Evlatlık tradutor Espanhol
2,266 parallel translation
Ailem, evlatlık işlerimin gizli tutulduğunu, avukatların hallettiğini söylemişti.
Mis padres me contaron que mi... mi adopción fue privada... Uh, con su abogado.
"Isles" ın, yani benim evlatlık alındıktan sonraki soyadımın tersi.
Es "Isles" mi nombre adoptivo, escrito al revés.
Evlatlık kardeş olsa?
¿ Hermano adoptado?
Evlatlık çocuklar kafadan kontak olur.
Los chicos adoptados son loquitos.
Evlatlık kardeş olsa?
¿ Hermano adoptivo?
Evlatlık çocuklar kafadan kontak olur.
Los chicoss adoptados son loquitos.
- Bana bu çocuğun, kolay bir şekilde... - evlatlık verilebileceğini söyle.
Dime que es el chico en cuidados adoptivos que es facil de ubicar
- Temyizden erken mahkeme talep eder, - ve Dean'in evlatlık başvurusunu kabul ettiririz.
Podemos realizar una solicitud de emergencia en la corte de apelaciones, y obtener la adopción por Dean aprobada.
20 yaşımdaydım ve Virginia'yı evlatlık vermek istiyordum.
Tenía 20 años. y quería dar a Virginia en adopción.
Bu kız kesinlikle evlatlık olmalı ve bu parti daha nasıl kötü olabilir ki?
seguro que debe ser adoptada y ¿ puede esta fiesta empeorar?
Evlatlık olduğumu biliyor muydun?
¿ Comprendes que fui adoptado?
En iyi çözümün evlatlık verilmesi olduğunu söylediler. Herkes kazanacaktı.
Dijero que la adopción era la mejor solución, todos ganan.
Kanuni bir evlatlık olup olmaması benim için önemli değil. Sadece çocuğu nerede bulabileceğimi öğrenmek istiyorum.
No me importa si fué una adopción legal o no, sólo quiero saber dónde puedo encontrar al muchacho.
Bu bir evlatlık ajansının reklamı.
Es un anuncio de una agencia de adopción.
"Eğer bekar ve hamileyseniz ya da evli ve buna gücünüz yetmiyorsa onu evlatlık verebilirsiniz... ve ödüllendirilirsiniz." diyor.
Dice, "Si estas soltera y embarazada, o casada y no puedes permitírtelo, puedes darlo en adopción... y ser recompensada."
Ona bebeği evlatlık olarak vermesini söylerler.
Le dicen que de a su bebé en adopción.
Dört tüp bebek denemesi yaptıktan sonra Dr. Wakefield, evlatlık almayı düşünmemizi tavsiye etti.
Después de cuatro intentos de fecundación in vitro, el Doctor Wakefield sugirió que consideráramos la adopción.
Çinli bir bebeği evlatlık edinmemizi tavsiye etti.
Bueno, recomendó que adoptáramos un bebé chino.
Çin Mahallesi'nde bebeğini evlatlık vermesi için para ödenen Çinli kadınlar var.
Hay mujeres en Chinatown a quienes les pagan dinero para dar a sus bebés en adopción.
Evlatlık edildim değil mi?
Soy adoptado, ¿ no?
- Evlatlık filan değilsin Brick.
- No eres adoptado, Brick.
Evlatlık olduğu düşünüyor ama deşmeye devam edecektir.
El cree que es adoptado, pero seguirá hurgando.
Brick zaten evlatlık olduğunu düşünüyor.
Brick piensa que es adoptado.
- Hangi evlatlık ajansı bize bebek verirdi?
¿ Vamos, que agencia nos daría un bebé?
Evlatlık alındı.
Es adoptado.
Satın mı alıyordun yoksa evlatlık mı alıyordun?
¿ Estábas comprándolo o adoptándolo?
Onun evlatlık ailesi Las Vegas'da öldü.
