English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ D ] / Dışında

Dışında tradutor Espanhol

39,190 parallel translation
Hayır, adımın şirket adının dışında tutulmasını yeğlerim.
No, prefiero que mi nombre no aparezca... en el nombre.
Enerjisi evrenin dışında çıktı.
Su energía... dispersado por el universo.
Arzum dışında beni bu şişman boktan herif ile değiştiremezsin.
¡ No puedes mandarme en contra de mi voluntad a un pedazo de mierda gorda!
- Tuzak dışında olan her şey önemli.
Excepto que todo es una trampa, ¿ vale?
Kendisini artık bu işlemlerin dışında tutarım.
Hablaré con él en privado.
Ölenler de New York City'nin dışında ikamet ediyormuş.
Los cuerpos son de fuera de los cinco distritos, así que...
Gözümüzle görüp, test ederek kanıtlayabileceğimizin dışında bir gerçeğe inanmazdım.
Creía que no había verdades más allá de las que podemos ver y probar y demostrar.
Bizim küçük kaygılarımızın dışında bir kuvvet var ve yardım etmek istiyorlar.
Hay una fuerza fuera de nuestras preocupaciones insignificantes, y quieren ayudarnos.
Onu Casavatore'de bir hangarın hemen dışında buldular.
Lo encontraron en Casavatore, delante de un almacén.
Prince, bizim anlaşmamız dışında ekstradan mal alıyormuş Gennaro'dan.
¿ Sabíais que O'Principe le compraba la coca a Gennaro?
Ama isteğim dışında sex yapmış... olsaydık herşey farklı olurdu.
Pero si hubiéramos tenido sexo contra mi voluntad eso habría sido diferente.
Sadece Sette Palazzi dışında orası Scianel'in oğlu Lelluccio Magliocca'nun olacak.
La "plaza" de O'Principe, Sette Palazzi, creo que es justo que se la quede... Lelluccio Magliocca, el hijo de Chanel.
Kasaba için ne planlıyorsan Belle'i ve doğmamış çocuğumu bunun dışında tutacaksın.
Lo que sea que hayas planeado para el pueblo... deja afuera a Belle y a mi futuro hijo.
Klasik uyuşturucu ve aile içi şiddet suçları dışında yok.
Fuera de la violencia normal por drogas y maltrato doméstico, no.
Bir yaş küçük olması dışında bir bağ yok.
Aparte de ser un año más joven, nada.
Bu ofiste farkına varman gereken bir şey var ki o da burası dışında başka hiçbir yerde gerçek kaybını benimle paylaşmak zorunda değilsin.
Así que, hay una cosa que debes reconocer... aquí en la oficina, si no lo haces en otro lado... que tendrás que compartir conmigo que tu pérdida es real.
Dünya dışında bir harekete kalkıştın.
Llevaste a cabo una acción allí en el mundo.
Onunla olan bağlantımın dışında, bunu bilen bir dedektifin bunu bilmek isteyen biri ile konuşmasından endişe ediyorum.
Más allá de mi conexión con ella... estoy preocupado de que el detective que sabe de eso... va a hablar con el que quiere saber de ello.
Sokakta cüzdan bulup sahibine ulaştırmayı düşünüp sahibinin şehir dışında yaşadığını görünce içinden parayı alıp cüzdanı geriye bırakmış değilim.
Nunca hallé una billetera tirada en IHOP y pensé en devolverla, pero vi que el propietario vivía fuera del Estado por lo que sólo me quedé con el dinero y tiré la billetera de vuelta al suelo.
Birkaç insan dışında tüm dünya tarafından varlığımızın değersiz olduğunu bildiğimizde...
Cuando sabemos que nuestra existencia es insignificante para miles de millones de humanos excepto para unos pocos...
Bozer, limitlerin dışında olanla tanış.
Bozer te presento a fuera de alcance.
Ellerimin dışında bir silah kullanırsam, Ahn beni öldürür.
Si uso un arma que no sean mis propias manos, el ahn me mata.
Ölümün dışında imkanlarla dolu bir ömür var, seni küçük solucan.
Hay tiempo suficiente para pensar en posibilidades diferentes a la muerte.
Sürekli yanımda taşımak dışında bu lanet şeyle ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.
No sé qué se supone que tengo que hacer con la maldita cosa, aparte de llevarla conmigo todo el tiempo.
Hiçbir şey söylemeden çekip gitmek dışında yapabildiğin bir şey yok, genelde bunu yapıyorsun.
Lo mínimo que puedes hacer es nada e irte sin avisar, que es lo que sueles hacer.
