Entere tradutor Espanhol
5,960 parallel translation
Kurucu'nun geri döndüğümü anlaması an meselesi.
Es solo cuestión de tiempo antes que el Fundador se entere que estoy de vuelta.
Öyle gizlice çıkmak istemiyorum, kimse öğrensin de istemiyorum.
No quiero escabullirme, y no quiero que la gente se entere.
Cam'in ailesinin durumunu öğrenmesine izin vermemeliyiz.
No podemos dejar que Cam se entere del problema de sus padres.
Bana istediğini söyleyebilirsin, ama sen ve sinsi arkadaşının bize zarar verdiğini bir öğrenirsem, sizi öldürürüm.
Ahora, puedes decirme lo que quieras, pero no dejes que me entere que tú y tú amigo comadreja no habéis tenido nada que ver con dañar a nuestra especie, o te mataré.
Liderinizin Wolverine ile olan sorunlarınızdan haneri var mıydı?
¿ Su jefe se entere de sus problemas con Wolverine?
Ve senin adaletin Junior bunu öğrenince sana yapacakları olacak.
Tu justicia será lo que haga Junior cuando se entere.
Öyleyse ögrenmemesini saglamaliyiz.
Entonces tendremos que asegurarnos de que no se entere.
Bizim kariyer buharlaşacak ama Oppenheimer duyunca.
Nuestras carreras lo harán cuando Oppenheimer se entere.
Kimin fikri olduğunu çözene kadar kimse kalkmayacak.
Nadie sale de aquí hasta que no me entere de quien fue la idea.
Karının öğreneceğinden mi endişeleniyorsun?
¿ Te preocupa que tu mujer se entere?
Lütfen babam öğrenmesin.
Por favor, no deje que mi padre se entere.
Bak, basın bunu duyduğu anda akbabalar gibi üstümüze gelicekler.
Mira, cuando la prensa se entere de esto, los rondarán como buitres.
Böylece insanlar durumu anlayacak.
Para que la gente se entere.
Dosyanın içinde ne var? Orası bizi ilgilendirmiyor,... kimseye fark ettirmeden dosyanın bir kopyasını alacağız.
No nos interesa, pero tenemos que hacer una copia de ese archivo sin que nadie se entere.
Daha akıllı kimse olmadan Pembe Panterlerden çalınan 30 milyon dolar.
Los 30 millones de dólares que robaremos a los Pink Panthers sin que nadie se entere.
Nişanlısı zaten burada çalışmıyor. Ve patron duymasın ama Linda hâlâ öğle yemeğinde.
Bueno, su prometido ni siquiera trabaja aquí y... no quiero que el jefe se entere, pero Linda está almorzando aún.
Kimse öğrenmeden çıkaralım şunu buradan.
Solo saquémosla de aquí antes de que alguien se entere.
Elemelerde Riot'ın ilk 11'yle maç yapacaksınız.
Me enteré que era lo tuyo. Durante tu prueba, tu vas a pelear contra los principales de la Riot.
Zupan'ı sakatlayan adamın ikinci tura çıkartıldığını duyduğumda acaba antrenörüm gizlice rakip takım adına mı çalışıyor dedim.
Cuando me enteré que el hombre que noqueó a Zupan había avanzado a la segunda ronda, me hace preguntar si mi entrenador está secretamente en la nómina del equipo rival.
Hakkında öğrendiklerimi onlara hiç söylemedim.
No les dije nada de lo que me enteré sobre ti.
Duyduklarıma göre Hava Kuvvetleri'nin en iyi pilotuymuş.
Me enteré de que era el mejor piloto Fuerza Aérea.
Etrafta soruşturduğumda, onun nişanlandığını öğrendim.
Cuando le pregunté acerca de su vida, me enteré que ella está prometida.
- Emekli olduğunu duydum.
Me enteré de que te has jubilado. Sí.
Hamile olduğumu öğrendiğimde, Ana'nın babası beni terk etti.
