğini tıkayacağım.
Y mañana, la noche de Halloween, en vivo desde el Chicago "Dick-a-dome" Voy a tomar a ese Capitán Ecología y haré un nuevo agujero de ozono.
Eğer karım beni terk etseydi, bir geminin güvertesinde dans ediyor olurdum. Yüzümde bir gülümseme, gülümsememde bir yüzle.
Si mi mujer me dejase, estaría bailando y divierten dome con una sonrisa en el rostro y el rostro en una sonrisa.
Üzgünüm Bart. Gerçekten Teapot Dome skandalıyla meşgulüm.
Lo siento, Bart. Estoy inmerso en el escándalo de Teapot Dome.
İlk olarak, efsanevi bufaloyu ben evcilleştirmedim.
En primer lugar, no domé al legendario búfalo.
- Ne yapsam başedemedim, ne etsem yaranamadım.
Lo intenté, pero no la domé.
Bilirsin, ilk kez yapacaklara yardımcı olurlar.
A los novatos, sabes... que lo dome.
Kapalı bir bodrumdayız, gümüş konakta değil.
Estamos en un sótano, no en el Silver Dome.
Teddie bana ilk geldiği zaman da öyleydi ama sonra onu yumuşattım.
Taddy era así al principio, pero una vez que lo domé, le encantó.
- Ben de Büyük'ü yumuşatmıştım
Yo domé a Big.
Hey, ne var biliyor musunuz? Yarın gece Lazer Zirvesinde Laser Floyd yapıyorlar.
Van a hacer un Laser Floyd en el Laser Dome mañana por la noche.
Hadi ama... Sonsuza dek Laser Floyd yapmayacaklar.
Venga, tíos, tenéis que ir al Laser Dome.
Lazer Zirvesine.
Al Laser Dome.
Beni Lazer Zirvesine mi götürüyorsun?
- ¿ Me vas a llevar al Laser Dome?
Mutlu olsana. Laser Dome bir tavandaki birkaç kıvrımlı ışık değil mi?
¿ No es el Laser Dome unas cuantas luces parpadeando en un techo?
Laser Dome doğa üstü bir tecrübe.
El Laser Dome es una experiencia metafísica.
Onunla Lazer Zirvesinde birlikte olmuştu.
Lo hizo con ella en el Laser Dome.