Editorial tradutor Espanhol
893 parallel translation
Az önce bir yayın evi ile sözleşme yaptım.
Acabo de firmar con una editorial.
Roman "Frau im Mond" Yazan Thea von Harbou... Yayınlayan August Scherl Editions...
La novela La mujer en la Luna de Thea von Harbou se publicó en la editorial August Scherl Gmbh.
Bir yayımcı ile çalışıyordu.
Él tenía trabajo es una editorial.
Terra Haute Express gazetesinde Bay John Soule tarafından... yazılmış "Gençler, Batıya gidin" diyen bir yazı okudum.
He leído un editorial en el Terra Haute Express... escrito por el Sr. John Soule, que dice : "Ve hacia el oeste, joven".
Büyük bir kitap yayıncısı olan La Rue ile birlikte bir iş.
Es con La Rue, la famosa editorial.
Kahretsin.
Pardiez, escribiré un editorial sobre eso.
Avukatlara ait bir yazıya başlayalım.
Haremos un editorial sobre abogados.
Dişçilere ait bir yazıya başla.
- Un editorial sobre dentistas. - Sí señor.
Ve bir yazı.
¡ Zee! ¡ Editorial!
O dişçi yazısına başladın mı?
Roy, ¿ terminaste el editorial sobre los dentistas?
Onu, "valilere" çevir ve geçen haftaki at hırsızlarınınki gibi bitir.
Pues cambia dentistas por gobernadores, como hice con el editorial sobre ladrones de caballos, solo que ahora serán gobernadores.
Ullstein Basımevi'nin Başkanı Yahudi Georg Bernhard.
El judío Georg Bernhard, jefe de la editorial Ullstein.
Adı geçen gazetelere gelince, aşağıda imzası bulunan Charles Foster Kane, bütün gazeteler ve buna bağlı öbür gazeteler... üzerindeki tüm yetkilerini... Bütün öbür gazeteler, basımevleri üzerindeki yetkilerini devreder... ve bütün haklarından vazgeçer.
"Con referencia a los citados periódicos el mencionado Charles Foster Kane renuncia en lo sucesivo a todo control sobre aquellos y además a los sindicatos respectivos así como a cualquier otro periódico imprenta o casa editorial de toda índole y accede a renunciar a toda reivindicación..."
Bu başyazıyı birinci sayfaya çerçeve içine yerleştirmeni istiyorum.
Publica este editorial en un recuadro de la primera plana.
COUDAIR YAYIN ŞİRKETİ
EDITORIAL COUDAIR
Hafta ortası makalemi yazıyor, daha doğrusu buna uygun bir konu arıyordum.
Estaba escribiendo el editorial, estaba buscando un tema.
Sonra, kasabadaki kızlar ve kasabalar civarındaki askerlerin makalem için harika bir konu olabileceği aklıma geldi!
Se me ocurrió que las chicas de la ciudad... y los soldados serían un tema estupendo para mi editorial.
Bu sabahın yazı işleri, polisin Lambert davasında hala kafasının karışık olduğunu söylüyor.
Este editorial nos dice que la policía... aún no tiene nada en el caso Lambert.
Görüyorsunuz ya, editörlük işleri hiç de cazip olmuyor. Bazen...
Ve, a la carrera editorial le falta encanto, a veces...
" Leopardi Müzik Şirketi'nde piyanist, akompanist...
"Pianista " en la editorial Leopardi... "
Yayıncılık işindeyim.
Estoy en la industria editorial.
Stanton Şirketi. New York yayınevi firması. Her zaman dergilerimi almak istemişlerdi.
La compañía Stanton, una editorial de Nueva York siempre ha querido comprarme la revista.
İmparatorun ini, basın dünyasının koruganı özel asansörün aklıma gelene kadar aşılmaz görünüyordu.
La guarida del magnate... el Berchtesgaden del mundo editorial... parecía impenetrable. Usé tu ascensor privado.
Bu akşamüzeri 5.22'de kovuldum ismim kara listenin en başına altın harflerle yazıldı.
Me despidieron a las 5 : 22 de esta tarde. Mi nombre estará en la lista negra... del mundo editorial.
İkinci sınıf dergiler yayımlayan bir yayımcı firmada memur olarak çalışıyordum.
Yo trabajaba en una editorial, publicando revistas de calidad inferior.
- Bir yayımcıda çalışıyor.
- Trabaja para una editorial.
- Evet, yayın patlaması sayesinde.
- Sí, con este auge de la industria editorial..
- Sayfa düzeni. - Teşekkür ederim - Karikatür, Garrison ismiyle başmakale.
La composición, el dibujo, el editorial con el nombre de Garrison... ¿ Es tuyo?
Merhum John Garrison'ın vasiyetini dikkatlice inceledim. Burada The Day isimli basın kuruluşunun satışına mani olacak bir şey görmedim.
Leído el testamento y última voluntad del difunto John Garrison, no veo nada en él que impida la venta... de la editorial conocida como The Day.
Editörüm dışarıda bekliyor.
Habrá alguien de la editorial esperando.
Yayımcılık şirketinde çalışıyor, Brady Company.
Trabaja para una editorial, Brady Company.
Yayımcım biraz avans verdi - Konusu Kanada'da geçen yeni bir roman yazmaya başladım -
Con el anticipo que me dio la editorial, empecé a trabajar en una novela que se desarrolla en Canadá.
O bir başyazı, eski toprak.
Es un editorial.
O İşçi Bayramını hiç unutmayacağım.
No, conseguí un trabajo en una editorial.
New York'taki bir yayınevinde iş buldum.
Tengo trabajo en una editorial de Nueva York.
Şu küçük olan, ona Pulitzer Ödülü kazandıran makale.
Ese pequeño es el editorial que escribió cuando ganó el Premio Pulitzer.
Ödülü başyazısı için aldı, Gerçekten harika bir yazıydı.
Ganó el premió por un editorial, y fue un trabajo brillante.
Ama işine devam edip, gazetenin yönetimini... kelimelerden nefret eden... birine vermeliydi.
Pero debería haberse limitado al editorial... y dejado para otro... este ataque contra la palabra.
Ve Sayın Başkan, bir şey yapılıncaya kadar her gün gazetemin baş sayfasında yer alacaksınız.
Todos los días le dedicaremos el editorial de mi periódico... hasta que se haga algo.
- Romanını okuduk. - 6 aydır bir yayıncıdan diğerine gidip geliyorum.
- Hemos leído su novela. - Llevo seis meses de una editorial a otra.
Pekâlâ. Yayınevine gitmesi için bu kitabı tavsiye edeceğim.
Recomendaré su libro para que se envíe a la editorial.
Tıpkı bunun gibi, New York başmakalesi.
Como este, una editorial de Nueva York.
Babanın çok önemli işleri var.
Le haremos publicar un editorial a tu padre en su periódico- -
Bu sabahki baskını okudum.
Leí tu editorial esta mañana.
- Bildiğiniz gibi Bayan Blakely Rutland ve Şirketi oldukça eski bir yayın firmasıdır.
"Rutland Co" es una editorial...
Baş makale.
El editorial.
Demiryolu başkanları yazısına başla.
Voy a hacer un editorial sobre los presidentes de las líneas férreas.
Bir yazı yazacağım.
- Sí, señor? Voy a escribir un editorial.
Editörlük araştırmaları bölümü.
- Le llamaré a su oficina. Investigación editorial.
O eyalette kendi matbaası varmış.
Tiene su propia editorial allá.
Birinci sayfa, editör kısmı.
Página uno, editorial.