Està tradutor Espanhol
1,104 parallel translation
O atın sahibi nerede?
¿ Dónde està el dueño de ese caballo?
Şu an nerede o herif?
- ¿ Dónde està ahora?
Üzerimde bir şey kalmadı.
Està vacía.
Yaz tatili için bir yer arıyorsan tam yerine geldin.
Si està buscando un lugar para veranear, lo ha encontrado.
Üçüncü Süvari Birliği'nde.
Està con la Tercera.
Üçüncü Süvari Birliği'ndeyse çoktan Glorietta'ya doğu yola koyulmuştur.
Si està con la Tercera, ya partieron hacia Glorietta.
Canby'nin öncü birliğinin nefesi o zavallı gençlerin enselerinde.
El frente de Canby està muy cerca, pobres diablos.
Pekâlâ, bir şeyler yiyelim.
Està bien, comamos.
Sad Hill'de.
El que està... en Sad Hill.
Üstünde o isim yazılı.
- Està escrito...
Tamamdır.
Està bien.
O da tamamdır.
Està bien.
Ölmüş.
- Està muerto.
Adam ölüyor, sen de kağıt okuyorsun.
Està leyendo mientras este hombre se muere.
San Antonio Misyonerliği bu civarlarda mı peki?
¿ Està por aquí la misión San Antonio?
Etraf Kuzeyli kaynıyor.
El àrea està llena de Yanquis.
Pablo Ramirez nerede?
- ¿ Dónde està Pablo Ramírez?
Belki bilmiyorsun ama Tanrı da yanımızda, çünkü o da Kuzeylilerden nefret ediyor.
Dios està de nuestro lado porque odia a los Yanquis.
Pekâlâ.
Està bien.
Demem o ki, birisi hastalandığında yanında arkadaşlarından ya da ailesinden birilerinin olması iyi bir şeydir.
Quiero decir, cuando uno està enfermo es bueno tener a alguien cerca... amigos o parientes.
İyi bir arkadaşın yanımda beni koruyor olduğunu bilmek rahat uyumamı sağlıyor.
Dormiré mejor sabiendo que mi buen amigo està a mi lado para protegerme.
" Su getir, Tuco.'Al sana su.
"Tuco, agua." Bueno, aquí està el agua.
Hadi kaldır kıçını artık o yataktan be, kokuşmuş herif!
Està bien, sucio canalla, bájate de la cama.
At arabası dışarıda hazır bekliyor.
El tren està listo para partir.
Buradaki yaralı sayısının artışına bakılırsa savaşa yakalanmadan gitmemiz en iyisi olacak gibi.
Por la cantidad de heridos que està apareciendo, serà mejor largarnos antes de quedar atrapados en la guerra.
Tıka basa doydum.
Mi barriga està llena.
Roma'dan görevlendirmişler onu.
Él està a cargo en Roma.
Sierra Magdalena burada.
Aquí està la Sierra Magdalena.
Ne yapıyor bu adam? Uyuyor mu?
Està bien, ¿ qué hace... duerme?
Kangren ayağımı yiyip bitiriyor, gözlerimi değil, çavuş.
Sargento, la gangrena està devorando mi pierna no mis ojos.
Anlaşıldı mı?
¿ Està claro?
Üstünde Bill Carson'ın ismi yazıyor.
El nombre de Bill Carson està escrito allí.
Paranın bir mezara gömüldüğünden bahsetti.
Està enterrado en una tumba.
Peki Tuco- - O öl- -
Y Tuco està...
Ama oldukça emin ellerde.
Pero està en buenas manos.
Kendisi yalnız değil.
Que no està solo.
- Tamam.
Està bien.
Mücadele ruhu, bu şişe içinde gizlidir.
El espíritu de lucha està en esta botella.
Gönüllülere karşı konuşma şeklim kötü mü?
¿ Està mal hablar como hablo con los voluntarios?
Para, nehrin öteki tarafında bizi bekliyor.
El dinero està del otro lado del río.
Yüzbaşı yaralandı!
¡ El Capitàn està herido!
Öyle olsun.
Està bien.
- Olur. Nerede?
- ¿ Si, donde està?
Baban ne yaptığını bildiği için bizi buraya kadar getirdi.
Su padre nos trajo hasta aqui porque sabe lo que està haciendo.
- Sam girdi, baba.
- Sam, ya està.
- Olduğun yerde kal.
- Quedese donde està.
Al bakalım Jacob, yeni gibi.
Aqui està, Jacob. Como nueva.
Bu film yayımlanmış haberlere ve röportajlara dayanılarak yapılmıştır.
La siguiente dramatización està basada en informes y entrevistas publicados.
Dizim iyi.
Està bien.
Sakatlığım geçti.
Ya està curada.
Güvende.
El oro està a salvo.