Etek tradutor Espanhol
1,179 parallel translation
Etek dolusu kaşık.
Lotes de cucharas.
Bu arada ilk kez kırmızı, deri bir mini etek aldım.
Compré mi primera minifalda roja de cuero ajustado.
Etek ucunu biraz yükselt o zaman?
Pues sube el dobladillo.
Ama eğer, "Ben hiç etek giymedim" dersem o zaman sadece ben parmağımı bükerim. Anladın mı?
"Nunca me he puesto un vestido"... entonces yo tengo que bajar un dedo, ¿ sí?
Tom neden etek giyiyor?
Por que tom se puso una blusa?
O etek biraz kısa değil mi tatlım?
Esa falda es muy corta, ¿ no?
Hatırlıyorum da, bir etek giyerdi ve bazen, havada çok fazla statik elektrik varsa, etek...
Recuerdo que solía usar determinadas polleras Ya veces, si no había una gran cantidad de electricidad estática en el aire -
Etek de gri olacak.
Recuerda que la falda va a ser gris
Bu adama saten iç çamaşırları, bir elbise, kazak ve etek veya hatta giyebileceği bir yatak kıyafeti verin...
Dele a ese hombre lencería de satén, un jersey y una falda... o incluso esta bata.
Ekose etek, çoraplar ve gömleğin veya öyle davranmamın aksine, değil mi?
¿ Y con la falda escocesa, los calcetines y mi manera de actuar, no?
Bak, eminim etek giyen her muhabir Peter Braketin ilgisi karşısında kendini kaybederdi ama gene de bir hikâye yakalamaya çalışırken bana asıldığına inanamıyorum.
Sé que a todas las reporteras novatas se les cae la baba... ante el gran Brackett. Me alucina que intentes ligarme mientras trabajo.
Etek cebindeki bir lokma balık...
Lo del pedazo de arenque en el bolsillo...
Lanet etek!
¡ Maldita falda!
Ve seni burada bırakamam çünkü bir etek içindeki herhangi bir şeye yerimizi verebilirsin.
Y no puedo dejarte aquí. Le darías nuestro lugar a cualquier cosa con una falda.
Ben fırfırlı mini bir etek giyiyordum ve altımda pek bir şey yoktu.
Tenía puesta solo una pequeña falda y no mucho debajo. - Bueno -
Etek sadece günlük giyecekti.
La pollera era para usarse cotidianamente.
- Peki ya etek?
- ¿ Usáis faldas?
Doğru hatırlıyorsam, sülalenin etek renkleri altın ve mordu.
Creo que el clan Tartán era dorado y púrpura.
Ben asla etek giymedim tabii.
Si recuerdo bien, nunca lo usé.
- Hangi etek?
- ¿ Qué falda?
- Mavi etek mi?
- ¿ La de color azul?
Dinle beni. O etek fark etmemi sağladı... eğer seni o etek içinde sevebiliyorsam gerçekten aşığım demektir.
Esa falda me hizo darme cuenta de que si puedo... amarte con ella puesta, entonces esto es amor.
Bir tepe veya etek değil!
Esto no es una estribación.
O etek idarenin izin verdiği boyda mı?
¿ Tiene su falda el largo reglamentario?
Sonra da anvelop etek.
Y la falda cruzada.
Ne güzel etek öyle. Doğum günü hediyesi mi?
Linda falda. ¿ Regalo de cumpleaños?
İşte bu yüzden burada etek giymekten nefret ediyorum.
Realmente, era mejor no haber usado una falda aquí.
Ayrıca törensel fil gözü ipeğinden bir etek giyerdi
También portaba una solemne falda de seda ceremonial de ojo de elefante.
Kız ben sana mini etek giymeyeceksin demedim mi?
¿ No te dije que no usases minifaldas?
Sen neden mini etek giymiyorsun?
¿ Por qué no llevas minifalda?
- Zaten sevmediğim bi eski bi etek.
- No me importa. Es vieja. - ¿ En serio?
Yenilgine bir... eksik etek neden olacak.
Cuando fracases, será por una mujer.
Artık eğlencemizi yaptığımıza göre sizin eğlenmeniz için bir eksik etek gönderiyoruz!
Ahora, ya que nos hemos divertido nosotros, os enviamos a una puta para vuestro divertimento.
Gelecek sefere etek giyeyim.
Usaré una pollera la próxima vez.
Etek boylarının bu sene diz altında olacağına, seneye yine kısalacağına kim karar verir?
¿ Quién decide el largo de las faldas este año y el año que viene?
Ekose etek, bale ayakkabıları ve fırfırlı bir bluz.
Falda a cuadros, zapatillas de ballet, blusa de volantes...
Hiç fena değilsin, eksik etek!
Eres buena para esto, muchachita.
Neden bana üssün etrafında giymem için pembe bir iç etek vermiyorsunuz ki?
Digo, ¿ porqué no me da unas enaguas rosas de uniforme?
- Etek giymemeliydim.
- Debí haberme puesto una falda.
Etek giyerdi ve ruj sürerdi.
Llevó faldas y lapices labiales.
Yılda 90 pound kazanıyorum. Her halükarda giyeceğim bir yığın etek için de bir 70 daha.
Me dan 90 libras al año, más de 70 en faldas escocesas que de todos modos tengo que ponerme.
Bir arkadaşım vardı, çocuğu okula etek giyerek gitmek isterdi.
El hijo de una amiga mía quería ir a la escuela con una falda.
Haftanın sonunda, her şey bitti. Sonra etek dolapta yerini buldu.
Después de una semana, se acabó.
Evet, özel giysi, kısa etek.
Sí, llevaba un uniforme muy mono.
Bir iç etek.
Petticoat.
Hey, adamım, etek tıraşı yapmıycakmısın?
- ¿ Necesitas afeitarte las bolas? - ¿ Qué?
Böyle basma bir etek dizine kadar.
Llevaba una falda plisada. Hasta la rodilla y sin medias.
Yaşamdan el etek çekmek.
Cerca del mundo.
En son görüştüğümüzde etek giyiyordun.
La última vez que nos vimos llevabas falda.
- Donuyorum. - Neden daha uzun bir etek giymiyorsun?
¡ Estoy helada!
Ve bir de bu etek.
Y esta falda...