Estar tradutor Espanhol
224,670 parallel translation
Peter Lewis şu an Meksika'da bu işleri yönetiyor olabilir.
Por lo que sabemos, Peter Lewis podría estar en México orquestando todo esto.
Herkesin sandığından daha güçlüdür, ama içeri atılmaya uygun değildir.
Sí, es más fuerte de lo que cree todo el mundo pero no está preparado para estar encerrado.
Bu da kafanın karışmasına yol açıyor.
Por eso las cosas pasan de estar claras a difusas.
Çünkü bazen, en iyi yolu seçeceğini sadece ürün aşamasındayken görebilirsin.
Porque, a veces, debes estar en el nivel productivo para saber hacia dónde ir.
Kendimi adada gibi hissediyorum valla.
Es como estar en una isla.
Ayrıca Kuzeylilerin Aethelflaed'in durumunu ve bulunduğu yeri nasıl bildikleri hakkındaki soruyu da gündeme getirmen gerek.
También debéis plantear la pregunta de cómo supieron los norteños la situación de Aethelflaed. O dónde iba a estar.
- Kral hazretleri felâkete sebebiyet vermek istemem ama leydi hakikaten hayatta olsaydı muhakkak taleplerini aşikâr ederlerdi, ne dersiniz?
Majestad, ciertamente no quisiera angustiaros, pero de estar viva, ¿ no sería razonable pensar que ya habrían pedido un rescate?
O ondan uzak duramaz.
No puede evitar estar lejos de ella.
Hazır olmalıyız.
Debemos estar preparados.
Erik şimdiye kadar burada olmalıydı.
Ya debería estar aquí Erik.
Tüm gün böyle mi olacaksın?
¿ Vas a estar así todo el día?
Evet, sen kendine gelene kadar.
Sí. Hasta que vuelvas a donde deberías estar.
Ayakta duruyor.
¿ Cómo puede estar muerto? Si está de pie.
İmdat çağrısı gönderdin. Birilerin bekliyordun herhalde.
Mandaste una llamada de socorro, deberías estar esperando compañía.
Bu işi çözdüğüm zaman ne kadar çekilmez bir tavır takınacağımı tahmin edebiliyor musun?
¿ Imaginas lo insoportable que voy a estar cuando salga de esta?
Kurtarma gemisi yola çıktıysa nasıl bu kadar hızlı gelebiliyor?
Si hay una nave de rescate de camino, ¿ cómo puede estar ya aquí la nave de rescate?
Burada kalmalı ve o kapı açılacak olursa hazırlıklı olmalısınız. - Yüzüme bakın!
Tienes que estar aquí y estar preparado por si esa puerta se abre alguna vez.
Gidiyor olsalar yolda olduklarını görürdük.
Si se fueron, aún deberían estar yéndose.
Burası olabileceğin en güvenli yer.
Este es el lugar más seguro donde estar.
Kasanın içinde olması gerekiyor.
Se supone que debe estar en la bóveda.
Evet, bence de on yedi yaş üniversite için ufak.
Sí, 17 años es poco para estar en la universidad.
Ama işler bitince, paran bir rahibenin yaşamından daha temiz olacak.
Pero a fin de cuentas, tu dinero va a estar más limpio que el historial de navegación de una monja.
TanKor listesini ele geçirmek için tek şansımız Harem'in onu çalmasını sağlamak ve benim de orada olmam lazım.
Nuestra única oportunidad de recuperar la lista de testigos es que El Harén la robe y tengo que estar allí.
Bu dünyanın herhangi bir yerinde olabilir.
Podría estar en cualquier parte del mundo.
Bir salağı doğramayacak kadar da efemine değilim
No soy tan afeminado Como para estar con un nerd
Artık top senin sahanda.
Ahora te toca estar al bate.
Ölmüş gibi yapıyor olduğuna inanmıyorum. Sırf yemeği ödemek için!
No me puedo creer que finjas estar muriendo solo para poder pagar unas cena de tapas.
- Baba. Bundan 20 yıl sonra kızımla birlikte mi çalışacağımı söylüyorsun.
- Así que ¿ me estás diciendo que en 20 años voy a estar en el trabajo
Orada olabilmeni isterdim.
¿ Desearías estar ahí?
Ve Meghan, o ömür boyu olmayacak.
Y Meghan, él va a estar en la cárcel de por vida.
Cezan ise öfkenden değil, Piper.
No pasa nada por estar enfadada, Piper.
Seri katil olmakla suçlandıktan sonra Fillmore-Graves'den başka yerim yok.
No después de ser acusado de ser un asesino en serie. No hay ningún sitio donde prefiera estar que en Fillmore-Graves.
Onunla artık birlikte olamayacağımı söyleyeyim diye uğrayıvermiştim.
Me pasé por su casa solo un minuto, para decirle que ya no iba a estar con él.
Yeri değiştirilmiş gibi duruyor.
Parecía como estar colocado.
Janet'in İki Annesi Var falan okumalı ya da bugünlerde ne okuyorlarsa.
Debería estar leyendo : "Janet And Whatsit Have Two Mummies" o lo que sea que se lea estos días.
Köpek bokuna bulanmış olabilir.
Podría estar cubierto de mierda de perro.
Planet Organic'in sağladığı insan trafiği bize iyi gelecek.
Y estar de camino al Planet Organic va ser muy bueno para nosotros.
Lou, işe başlayabileceğini söyledi.
Bueno, Lou ha dicho que podrías estar listo para volver a saltar a ruedo.
Bulduğun lanet ayakkabıdan bahsetmeden iki dakika duramıyorsun!
No puedes estar dos minutos sin mencionar el maldito zapato que encontraste.
Mağaza için buralarda olmam lazım, o yüzden- -
La verdad es que tengo que estar por aquí por la tienda, así que...
Bir çift ayakkabı. Beraber olmayı hak ediyorlar.
Un par de zapatos... merecen estar juntos.
Beraber olmalılar.
Deberían estar juntos.
Bir lalenin içinde falan yaşamıyor muydun sen?
¿ No deberías estar viviendo en un tulipán en alguna parte?
Aslan dövmeli adamla olmalısın.
El del tatuaje del león. Deberías estar con él.
Ölümlü sürüngen bedeninden kaçmanın yolunu bulduysa... hangi kötülüğün peşinde olduğunu tahmin etmek mümkün değil.
Y si descubrió una manera de escapar de su forma mortal, bueno, no se sabe qué maldad podría estar tramando.
Killian, senin adına çok mutlu oldum... ikiniz adına da.
Killian, no podría estar más feliz por ti... Por ambos.
Bunu duyduğuma çok sevindim.
No podría estar más feliz de escuchar eso.
Gemine el koyduğum için üzgünüm Kaptan... ama korkarım planladığım şey için... Storybrooke'da olmaman gerekiyor.
Siento comandar tu nave, Capitán, pero me temo que para lo que tengo planeado no puedes estar en Storybrooke.
Hayır, yanımda olmak istersiniz diye söylüyorum.
No, se lo digo por si quiere estar presente.
O benimle birlikte olmak istediğim adam değil.
No es el hombre que habría elegido para estar con él.
Emniyettesin, tamam mı?
Vas a estar a salvo, ¿ vale?