Sus padres adoptivos murieron en Las Vegas.
Saori askerleri evlatlık görevinin büyük bir amaçtan daha önemli olduğunu düşünüyorlar.
Vamos a obedecer sus órdenes.
Ondan evlatlık bebeklerim olsun istiyorum.
Quiero tener sus bebés adoptivos.
Gördüklerinden etkilenen kral, Destan'ı evlatlık olarak ailesine aldı. Kraliyet kanı taşımayan ve tahtına göz dikmeyecek bir çocuktu bu.
Conmovido por lo que vio, el rey adoptó al niño Dastan... un hijo sin sangre real... y sin ambiciones de gobernar.
Baban evlatlık almıştı.
Tu padre lo adoptó, ¿ verdad?
Babam ve Dean ailesi çok eski arkadaştılar, Mike'ı ailesi bir süre önce büyük grip salgınında ölünce, babam onu evlatlık aldı.
Papá y los Dean eran viejos amigos y cuando los padres de Mike murieron en aquella gran epidemia de gripe de hace años, papá lo adoptó.
Sen tek oğul ve varisken baban başka birini evlatlık alıyor.
Eras el único hijo y heredero y tu padre trae a otro hijo.
- Evlatlık olduğum için mi?
- Tal vez la adopte.
Neredeyse 30 yıldır gizli tutulan Nario Winch'in evlatlık oğlu Dünya çapında 400 bin çalışanı olan uluslararası bir şirketin varisi olarak babasının vahşice katledilmesinden sonra bütün herkesin ilgi odağı oldu.
Desconocido para el resto del mundo, siendo hijo adoptivo de Nerio Winch, fue el centro de atención después de la cruel muerte de su padre. El heredero del grupo multinacional con más de 400,000 empleados mundialmente.
Onu geçen sene El Salvador'dan evlatlık edindik bilirsin işte, alışma döneminde hâlâ.
Lo adoptamos de El Salvador el año pasado y está atravesando algunas transiciones.
Evet. En azından evlatlık değilim Malcolm.
Bueno... al menos yo no soy adoptado, Malcolm.
Kim demiş evlatlık olduğumu?
Quien dice que yo soy adoptado?
Ben evlatlık değilim.
No soy adoptado.
Evlatlık mıyım baba?
Si lo soy, Papi?
Senin yüzünden oğlumun evlatlık olduğunu düşünüyorum.
Tu sabes que tu eres la razón de que mi hijo piense que es adoptado.
Oğlu zaten evlatlık.
Su hijo es adoptado.
Sen evlatlık edin, ben adapte olacağım.
Tú adopta. Yo me adapto.
Eğer onu evlatlık edinmek isterlese, işimiz gerçekten zor.
De repente lo adoptan y lo agregan a su familia. Y nosotros no somos más nada. ¿ Entiendes?
Yani Elias resmen seni evlatlık edinmenin yolunu arıyor. - Ve ondan da ötesi, sen...
Elias trata de hallar el modo de adoptarte y encima de eso...
Sizi uyarmalıyım, evlatlık vermeye çalıştığımız tüm aileler tarafından iade edildi.
Debo advertirle que lo devolvieron todas las familias adoptivas que lo tuvieron.
Evlatlık verildikten hemen sonra erkek arkadaşı önce teyzesini sonra da kendini öldürmüş.
Pasó a un hogar de guarda. Después el novio de la tía la mató y se suicidó.
Evlatlık olabilirsin.
Podrías ser adoptado.
Beni evlatlık olarak oraya yerleştirmek ya da herneyse kimin fikriydi, sen mi istedin?
¿ De quién fue la idea de ponerme con una familia sustituta o como se llame?
Babamı bir türlü memnun edemiyorum. Beni evlatlık edinecek yok mu?
No puedo satisfacer a mi padre. ¿ Nadie va adoptarme?
Evlatlık ediniriz.
Adoptaremos.