Şu anki durumum dışında iyiyim.
- Más allá del malestar obvio, sí.
Lomber ponksiyonu alışılmışın dışında ancak bir kaç intrakraniyal basıncı rahatlatmış gibi gözüküyor.
Una punción lumbar casera es bastante inusual, pero al parecer ayudó a aliviar parte de la presión intracraneal.
- Şehrin dışında bir çiftlik.
- Una granja. Fuera de la ciudad.
Programcı grubunun bir parçası olmak dışında aynı zamanda sosyal medya araştırma ekibinin de lideriyim.
No solo era parte del grupo de programadores, era la líder del equipo que investigaba las redes sociales.
Tanrıya yemin ediyorum ki, davada bu kadar mesafe katettiğimi düşünmemin sebebi, dava dışında br hayatımın olmaması.
Lo juro por Dios, el único motivo por el que creo que he llegado tan lejos... es porque no tengo vida.
Bunun dışında, hackin amacı neydi o zaman?
Si no, ¿ para qué íbamos a llevar a cabo el hackeo?
Bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum. Ama uyuşturucu kullanmam söz konusu olduğunda, kendini bunun dışında tutabilirsin.
Debes sentirte muy culpable por... ni lo sé ni quiero saberlo... pero respecto a mi consumo de drogas... puedes quitarte la culpa.
Onun dışında, sakın hareket edeyim deme.
Sino, no te muevas.
ve bu noktada Marina South dışında başka bir seçeneği olduğunu sanmıyorum.
Perdimos todos los vencimientos para la ayuda financiera y realmente en este punto, ni siquiera creo que tenga ninguna opción más que Marina South.
Bize şehir dışında bir yer bulmaya çalışıyordum ve buldum da.
Trataba de encontrarnos una nueva casa fuera de la ciudad.
Bu küçük fildişi parçasını olay yerinde bıraktı. Bizi hiçbir yere götürmeyen küçük bir ipucu dışında, son derece titiz bir cinayetti. İyi, tamam.
Se dejó este pequeño trozo de marfil en la escena del crimen.
Peşimizdeki kişinin silah ya da bıçağa ihtiyacı olmaması dışında.
Pero la persona que nos amenaza no necesita una pistola ni un cuchillo.
Yani bu gezegen çok güzel. Tabi insanlar dışında.
Quiero decir, este planeta es tan hermoso, salvo por la gente.
Neden olayların dışında kalan biz oluyoruz?
¿ Por qué siempre nos perdemos la acción?
Tamam, şey, Kule amacının dışında kullanılıyor eğer elektiriği kesip, iletini durdurursak...
Bueno, bien, lo que lo atrae no es la torre, así que si apagamos la energía, paramos la trasmisión...
Bayan Quill benim işim ve bunun dışında kalırsan memnun olurum.
La Srta. Quill es asunto mío y te agradecería que no te metieras.
Komut kodlarının dışında.
Están fuera de cualquier campo de comando.
Tabii ki bodrum ve Bart'ın odası gibi korkunç yerler dışında.
Y no las que dan miedo como el sótano y la habitación de Bart.
Orası dışında her yer olur!
¡ Cualquier sitio menos este!
Dan Rather, bu lezzetli ev yapımı keklerin dışında paylaşacak bir şeyin var mı?
Dan Rather, ¿ tienes algo para agregar además de este delicioso pastel de Bundt?
Bunun dışında.
Excepto esto.
Manchester'ın dışında ufak bir kasabadan geliyorum aslında.
De hecho soy de una pequeña ciudad a las afueras de Manchester.
Pujol'un hemen yanında çok büyük bir deniz mahsulleri restoranı vardı... önünde sıra sıra arabalar olurdu, dışarı çıkıp kendime sorardım...
Recuerdo que había una marisquería enorme al lado del Pujol que tenía colas de coches en la puerta, y yo salía y pensaba :
Tek yapmam gereken parmaklarımı şıklatmak ve anında kapı dışarı edilirsin.
Simplemente tengo que chasquear los dedos y estás en la calle.
Bağlayıcıyı sana bağladığımda ve kalp onun içine ve dışına atmaya başladığında sana bazı yaraları olacaktır.
Sufriréis heridas constantes cuando vincule el ancla a su cuerpo y cuando el corazón lata dentro y fuera de él.
Sadece oda sıcaklığında Manhattan deniz tarağı çorbası servisi var. ... ve ayrıca şu an servis dışı.
Sólo sirve a temperatura ambiente sopa caliente de almejas de Manhattan, y además, está cerrado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]