English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ D ] / Dümdüz

Dümdüz tradutor Espanhol

1,480 parallel translation
Yol düzdür ve Yol'un çocukları o yolda yürür. Dümdüz, dosdoğru, hiçbir yere sapmadan yürürler.
"El sendero es recto y los hijos del sendero caminarán sobre él rectamente sobre su recta rectitud".
Tamam, sonra köprüden çıktı. Sonrası dümdüz ağaçlı yol.
Bien, continúa hasta salir del puente y se dirige directo hacia el parque.
- Puding ile boğulmuş silindir ile dümdüz edilmiş ve kafası ezilmiş sanki çok gerekliymiş gibi.
Asfixiado con pudding, aplastado con el rodillo y golpeado en la cabeza. No necesariamente en ese orden.
Eğer koca çeneni kapamazsan, o suratını dümdüz eder peçete niyetine kullanırım.
Si no cierras esa bocaza, te arrancaré la cara y la usaré como servilleta.
Dümdüz aşağıya indiğini ve çarpmadan önce yön değiştirdiğini gördüm.
Iba directo hacia abajo, y se desvió antes de golpear.
Aman Tanrım, sanki bir şey onu dümdüz etmiş.
Dios mío, algo lo está aplanando.
Gidebildiğimiz kadar dümdüz.
Lo más recto posible.
- Suratını dümdüz edeceğim.
- Dejarlo hecho mierda.
Dümdüz devam et.
Sigue derecho.
Dümdüz yüzeceğiz.
Nada más vamos a nadar derecho.
Kraliçe Victoria'nın kolonisindeki İrlandalı bir adam için... Dar yollardan dümdüz ilerlemek zordur. Ama ben kışkırtmalara karşın,
No es fácil para un irlandés en la colonia Reina Victoria... andar por el buen camino... pero seguí las reglas... a pesar de todas las tentaciones.
Dümdüz yanına ulaşabiliriz arada belki birkaç sütün var.
Está casi en línea recta excepto por un par de columnas en el medio.
Dümdüz! 320!
Un salto, 320, recto.
Ve dümdüz gitti.
Entonces siguen recto.
Dümdüz duran bembeyaz suyu gördüm dalgaların geri çekilmesini ve beyaz köpek balıklarını, bunların hepsini fakat hiç sörf yapabileceğiniz bir dalgayı oluşturabilecek rüzgar görmedim.
He visto aguas rápidas increíbles... y estelas y tiburones blancos y todas esas cosas... pero nunca una ola que se pudiera montar.
İkinci yıldızdan sağa dön ve sabaha kadar dümdüz git.
Segunda a la derecha y derecho hasta la mañana.
Nakitin olmasına sevindim, çünkü eğer beni kandırmaya çalışsaydın seni bununla dümdüz edecektim!
Me alegra de que tengas el dinero, porque si hubieras intentado robarme habría tenido que llenarte de esto.
- Dümdüz nedir?
¿ Derecho de qué?
Düz sarı çizgide, dümdüz gidersin.
Con línea amarilla, sigo derecho.
Bu yoldan dümdüz gidersek doğru mu gitmiş oluruz?
Si seguimos por la carretera, ¿ vamos bien?
Dürüstçe dümdüz yazılar yazıyordu. Lafı hiç dolandırmıyordu.
Era como un golpe directo a los huesos, hasta la médula.
Dümdüz, böyle, buradan içeri sıvışacaksın.
escala aquí, camina recto, entra en este punto y serás capaz de forzar la entrada
Bana bunu yaptırmamaları gerekirdi. Düğmeyi kapatmak... tıpkı... tıpkı sadece boş küçük bir ekrandaki düz çizgiyi izlemek gibi... sadece, öyle gidiyor, dümdüz.
Ellos no deberían haberme obligado a hacerlo mirando la línea sobre la pequeña pantalla........ yendo....... derecha
Sadece dümdüz gidin.
- Ni idea. Quédense de este lado de la calle luego van a encontrar un motel. Todo derecho.
Ofisim, dümdüz ilerde..
- Willow, mi oficina está ahí.
Kurabiye, kesim makinesinden dümdüz çıkıyor. Kadın, falı hamurun ortasına koyup iki kere katlıyor.
La galleta sale de una prensa, como una tortilla, y luego alguna dama pone la fortuna en el centro de la masa, y luego envuelve la masa alrededor de una pieza de metal, y vuelve a envolverla.
Kadın pantalonu olan her şeyle düzüşen İki paralık dümdüz bir orospu.
Es una puta vieja y barata... que se tira cualquier cosa con pantalones.
İçindekilerle kafana göre oynarsan tadı lanet bir jenga kulesi gibi dümdüz olur.
Si mezclas los ingredientes sin seguir la receta arruinas los cimientos de la torre de sabores.
ve dümdüz ilerledim sonunda yolumu bulmuştum.
Entonces fui hacia adelante buscandome un camino
Onu seviyorsan rahat bırak Wally. Dümdüz yoluna devam et. Sana yolu göstereceğim.
Si la amas, déjala ir, Wally... sólo sigue conduciendo...
Dümdüz bir kilometre.
Un kilómetro, todo derecho.
Evet, o... o hepimizi dümdüz eden bir çeşit çığlık atıyor.
Si... ella, tiene alguna clase de grito que nos noqueó
Dümdüz!
¡ Enderezado!
Sadece dümdüz ileri bakıp koşacağım.
Sólo voy a mirar hacia adelante y continuar.
Az önce Harika Kadın'ı dümdüz ettim.
Aplasté a Mujer Maravilla.
Moğollar gelse bizi dümdüz etse bu şey kılını bile kıpırdatmaz.
Podríamos ser atacados por los Mongoles y esta cosa ni siquiera movería la cola.
Bazen her şey çok hızlı ilerledi, bazen de dümdüz oldu.
A veces las cosas iban demasiado rápido, a veces me sentía chafado como un papel.
Eğer dümdüz kazsan, Lyngby yolunun karşısına çıkabilirsin.
Si cavas hacia arriba, saldrás al otro lado de la calle Lyngby.
Biz memlekette, kaba, bir at nalı atardık. Dümdüz durursa, kahve hazırdır.
En casa echamos una herradura a la olla, si se queda de pie, está listo.
Bu yol boyunca dümdüz devam edeceksin.
Sigue derecho por este camino.
Nabız yok Dümdüz oldu.
No hay pulso Línea plana.
Bir ok gibi dümdüz.
Derecho como una flecha.
Atalarımın kutsal ormanından geçen sizin dümdüz yol gibi.
Derecha como la ruta que cruza por la jungla sangrada de mis ancestros.
En azından onları trenin altında dümdüz etmeye kalkışmazdı.
O por lo menos no intentara aplastarlos con un tren.
Çok yükseldiğinde gülerler ve yaptığın her şeyi dümdüz ederler.
Se ríen cuando asciendes demasiado alto y aplastan todo lo que has hecho con un capricho.
Dümdüz yürü.
Sólo camina.
Hepiniz dümdüz cehenneme gideceksiniz!
¡ Van a ir directo al infierno!
Dümdüz aşağı!
100 derecha.
Dümdüz!
¡ Estirados!
- Dümdüz.
Derecho.
Yoksa yüzü krep gibi dümdüz olacak.
Para que su cara no se quede como una crêpe.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]