Ecuador tradutor Espanhol
505 parallel translation
Ekvador, 1987.
Ecuador, 1987.
Ama o şuan Ekvator'daki bir çıkartmada görevli.
- Eso sería ideal, pero está trabajando en una extracción en Ecuador.
Haritada "Quito" diye yazıyordu. Ekvator'un yanı başındaydı.
Según el mapa era Quito... y estaba justo en el mismísimo ecuador.
Sola döndü ve Ekvator'u takip edip Galapagos Adası'na yöneldi.
Virando a la izquierda, siguió el ecuador... dirigiéndose a las Islas Galápagos.
Gece sıcaklık, ekvatorunda bile sıfırın çok altına düşer.
De noche sufre temperaturas gélidas incluso en su ecuador.
Ekvatorundaki sıcaklık ise erimiş kurşununkiyle aynıydı.
La temperatura en el ecuador es la del plomo derretido.
Ekvator, Peru, Bolivya...
Ecuador, Perú, Bolivia...
Bu gezide Ekvator'da genç bir rahiple tanıştım. Adı Gabicho'ydu.
En ese viaje conocí a un joven sacerdote, en Ecuador, que se " amaba Gabicho.
Bunlar Saraguros'lar, Güney Ekvator'da bir Kızılderili grubu.
Estos son los Saraguros, un grupo de indios del sur de Ecuador.
Daha farkına varmadan bir bakarsınız kırışıklar oluşmuş suratınızda.
Antes de que se dé cuenta, ya habrá pasado el ecuador.
Ekvatora doğru bir güney doğu rotası hazırlayın, böylece Gine med-cezirine sürüklenmemiş oluruz.
Trace una derrota sur cuarta al este hasta el ecuador, y desde ahí sudeste para aprovechar la corriente de Guinea.
Çıkmaz Çarşamba'ya kadar da olsa seni bekler sanıyordum.
Creí que te esperaría hasta que se congelara el Ecuador.
Tam olarak ekvatorun 23.5 derece kuzeyindeyiz.
Exactamente, a 23 grados y medio al norte del ecuador.
Ekvatoru ilk geçişimde alabora oldum.
Me amarraron bajo la quilla la primera vez que crucé el ecuador.
Neredeyse ekvatorda gibiyiz yani Japonya'dan çok uzağız, tamir etsek ne olacak ki?
Si estamos cerca del ecuador, Japón está muy lejos, creo que no llegaríamos.
Unutmayın, orada bir fırtına var. Bir toz fırtınası, ekvator boyunca.
Recuerden, hay una tormenta de arena por todo el ecuador.
- Ekvator mu?
- ¿ Por el ecuador?
Evet. Ekvator boyunca.
Sí, por el ecuador.
Yarışın yarısına geldik.
La carrera está ahora en su ecuador.
Sıcak bir yere gidiyoruz.
¿ 35 grados en un lugar salvaje sobre el Ecuador te viene bien?
Yoğunluk 5.5, ve ekvatorun çapı da 7817.
Densidad : 5,5. Diámetro : 7917, en el ecuador.
Işık saniyede 300 bin kilometre hızla yol alır ekvatorun çevresini bir saniyeden kısa sürede kat eder.
La distancia a través de la luz es de 186,390 mps... en menos de un segundo viajas alrededor del ecuador.
Bilirsiniz, bir yer, bir bölge...
Una provincia del ecuador de Torquay.
Ekvatorun kuzeyindeki ülkelere göre avantajlıyız, ne de olsa yılın bu zamanı olgunlaşmış meyve topluyoruz. Adil bir hayat istiyoruz!
La ventaja de no estar al norte del Ecuador es que producimos fruta cuando ellos no pueden.
Ekvator'dayız!
Estás en la línea del Ecuador!
- Ekvator!
Ecuador!
Ekvador'un 1000 kilometre batısındaki yalnız Galapagos Adalarına ulaştılar.
