English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ E ] / Eşkıya

Eşkıya tradutor Espanhol

295 parallel translation
Godfrey Parke, seni yaşlı eşkıya!
Godfrey Parke, viejo bribón.
Eşkıya mı?
¿ Un matón?
Bir Sakson eşkıya güzellikten ya da hanımlardan ne anlar?
¿ Qué sabe de encantos o de damas un bandido sajón?
- Beni mi? Eşkıya mı?
- ¿ Yo, un bandido?
Seni eşkıya!
¡ Ladrón!
Bunu da al, seni çirkin eşkıya!
¡ Déjame en paz! Ven aquí.
Babana bir eşkıya çaldığını söyledim... Ve kaçağı yakalayıp hayatımı kurtardı.
Le dije a papá cómo derribó a un bandolero... alcanzó la diligencia y me salvó la vida.
Fakat bu durumdan bütün Boxerların eşkıya olduğu sonucu çıkarılmasın.
Pero no crea que todos los bóxers son bandidos.
Ankara'ya giden şu yol Türkiye'de ne kadar haydut, eşkıya varsa onların yuvası.
Yo, hermano. Este camino que lleva a Ankara... es el hogar de todos los bandidos bastardos de Turquía.
Eşkıya herifler, kız kaçırmayı gösteririm ben size. Alacağınız olsun!
Sinvergüenzas, yo os enseñaré lo que es llevarse a una chica de su casa.
Eşkıya benimle işini bitirdiğinde...
Cuando el bandido... se apartó de mí.
Bak, Tono, seni hayatın boyunca tanımıyor olsam, sana eşkıya derdim!
Mira, Tono, si no te conociera desde siempre diría que eres un pandillero. -
"İşte eşkıya şerefi!"
Son las exigencias del honor de bandido.
Jacques'in ölümünden üç gün sonra üçüncü sınıf bile olmayan iki eşkıya Ville-d'Avray'a doğru tek yönlü bir yolculuğa çıktı. İsimlerini ve eşgallerini gazetede görmüştün.
Tres días después de lo de Jacques una pareja de macarras de tercera clase, ni siquiera fueron a dar una vuelta por Ville d'Avray - ¿ has visto los periódicos?
Orada ne oluyor? Eşkıya Jack Fitch bu yolda görülmüş.
Jack Fitch, el bandolero, anda suelto.
Kral seni biliyor, seni yol kesici eşkıya.
El rey sabe sobre ti, asaltante de caminos.
Biz eşkıya değiliz.
No somos bandidos.
- Eşkıya başına para koymak iyi akıl değil oğul hem hükümete karşı hem de eşkıyalara karşı.
No es prudente poner precio a la cabeza de un bandido, Nada para el Estado ni para el bandido.
- Eşkıya yapacağını yaptı artık. Dediğim aynen yapılacaktır.
El bandido hará lo que tenga que hacer.
Doğrudur, doğrudur. Bütün ağalar dağda eşkıya beslerken bizimkisinin yaptığı pek doğrudur.
Mientras todos los agás... alimentan a los bandidos en las montañas, nuestro agá hace lo adecuado.
Demiş ki "her kim Mustafa'nın başını getirir, ona 10 bin lira. Her kim Avni'nin kellesini getirir, 7 bin lira. Her kim Eşkıya Mahmut'u getirir, 4 bin lira."
Dijo que al que le traiga la cabeza de Mustafá le dará 10 mil, por la cabeza de Beko Avni, 7 mil y por la cabeza de Mahmut, 4 mil liras.
Adam listeye bakıp sonra Eşkıya Mahmut'un üstüne bir çizgi çekmiş.
Dicen que miró la lista y tachó el nombre del bandido Mahmut.
- Eşkıya avına çıkmıştım.
Comencé a cazar bandidos.
Eşkıya avcısıdır, kerata.
Es un cazador de bandidos.
Annesi romantik bir İngiliz kızıydı, Korsika'ya eşkıya aramaya gelmişti.
Su madre era una chica inglesa, romántica, que vino a Córcega en busca de bandidos.
Haydut, eşkıya!
¡ Bandolero!
Eşkıya?
¿ Atracas a viajantes?
Bu vahşetin ardında, Rif Berberilerin şefi ve eşkıya başı Mulay el-Resuli var
Este brutal asesinato parece obra de Mulay el - Raisuli jefe de los bereberes y último de los bandoleros
Ama eşkıya ve suçlu da.
Pero también es bandolero y criminal.
Ata binmeyi silah atmayı gırtlak kesmeyi ve eşkıya olmayı öğretecekler.
Nos enseñarán a montar a disparar a cortar cuellos y a ser bandoleros.
Politikacılar sadece eşkıya ve suçlulardan ibarettir.
Los políticos son todos unos bandidos y criminales.
Teksas'ta beş bin tane eşkıya olmalı.
En Texas debe de haber ahora cinco mil hombres de ley.
Hepimiz. Köle, eşkıya, savaşçı ve kavgacıyız.
Además, les faltan 90 hombres :
Onlar eşkıya.
Son bandidos.
- Eşkıya eşkıya.
- Eskiya, eskiya.
Eşkıya oldukları yazıyor.
Sólo dice rufianes.
Bir grup eşkıya, tabancayla ateş ediyor. Hayır.
Una banda de rufianes, un disparo fortuito con un revólver.
"Eşkıya paramızı aldı, verginizi ödeyemeyiz."
"No podemos pagar lo que ha robado el salteador."
Ben bir eşkıya gibi yapılmış gibi görünüyor.
Parece que obtuve un buen botín.
Neden herkes bana eşkıya muamelesi yapıyor.
¿ Por qué todos lo consideran un criminal?
Size ekmek yerine çörek sözü verildi. Efendi olma sırası sizde denildi. Sizi Uluslararası denen o eşkıya sürüsü yönlendirdi.
Os han prometido más mantequilla que pan, os han dicho que ahora os toca ser los amos, os enrolan en esa dichosa Internacional, ese ejército de bandidos que sólo piensan en destruir la sociedad.
"Eşkıya saldırısı altındayken kaçışa teşebbüs...". vesaire vesaire
"Intento de fuga durante ataque de bandidos..."
Ya bir sendikacıdır ya polistir ya da bir eşkıyadır!
Un sindicalista, un policía o un bandido.
Hem hırsızsınız hem eşkıya!
- Ehhh ¡ Peor todavía! - Son ladrones!
- O küçük eşkıya beni kovdu.
esa zorra me ha despedido!
Baran. Eşkıya, döndün ha!
Baran, el bandido. ¿ Has vuelto?
Sen mapusa gittikten sonra düzen bozuldu Eşkıya.
Las cosas se pusieron mal cuando te encarcelaron.
Bunu al Eşkıya.
Toma esto, bandido.
Hırsız! Eşkıya!
- ¡ Sois un ladrón y un miserable!
Bir adam gelmiş sizin köye. Eşkıya. Eşkıyaların celladı.
Si le damos el dinero a este cazador de cabezas, ¿ querrá llevárselo... a los bandidos y salvar a nuestro hombre?
Bir eşkıya gibi dövüştün az önce pratik yaptığın zamankine benzemiyordu.
Dragon, peleo como un gamberro, no como su estilo usual!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]