Exito tradutor Espanhol
15,800 parallel translation
Schongrabern'deki harekâtın başarısını rapor etmek.
Informar del éxito de la acción en Schongrabern.
Bunu başarıdan sayıyorsunuz öyle mi?
A esto lo llama éxito, ¿ verdad?
Avusturya ordusunun Ulm'daki mağlubiyetinden sonra evet bu bir başarı.
Viniendo después de la derrota del ejército austriaco en Ulm, sí, fue un éxito.
Aylarca uyguladım ve sadece iki kez başardı.
Practiqué durante meses, ¡ pero sólo tuve éxito dos veces!
Testi pekiyi ile geçtin asker.
Has pasado la prueba con éxito, soldado.
Güzel sonuçlanmış bir kontrolü votka ve müzikle bitirmek adettendir.
Es tradicional sellar el éxito del reconocimiento con vodka y música.
Buradaki başarımız insanlığı nihayet faniliğin prangalarından kurtarabilir.
Nuestro éxito podría finalmente liberar a la humanidad de la condena de la mortalidad.
Bildiğiniz üzere Jimmy "Kasap" Figgis, Adrian Pimento'yu öldürmesi için birini tuttu ve mafya adamın işi bitirdiğine inanıyor.
Jimmy "El Carnicero" Figgis mandó a matar a Adrian Pimento, y la mafia piensa que tuvo éxito.
Başarımın temelinde... bir tek şey var.
Hay una cosa... En que mi éxito se basa...
- Avrupa'da listelere girdiler.
Son un éxito en Europa.
Planımızın tamamı bunun başarısına bağlı.
La totalidad de nuestro plan reside en su éxito.
Ayrıca başarıIı olanlardan, kuşlardan, yürüyen merdivenlerden de...
Y al éxito, a los pájaros, a las escaleras mecánicas...
- Popüler bir şarkı.
- Es todo un éxito.
Ayrıca çıktığında da harika görüneceğine ve filmin bir hit olacağına eminim, ben de bütün arkadaşlarıma bir film yıldızını tanıdığımı söyleyebilirim.
Que vas a ser grande en ella, Y luego saldrá, y será un gran éxito,
- Güzel. - Başarım seni çileden çıkarıyor.
Mi éxito te molesta.
Bana soracak olursan kısmen başarı yakaladık derim.
Creo que hemos tenido algo de éxito.
Evet.. .. şekerli ve yağlı şeyleri nasıl satacaklarını düşünüyorlardı.. ben de bir fikir ile gelip..
Sí, estaban intentando reducir el azúcar y el contenido de grasa, así que se me ocurrió la idea de que si lo llamaban Orthopedic Ice Cream, sería un éxito de ventas.
Fakat şunun sözünü verebiliriz ki, eğer başarılı olursak bizi ve dünyadaki herkesi rahatsız eden problemlerin üzerine dinç, coşkulu bir şekilde gideceğiz.
Pero podemos prometer eso si tenemos éxito debemos movernos con vigor y vitalidad en los problemas que nos perturban aquí alrededor del mundo.
Ben yalnızca bu başarının arkasındaki etmeni merak ediyorum.
Solo me pregunto cómo explicas tu éxito.
Şimdi bu reklam aslında bir deneydi. Nitekim hangi açıdan bakarsanız bakın, başarıya ulaştı.
Y esta emisión... fue un experimento, y como tal, se mire por donde se mire, un éxito.
Bir kez olsun başarmasını istemedin.
Nunca quisiste que tenga éxito.
Madam Cholbi'den de bir teşekkür kartı geldi ve küçük, ahşap yılan için arama devam ediyor ama henüz başarı elde edemedik ve mutfakta bunu buldum.
A thank you card arrived from Madame Cholbi y la búsqueda de la pequeña, criatura serpiente de madera continúa, pero sin éxito hasta el momento, y II encontraron esta en la cocina.
Davamıza katkıda bulunmak isteyen üç işbirlikçimizle yaptığım görüşmeler başarıyla sonuçlandı.
"He concluido con éxito las negociaciones con nuestros tres socios, todos los cuales están dispuestos a contribuir a nuestra causa".
- Başarılı mı?
¿ Hubo éxito?
Baskının başarısının veya başarısızlığının senin eylemlerine bağlı olduğunu kendine söylersin.
Te dices a ti mismo que el éxito o el fracaso depende de tus acciones.
Beni burada nasıl bir gelecek bekliyor en ufak fikrim yok. Lakin senin başarının anahtarının bu olduğuna inanıyorum.
No tengo ni idea del futuro que me aguarda aquí, pero confío en que su éxito sea la clave.
Bazıları buna başarı bile diyebilir.
A alguna gente podría parecerle un éxito.
Eklemem gerek, o kadar önemli bir yatırım ki, kesinkes çözmese de, başarı şansınızı önemli ölçüde artıracak.
Una inversión tan sustancial, se podría añadir, que dramáticamente, si no indudablemente, mejoraría sus perspectivas de éxito.