600 millas al oeste del Ecuador, llegaron a las remotas islas Galápagos.
İniş için kutup eliptiğine 3-9, ekvatora 2-4... vektörlerini takip etmelisiniz.
Aterrizaje con vectores tres nueve, respecto a la elíptica polar, y dos cuatro respecto al ecuador.
Posta pulunda Guyana, Ekvador yazıyordu.
Vino de... Estaba sellado en Guyana, Ecuador.
Romeo'nun Juliet'ini bulmak ya da kurtarmak için Ekvator'a gitmemizi mi istiyorsun?
No hablarás en serio, Face. ¿ Quieres que vayamos a Ecuador a rescatar o hallar a tu novia de la universidad?
Hey ahbap. Ekvator'da ne işi var ki?
Oye, viejo. ¿ Qué hace ella en Ecuador?
- Ekvador'a tabii ki.
- A Ecuador, ¿ adónde más?
Bu arada Greyhound otobüs istasyonunu ara. Rezervasyon yap ki Ekvador'a gidebilelim.
Llama a la estación de autobuses y reserva boletos para Ecuador.
Az önce, muhtemelen bir daha göremeyeceğim pırıl pırıl yeni arabamı kullanıyorum az sonra Ekvador'dayım.
Estoy conduciendo mi auto nuevo, el que nunca volveré a ver... y de repente, estoy en Ecuador.
İçine sıçtığımın arabası Ekvator sıcağında bile don yapar.
El desgraciado se congelaría en pleno verano en el Ecuador.
Ekvatorun yakınlarında daire biçiminde bir nesne var.
Hay un objeto circular cercano al ecuador.
Haydi, efendim. Ekvator'u her gün geçmiyoruz. Hayır.
- No se cruza el ecuador todos los días.
Ekvador'da.
Ecuador.
Burası kesinlikle Ekvador değil.
Desde luego, esto no es Ecuador.
Ekvatorda bir yerde, sanırım.
En algún lugar del Ecuador, creo.
Ekvador'dan Prusyalı askerler.
Tropas prusianas del Ecuador.
Bir kere pasaport için 3000 papele ihtiyacın var, üstüne 10000 de tayfaların seni kargonun içinde saklaması ve seni Ekvator civarında bir yerlerde bırakmaları için.
Lo primero que necesitas son 3000 de los grandes para un pasaporte - y otros 10 más para sobornar a los marinos y que te oculten en un barco - y que dejen en algún sitio cerca del ecuador.
Evet, Ekvator'daki Jivaro Kızılderililerin ufalttığı insan başıdır.
De hecho es una cabeza humana reducida. De los indios Jivaro del Ecuador.
Ekvatorda sıcaklık 120 derece olabilir.
La temperatura es de 50 grados en el ecuador.
Acaba ekvatorda mı tecavüz daha fazla yoksa kuzey kutbunda mı?
¡ Me pregunto si hay más violaciones en el ecuador o en el polo norte!
Acaba ekvatorda mı tecavüz daha fazla yoksa kuzey kutbunda mı? Yani kişi başına.
¡ Me pregunto si hay más violaciones en el ecuador o en el polo norte!
Bir çoğu ekvator olduğunu düşünüyor. Bence kuzey kutbu.
¡ Mucha gente cree que es en el ecuador, yo digo que es en el polo norte!
İnsanlar ekvator olduğunu düşünüyor çünkü ekvator sıcak diye çok bir şey giymiyorlar erkekler kadınların göğüslerini görebiliyor azıyorlar ve bir sürü sikiş dönüp duruyor, diye düşünüyorlar.
¡ La gente cree que es en el ecuador, porque hace calor allí, no llevan mucha ropa, los tíos pueden ver las tetas de las mujeres para ponerse calientes y se folla mucho!
Ekvator üzerinden geçiş.
Pasando sobre la línea del Ecuador.
- İyi akşamlar. İyi akşamlar.
Buenas noches, mi nombre es Ecuador
Ekvador.
A Ecuador...