Etmek tradutor Espanhol
94,964 parallel translation
Onun olayı yakınlarına ihanet etmek.
Traicionar a los cercanos a él es su movimiento típico.
Saygısızlık etmek istemem ama burası bir casus organizasyonu. Sen bir öğretmensin.
Con todo el debido respeto, esto es una organización de espionaje... y eres un profesor.
O dünyadan gelen insanlar bizim inşa ettiğimizi yok etmek istiyor.
La gente de ese mundo quiere destruir lo que hemos construido.
Ben onlara yardım etmek istemiştim.
Quería ayudarles.
Bizi yok etmek istiyorlar.
Pretende destruirnos.
Yardım etmek için geldim.
Estoy aquí para ayudar.
Bakın, bütün bunlar benim için yeni ama yardım etmek istiyorum.
Mira, esto... esto es nuevo para mí, pero quiero ayudar.
Niyetim rencide etmek değildi.
No pretendía ofender.
O dünyanın insanları inşaa ettiğimiz şeyi yok etmek istiyor.
La gente de ese mundo quiere destruir lo que hemos construido.
Yoktan element var etmek için tasarlandı.
Fue diseñada para construir elementos de la nada.
Hey Bujicik benim SHIELD'a yardım etmek için biraz gitmem gerek.
Tengo que irme un rato para ayudar a S.H.I.E.L.D.
Bu operasyonu takip etmek istiyorum.
Quiero monitorizar su situación personalmente.
O programlamasını alt etmek istiyor.
Quiere... quiere superar su programación.
-... ama yardım etmek için buradayım.
- pero estoy aquí para ayudar.
Kabul etmek zorundasın.
Tienes que decir que sí.
Bu dünyayı yok etmek istiyorsun!
¡ Quieres destruir este mundo!
Beni yok etmek istiyorsun!
¡ Quieres destruirme a mí!
- Sevdiğim kadını yok etmek istiyorsun!
¡ Quieres destruir a la mujer que amo!
Ben sadece seni mutlu etmek için programlanmıştım.
Simplemente fui programada para hacerte feliz.
Hepinizi mutlu etmek için.
Para haceros felices a todos.
Benim planım alıştığın dünyayı yeniden inşa etmek. Nainsanların av olduğu bir yer.
Mi plan reconstruirá el mundo... al que has crecido acostumbrándote... uno donde los Inhumanos son cazados.
Bu dünyayı yerle bir etmek istiyorum.
Quiero quemar este mundo hasta los cimientos.
Seni memnun etmek için.
Para complacerte.
Daisy, senin neden burayı terk etmek istemediğini söylediğinde çok kırılmıştım.
Cuando Daisy me dijo el porqué no querías abandonar este lugar, - me dolió mucho.
Hüzün ve acıyı ifade etmek için bir çok yol var.
Hay muchas maneras de expresar tristeza y dolor.
Dert etmek benim görevim kardeşim.
Preocuparme es mi trabajo, hermanito.
Yeni birşey inşa etmek için yeterli zamanın yok.
Cada uno vive su momento, luego pasa. Algo nuevo se construye.
Her şey içinde mi diye kontrol etmek ister misiniz?
¿ Quiere revisarlo? ¿ Asegurarse de que todo está ahí?
Veda etmek ister misiniz?
¿ Le gustaría despedirse?
- Yardım etmek iyidir.
- "Ayudar" es bueno.
Elinden gelince bir kadına iyi bir yardım etmek iyidir.
Siempre es bueno brindarle a una chica una buena ayuda siempre que puedas.
Bana eţlik etmek ister misin?
¿ Quieres venir?
Bunu hak etmek için ne yaptýđýmý bilmek istiyorum.
Quiero saber qué he hecho para merecer esto.
Beklemeye devam etmek istiyorsanız lütfen bire basınız ya da bir deyiniz.
Si quiere seguir esperando, por favor, pulse o diga uno.
Yaşamaya devam etmek istiyorum.
Quiero seguir viviendo.
Bazen duvarda dua etmek için mola verirdik.
A veces nos parábamos en el Muro para rezar.
Herkes seni tebrik etmek istiyor.
Me enteré que debo felicitarte.
- Evet, duydum, ama sanırım yoluna devam etmek böyle bir şey, değil mi?
- Sí, lo oí, pero parece que lo superaste, ¿ cierto?
Bir de sürekli diyor ki telafi etmek için yapabileceğiniz bir şey varmış.
Sin embargo, sigue repitiendo que hay algo que puede hacer que lo arreglaría todo.
Hakaret etmek istemedim.
No quería insultarte.
Bence cemaatindeki o kişiye söyle, arkadaşlarına yardım etmek istiyorsa böbreğini vermeliydi.
Yo le diría a su parroquiano que si quiere ayudar a sus amigos, debería darles un riñón.
- Kontrol etmek ister misiniz?
- ¿ Quiere comprobarlo? - Claro.
Sorun değil, beni mutlu etmek senin işin değil.
No es tu trabajo hacerme feliz.
Büyüdüm ve bunu bırakmaya çalıştım ama aptal kız kardeşim boşandı ve ona yardım etmek zorunda kaldım.
Después traté de dejar de hacerlo, pero mi hermana se divorció y le tuve que dar una mano.
Beni mutlu etmek senin işin değildi. Ama öyle olsaydı tekrar işe alınırdın.
No era tu trabajo hacerme feliz, pero si lo fuera, te volvería a contratar.
Kavga etmek istemiyorum tatlım.
No quiero pelear, cielo.
O şerefsizleri dava etmek istesem bile bunu yapmam.
Aunque quisiera demandar a esos bastardos, no puedo.
Yardım etmek için hiçbir şey yapmadım.
No hice nada para ayudar.
Sana yardım etmek istedim.
Intenté ayudarte.
Kontrol etmek.
Controlarme.
- Buna disipline etmek denir Donna.
- Se llama disciplina, Donna.