Üstelik bu savaşın başarısı ya da fiyaskosu müzakere sonucuna bağlı olacak.
Y el éxito o el fracaso de esta guerra dependerá del resultado.
Onlara karşı eşit koşullarda galibiyet ihtimalimiz dahi yok. Ancak bizimle eşit olmayan koşullarda karşılaşmalarını sağlarsak önemli ölçüde bizim çabamızın yanında olan koşullarda işler değişebilir.
Contra ellos en las mismas condiciones, no tendríamos ninguna posibilidad de éxito, pero si podemos conseguir que se reúnan con nosotros en condiciones de desigualdad, condiciones que dramáticamente favorecen nuestras medidas, las cosas podrían ser diferentes.
Özgürlüğüm buradaki başarına bağlı olduğu için değil.
No porque mi libertad dependa de tu éxito aquí.
Lord Hamilton'un çabaları olmadan, senin çabaların olmadan büyük ihtimalle afları sağlamak için ben de çabalarımda başarılı olamazdım.
Sin el esfuerzo de Lord Hamilton, sin su esfuerzo, seguramente yo no habría tenido éxito en mis esfuerzos para entregar los indultos por fin.
Başarımızdan dolayı zafer sarhoşu olmalıydım ama bunun yerine kaybolmuş gibi hissediyordum.
Debería estar jubilosa por nuestro éxito. Pero la verdad es que me sentía perdida.
Bu yüzden ofisi devraldığında başarılı olması için...
Y por eso quiero ponerla en el mejor puesto para que tenga éxito...
Dostum, siz daha annenizden... süt emerken, Ned bu işi yapıyordu.
Ned era un éxito desde que ustedes peleaban por las tetas de su mamá.
Şirket olağanüstü başarılı.
RETRETE PARA LA REALEZA La empresa es un gran éxito.
Şık bir araba sürmedi ya da postalarını alabileceği bir adresi olmadı ama başarmıştı çünkü kendi gerçekliği vardı ve bu şekilde, sonsuza kadar yaşayacak.
No conducía un auto costoso ni tenía una dirección donde recibir correo. Pero era un éxito... porque era leal a sí mismo.
Rodgers Hart bu yüzden zengin oldu.
De ahí el éxito de Rodgers Hart musical.
Başarılı olmanı sağlayan şey de bu zaten.
Esto es lo que hace su brillante éxito.
Eğer adam başarılı olup geleceği değiştirebilirse kardeşinin oğlu asla doğmamış olacaktı. Bu yüzden kardeşi adama sırtını döndü ve düşmana katıldı.
Si el hombre tuviera éxito y cambiase el futuro, el hijo del hermano nunca nacería, así que el hermano volvió la espalda al hombre y se unió al enemigo.
Heaton-Harris lehine lobi faaliyeti yürütürken hatırı sayılır bir başarı elde edersek önümüzü kesmek ve güvenilirliğimizi zedelemek için şahsıma yönelik saldırılar başlatılacağını tahmin ediyordum.
Sabía que de tener éxito en la campaña a favor de Heaton-Harris habría un ataque a mi persona para interrumpir nuestro impulso y dañar nuestra credibilidad.
Tatlım, gayet başarılısın.
Cielo, tienes un éxito tremendo.
Evet, bayağı büyük ses getirdi.
Sí, sí, fue un gran gran éxito.
Eğer bu başardığın anlamına gelmiyorsa ne gelir bilmiyorum.
- ¿ Sí? Qué gran prueba de éxito.
Bu işten bir sonuç çıkmasa bile sen elinden geleni yapmış olursun.
Aunque no tengan éxito, tú habrás cumplido con tu parte.
Başarımın sırrı.
Es el secreto de mi éxito.
Arkadaşlarım, gelecekte birer kahraman olmayabilir. Ama başarılı olursak efsane olarak hatırlanacaklar.
En el futuro, mis amigos tal vez no sean héroes, pero si tenemos éxito, serán recordados como leyendas.
AKTÖR, NIMOY HOLLYWOOD'DA BAŞARI YAKALADI MR. SPOCK ASLEN BOSTON'LI
NIMOY TIENE ÉXITO EN HOLLYWOOD EL SR. SPOCK VIENE DE BOSTON
NBC'de üç sene sadece sınırlı başarı yakalayan dizi, haklarının başka kanallara verilmesiyle yeniden hayat buldu.
El programa había logrado un éxito moderado en NBC, pero desplegó sus alas al pasar a emisoras repetidoras.
Film gösterime girdiğinde LA Times'ta çıkan yazıda, kış sezonuna, 87 yılı bayram sezonuna damgasını vurduğu yazıyordu.
El LA Times publicó un artículo cuando salió la película y fue todo un éxito, para las fiestas de 1987.
LA Times, önceki bayram sezonuna da Uzay Yolu IV :
El LA Times decía que el gran éxito de la temporada anterior había sido Viaje a las Estrellas IV :