Ella tradutor Espanhol
430,713 parallel translation
Beni şaşırtacak bir plan gerçekleştirmesinde sakınca yok.
No hay nada que ella pueda hacer que me sorprenda.
İşe asla geç kalmazdı.
Ella nunca llega tarde.
Ama o hasta.
Ella está enferma.
Kesinlikle onun yanındayım.
Estoy con ella al 100 %.
Kay ile konuştuğunu söyledi!
¡ Ella dijo que se lo dijo a Kay!
Onun arkadaşın olduğunu düşünüyorsun hem de.
Crees que estás siendo una amiga para ella.
Paula ile, biliyorum. Milyonda bir ihtimalle bile...
Con Paula, lo sé. ¡ Ella Ni en un millón de años lo tendría...
Kızına karşı aşırı sevgi beslemediğin için böyle söylüyorsun.
La única razón por la que puedes decir eso... es porque aún no te has enamorado de ella.
Bir şey söylemedim. Ama umarım onun sesini bir daha duymam. Seni bir daha aramayacağımı umut ediyorum.
No dije nada, pero espero que esto sea lo último que escucho... de ella y espero no tener que llamarte de nuevo.
İstifa ettiğini söyledi, değil mi?
Ella te dijo que renunció, ¿ No?
Bunu geciktirmek istemiyorum. Bence o, kendisinin iyiliği için bütün bu olanlardan beni suçladı.
No he querido mirar hacia atrás, pero ella me ha acusado... de todo tipo de cosas que creo que ella misma ha hecho.
İkiniz de onunla bağ kuramadınız.
Ninguno tiene vínculos con ella.
Kız David'den, değil mi?
Ella es de David, ¿ No?
Biliyor musunuz, etrafındaki süpürgeliği düşündüm ve onları of var ya, olaylar tam tersine yaşansaydı oranın sahibi olabilirdi.
Ya sabes, pensé, pasar de esto, pero luego pensé, joder, si fuera al revés, ella lo haría.
Harika bir iş çıkardı.
Ella ha hecho un gran trabajo.
Ondan uzak dur.
Mantente alejada de ella.
Yaptığım her şeyden onun itibar kazanmasından hoşlanmıyorum. Gerçi yapacaklarımı engellemesine de izin vermeyeceğim.
Puedo asumirlo, ella puede coger el crédito de todo... lo que yo he hecho, pero no voy a permitir que bloquee todo lo que voy a hacer.
Beni itti.
Ella me empujó.
Eğer telefona bakmazsan buraya geleceğini söyledi.
Ella dice que si no lo coges, va a entrar.
Ama o seni itmemiş miydi?
¿ Pero ella te presionó?
Kızım asla yalnız kalmayacak.
Ella no va a quedarse sola.
Lia'yı istiyor ama alamayacak.
Ella quiere a Lia, y no puede.
Sevmeseydim onun için daha kolay olabilirdi.
Hubiera sido mejor para ella si no lo hubiera hecho.
Ona intihar etmesine neden olacak ne söyleyebilirsin ki?
¿ Qué le podrías haberle dicho a ella que la hiciera hacer eso?
O eşimi istemiyor.
Ella no lo quiere.
Lia'yı istiyor.
Ella quiere a Lia.
Onun yaptığı gibi çocuğunu hayatının merkezine koyarsan ve çocuğunu kaybedersen...
Bueno, cuando pones a una niña en el centro de tu vida en la medida en que ella lo hizo, excluyendo todo lo demás, y pierdes ese niño...
Kendine söylediği de buydu.
Bueno, eso es lo que ella misma está hablando.
Telefonuna tekrar bakmaya gittim ve o günden önce bazı notlar aldığına dikkat ettim.
Revisé su teléfono de nuevo, y... ella tomó algunas notas, el día antes.
Çocuğunun araba kazasında öldüğünü zaten söylemişti.
Ella ya admitió que murió en un accidente automovilístico.
Evet ama çarpıp kaçıldığını söylememişti.
Sí, pero ella no dijo que fue atropello y fuga.
- Öldüğü yerdeyim.
- "Estoy donde ella murió."
Sana güveniyordu.
Ella confía en ti.
Kızın için yaptığın en iyi şey bu.
Esto es lo mejor que puedes hacer por ella.
Kendine bu kadar yüklenme, tiyatro eğitimi almış gibi iyi oynadı.
Ella se lo montó muy bien. No te culpes.
Ta kendisi.
Es ella.
Tam zamanlı bir işçisin.
Ella es un trabajo a tiempo completo.
O benim işim değil, kızım.
No es un trabajo, ella es mi hija.
Es her çalışmamızda beni aşırı derecede etkileyen biri.
Ella es alguien que me maravilla siempre que trabajamos.
Toplantılarımızdan heyecanlı dönerim çünkü her zaman karşıma, hiçbir şekilde bilemeyeceğim veya keşfedemeyeceğim bilgilerle geliyor.
Regreso emocionado de nuestras reuniones porque ella siempre tiene información que nunca habría tenido o descubierto de ningún otro modo.
Sempatizanları, ekipman görevlileri gibi peşinden gidiyoruz.
Somos seguidores, vamos con ella en las giras.
Bunu o yaptı. " demiş.
Ella hizo esto ".
Eskiden bu kiliseye gelirdim ve bu kiliseyle ilgili ilginç olan şey çok küçük bir kilise olması.
Solía venir a esta iglesia. Lo extraordinario sobre ella es que es una parroquia muy pequeña.
Çocukken, bir TV vaiziyle konuşmuş. Vaiz ona, "Elini televizyonun üstüne koy." demiş.
Cuando ella era niña, hablaba con un orador de TV y el orador le dijo :
Ve daha sonradan fark etti ki bu dönen büyük blok onun söylediklerini aktarmanın başka bir yoluydu.
Y luego se dio cuenta de que este gran bloque suyo que gira es otro modo de transmitir lo que ella dice.
Hiçbir şüphe olmadan söyleyebilirim ki Es, hayatımda tanıştığım en kararlı insan.
Sin duda alguna, ella es la persona más enérgica que conocí en mi vida.
Her zaman beni nesneler hakkında tekrar düşündüren şeyler tasarlamıştır.
A ella siempre se le ocurren cosas que hacen replantearme todo.
Ve tiyatroda, demokrasiye inanırdı.
Ella habló de la democracia del teatro.
Evet, onun için ısıttık.
Sí, sí, se lo hemos puesto a ella.
O değilmiş.
No es ella.
O da, duayı hissetmiş.
"Pon las manos sobre la TV", y ella sintió la oración.