Cuando me enteré de Que estaba embarazada, El padre de Ana me dejó.
Annen metresmiş senin.
Me enteré de que tu madre es una amante.
Diane Lockhart için uğraştıklarını duydum.
Y me enteré de que van apoyar a Diane Lockhart.
- Bunu duymustum ama hep sandim ki...
Me enteré de eso, pero... siempre pensé que...
Dün gece bir kızım olduğunu öğrendim.
Anoche me enteré de que tengo una hija.
Güzel doktor seni sevdiğini söylediği için buradayım.
Estoy aquí porque me enteré... que la preciosa doctora dice que te quiere.
Naminiza gözlerimi ve kulaklarimi dört açmami tembih etmediniz mi? Ben de ormanin sinirinda dolastigini ögrenince, sizin de isteyeceginizi düsünerek kizi arayip buldum.
¿ No me dijo que mantuviera mis ojos y oídos abiertos en su nombre? Así que cuando me enteré de que merodeaba los límites del bosque,
Duyduğum kadarıyla kanser teşhisi konmuş.
Me enteré que recientemente la diagnosticaron con cáncer.
Bunun olacağını öğrendiğimde Sid'in hemen yanındaydım.
- ¿ Cómo? Cuando me enteré qué pasaba...
Ben de sığınaktaki bir kızdan duydum.
Me enteré por una de las residentes...
Çünkü ben babam olduğunu ; o da oğlu olduğunu biliyordu.
Porque me enteré de que tenía un padre y él de que tenía un hijo.
- Evet, akli bozukluğu ileri sürecekmiş.
Sí, me enteré que presentó una solicitud por demencia.
Hayır. Seni konfetiler eşliğinde karşılayacaklarını duydum.
No, solo me enteré que te harán algo, como, un festival.
Sonradan öğrendiğime göre son konseri hakkındaymış.
Más tarde me enteré de que se refería a su último concierto, su última actuación.
Selam, duyduğuma göre jürilik yapıyormuşsun.
Oye, me enteré de que debes actuar como jurado.
inanamamıştım.
Cuando me enteré, me Yo no lo podía creer
İyileştiğim süre boyunca sana ve bebeğine olanlar kulağıma kadar geldi.
Para cuando sané, me enteré lo que te sucedió a ti y a tu bebé.
Evet duydum.
Me enteré.
Ayrıca John Hopkins'i Pakistan'da öğrendim eskiden cerrah olduğum yerde.
También me enteré de la Universidad Johns Hopkins en Pakistán, donde era cirujano.
eski kız arkadaşıma paramı çalması için şantaj yaptığını öğrendim.
Me enteré de que chantajeó a mi ex-novia a robar mi dinero.
Ve bu davayı duyduğum andan itibaren midemi bulandıran bir gerçekti.
Y es un hecho que me enojé desde que me enteré de este caso.
Halen ondan ayrılmadım ve senin sevgilin olduğunu öğrenince...
Todavía no he roto con Kan, y cuando me enteré de que tenías novia...
Sonra ı o çocukları öldürmediğini öğrendim.
Luego me enteré de que no mataste a esos niños.
- Bir hafta önce öğrendim.
- Me enteré hace una semana.
Henry Ayakta Duran Ayı'nın bir... açıklama yapacağını duyunca, bu fırsatı veya O'nun hamburgerini... kaçırmak istemedim.
Cuando me enteré de Henry Standing Bear que iba a marcar la declaración, Yo no podía dejar pasar la oportunidad o una de sus hamburguesas.
Hemen gelmeye çalıştım.
Vine tan pronto como me enteré. ¿ Está todo bien aquí?
Döndüğünü duydum.
Me enteré que regresaste.
- Şirketin C.E.O.'sunun oğlu kaçırılmıştı,... yaklaşık olarak 6 yıl önce, ama ayrıntılarını öğrenmedim hiç.
- Bueno, el hijo del presidente fue secuestrado hace unos seis años, pero no me enteré bien de los detalles.