Elma tradutor Espanhol
3,911 parallel translation
Ben ferahlatıcı Yahudi suyundan gayet memnunum fakat sizin şu ünlü elma parçalarını dört gözle bekliyorum.
Estoy bien con mi agua hebreo refrescante pero estoy mirando adelante a su famosa Apple crumble.
- Elma parçası mı var?
¿ Es un... Crimble?
- Elma parçacığı yaptığını unutmuş!
Se olvidó de ella hizo un crumble de manzana.
Yaptığım elma parçacığını bulduğun için teşekkürler Jim.
Bien, así que gracias a Jim por encontrar el crumble que me había olvidado que había hecho.
Nesneleri sayma esaslı aritmetik yapıyorduk, - - bir elma ve iki elma eşittir üç elma.
Estamos acostumbrados a la aritmética basada en el recuento de objetos... una manzana y dos manzanas son tres manzanas.
Elma karameli ister misiniz?
Hola, ¿ quieres una mazana acaramelada?
Yok ya, 450 kiloyu elma kaldırır gibi kaldırıyorum alt tarafı.
Estoy levantando libras como si fuera una manzana, no es la gran cosa... ¡ Deja de fastidiar con el Robot y cierra el maldito compartimiento hermético! ¡ Archer!
Rich adamları arasında çürük bir elma olduğuna dair Renko'yla konuşmuştu.
Rich le confesó a Renko que le preocupaba que hubiese una manzana podrida entre su gente.
Rich yanında çalışan Conrad Weaver'ın çürük elma olduğunu düşündü ve yeğeni Earl'ü onu öldürmeye gönderdi.
Entonces Rich pensó que su empleado, Conrad Weaver, era la manzana podrida, así que envió a su sobrino, Earl, para matarle.
Ama Earl'ün telefonuna gelen mesaj Bay Renko'nun çürük elma olduğunu ima ediyordu.
Solamente, Earl tenía información en su móvil que sugería que el Sr. Renko era la manzana podrida.
Bolca su içirip elma yedir.
Haga que beban mucha agua y que coman manzanas.
Elma kabuğunun burada ne işi var?
¿ Qué hace una cáscara de manzana aquí?
Anne, bir elma ağacı falan dikmemiz gerekmez mi?
Mamá, ¿ no deberíamos plantar un árbol de manzanas o algo?
Elma ağacı işe yaramaz.
Un árbol de manzanas sería inútil.
Elma.
¡ manzana!
Herneyse sanırım kötü bir elma.. martini içtim ve, um, farkına bile varmadan, küçük yataklarında uzanıyordum ve bütün madenciler tepemde dikiliyordu, neşeli birşeyler söyleniyorlardı.
Creo que me comí una manzana en mal estado... y antes de darme cuenta, estaba tumbada en esas camitas y todos los mineros estaban sobre mí, silbando una alegre canción.
Denemek ister misiniz bizim soslu elma dilimlerimizi?
¿ Te gustaría probar nuestras rodajas de manzana?
O zaman şu hippi çiftliğine gidip gerçek organik elma alırım.
Entonces supongo que iré a esa granja hippy y compraré unas manzanas orgánicas de verdad.
Bence... bir bebeğin çaresine de bakabilirim. by mokkaa - Elma şarabını yavaş iç, Fred.
Pienso... que puedo manejar a un bebé.
Ryan, babana bir tane daha elma şarabı getir.
Ryan, ve a traerle a tu padre otra sidra.
- Elma mı?
¿ Manzana?
Gidip elma toplayacağız.
Vamos a ir a coger manzanas...
Ben.. Ben elma toplamam.
Yo no... no recojo manzanas.
Çünkü topladığımız şey elma...
Porque es coger y son manzanas...
- Elma, elma.
- Manzana, manzana.
- Elma verebilir misin ona?
- ¿ Puedes darle una manzana?
Elma değil o.
No es una manzana.
Hayır, ama yaban havucu ve elma ile kızartabiliriz.
No, pero podríamos asarlo con zanahorias, chirivías y manzanas.
Bir keresinde Patrick Marsh'ın ambar partisinde Atticus Hoye'la ağızla elma toplama yarışındaydık. Ve şöyle diyelim, ellerimiz popolarımızın arkasında durmuyordu.
Una vez, Atticus Hoye y yo estábamos bamboleando manzanas en un baile, y digamos que nuestras manos no se mantuvieron detrás de nuestras espaldas.
Ona elma şarabı aldım.
Le compré sidra.
Yani dört elma, dört yabanmersini, iki kiraz, bir şeftali, bir de çikolata.
Me refería a que nos llevaremos cuatro de manzana, cuatro de arándano, dos de cereza, uno de melocotón, uno de chocolate.
Elma püresini unuttum.
Me he olvidado el puré de manzana.
Minnetimin ufak bir karşılığı olarak. Elma şekeri.
Una pequeña muestra de mi gratitud.
Benim elma şekerimi görmek ister misin?
¿ Quieres ver mi manzana de caramelo?
Yılanla elma misali birbirinize çekilmişsiniz.
Se atraen como la serpiente y la manzana.
Ha elma, ha portakal.
Manzanas y naranjas.
Yaka düğmenden anladığım kadarıyla, bir elma ağacın ve topal bir karın var.
Veo por sus gemelos de cuello que tiene un manzano y una esposa coja. - ¿ Tengo razón?
Ya da elma brendili yavru ördek.
O pato con sidra glaseada.
- Elma şarabı içiyordum.
- Había tomado sidra.
Bu durumda aradığımız şey bir elma.
En este caso, estamos buscando la manzana.
Kalacağın yer elma figürü ile işaretli. Söz veriyorum çok kısa sürecek.
Marcará el sitio donde estarás... por lo que, te prometo, será poco tiempo.
Bir elma arıyoruz.
Ahora buscamos una manzana.
Acaba nerede elma?
Bueno, me pregunto ¿ dónde podría estar?
Ben ona esrar veriyorum, o da bana pisirme yagi ve o lezziz elma çöreklerinden veriyor.
Yo le paso la hierba y el me suministra grasa para cocinar y esas deliciosas tartitas de manzana.
Eskiden buralarda elma yetiştirirlerdi.
Solían cultivar manzanas cerca de aquí.
Aynen öyle yaptım ama kızarmış elma yapmamak için prezervatif taktım.
Es exactamente lo que hice, pero usé un condón para no hacer ninguna fritura de manzana.
Elma suyu lütfen.
Un jugo de manzana por favor.
Elma suyu!
Una jugo de manzana.
"Evet" için elma, "Hayır" için havuç yiyerek soruları cevaplayabiliyor.
Responde a preguntas de "sí" o "no", si se come una manzana es "sí", una zanahoria es "no".
- Elma.
- Es una manzana.
Ağaçtan elma toplar gibi.
Como manzanas de un árbol.