Famoso tradutor Espanhol
7,312 parallel translation
Pekala, size en meşhur hastam hakkında ne söyleyebilirim?
Bueno, ¿ Qué puedo decirte acerca de mi paciente más famoso?
Servius Tullius yaptığı bir dizi vergi reformlarıyla çok ünlüdür.
Servius Tullius es famoso... por su serie de reformas fiscales.
- Doğru ya, o meşhur et kovası!
¡ Claro! ¡ El famoso balde para la carne!
Kendisi ünlü bir banka soyguncusuydu.
Era un famoso ladrón de bancos.
- İşte, benim meşhur avokado püremi dene.
- Toma, prueba mi famoso guacamole. - ¿ Qué lo hace famoso?
- Tanınmış bir restoran eleştirmenini takip etmiyorum, eğer onu düşündüysen.
- Bueno, ciertamente no estoy detrás de un famoso crítico gastronómico, si eso es lo que estás pensando.
Gözlerim beni yanıltmıyorsa, ünlü restoran blogcusu Walter Wallen aramızda.
Si no estoy equivocado, hemos sido reunidos ¡ por el famoso bloguero de restaurantes Walter Wallen!
Ünlü blogger Walter Wallen.
El famoso bloguero de restaurantes, Walter Walen.
Ben bir hiçken, senin... zengin olduğun ve gösterişli avukatları kiralayışından değil yani?
¿ No crees que sea porque tú eres rico y famoso y puedes pagar abogados costosos y yo no soy nadie?
Dünyaca tanınan biri değil, demi?
No es, mundialmente famoso, ¿ verdad?
- O tanınmış bir tasarımcı.
- Es un famoso diseñador.
Tamam, Boomer Esiason kadar ünlü değil yine de.
No es tan famoso como Boomer Esiason.
Eminim Boomer Esiason o futbol oynasaydı ondan daha iyi bir tasarımcı olurdu.
Que es un famoso jugador...
Bildiğimiz gibi Joel Hollywood yollarında, ünlü oluyor.
Por lo que sabemos, Joel está en Hollywood por un tiempo convirtiéndose en alguien famoso.
Bak şimdi Benedict Arnold ünlü Benny Çocuk Tallmadge'le karşılamak için çok heyecanlı değilse incinme sakın.
Ahora, mira, no te lo tomes personal si Benedict Arnold no está tan emocionado de conocer al famoso Benny Tallmadge.
Ünlü bir jokey.
Es un jockey famoso.
Adı Pied Piper, meşhur olunca eninde sonunda öğrenirsin.
Se llama Flautista de Hamelín. Se hará famoso. Ya oirás de él, algún día.
Geçen gün arkadaşımla yemekteydim ve tanımadığım biri sözümü kesti çünkü TV'ye çıkan ünlü biriyim diye benimle fotoğraf çekinmek istedi!
El otro día estaba almorzando con un amigo y un desconocido me interrumpió porque quería hacerse una foto conmigo porque soy famoso en un reality show.
Sadece ünlü olmak istiyorum. Fark yaratan insanlarla yaşamak istiyorum.
Yo solo... yo solo quiero ser famoso y vivir en el mundo de la gente que marca la diferencia.
Ünlü olacağım.
Voy a ser famoso.
Bu marketteki soğuk kahve dünyaca ünlüdür!
¡ El café frío de este mercado es mundialmente famoso!
Valla onu vurdum ama sahtekâr dediğim için üzerime saldırmak üzereydi.
Bueno... Le disparé, Pero le vengo diciendo que es famoso por hacer trampa.
Evet, evsahibesi eskiden bir genelev işletiyordu,... Stetchford'da.
Bueno, la patrona regentaba un famoso prostíbulo... en Stetchford.
Meşhur Sıska Adam bu mu?
¿ Así que este es el famoso Skinny Man?
Meşhur Toledo Istakoz Soyu.
El famoso Clan Toledo Langosta.
Uygulama ve yazılım konusunda ödül kazanmayla ünlü biri için...
Quiero decir, por alguien famoso por crear aplicaciones y sistemas,
Dick, Daniel Betheridge, Dışişleri Bakanlığı'nın yeni sözcüsü bugün yanıtında Abraham Lincoln'den alıntı yaparak İngiliz Barones Nessa Stein'ın Lazarus vari hayatta kalışına 16.
Dick : Daniel Betheridge, el nuevo portavoz en asuntos exteriores, citó hoy a Abraham Lincoln en su respuesta de la supervivencia como Lazaro de la baronesa inglesa, Nessa Stein, citando al famoso adagio del dieciseisavo presidente :
Kendi açtığım bir dava Holden'ınki kadar dikkat çeken ve sansasyonel olan bir dava politik olarak bana zarar veriyor.
Y teniendo un caso en el que me involucré, un asunto tan famoso y sensacionalista como es la libertad de Holden que me está perjudicando políticamente.
- Ünlü mü olacaksın?
¿ Vas a ser famoso?
Suyu ikiye ayırdığım bilinir.
Bueno, soy famoso por separar las aguas.
Kasırga Kaplanı isminin neden bu kadar ünlü olduğunu ispatla bana.
Demuéstrame... por qué el nombre de Tigre Relámpago es tan famoso.
Auden'in bu öyküyle ilgili çok ünlü bir şiiri var. Olup biteni fark etmeyen insanlar hakkında, gerçekten çok iyi bir şiir.
Y hay un famoso poema sobre eso de Auden, que es un muy buen poema sobre cómo la gente no nota que suceden estas cosas.
Bu Scatman Des Moines, şu ünlü caz trompetçisi.
Este es Scatman Des Molines, el famoso trompetista de jazz.
Sonunda içmeye çıkabildik.
Así que, al fin el famoso trago.
- Meşhur Johnny Johnson bu demek!
- ¡ Así que este es el famoso Johnny Johnson!
- Ve sen de ünlü birisine benziyorsun.
- Y te pareces a alguien famoso, así
- Neden ki? Ben zaten ünlüyüm.
Ya soy famoso.
- Adam ünlü olacak.
El niño va a ser famoso.
Harding, Amerikan tarihindeki en ünlü tırmanışçı olur.
Harding se convirtió en el escalador más famoso de la historia de América.
- Evet. - Ben zengin ve ünlüyüm. - Şey...
Y era rico y famoso... - ¿ Rico?
Taşın Efendileri adına, efendiyi koyan o oldu ve ünlü olmaya, gerçekten ünlü olmaya başladı.
El puso el masters ( maestro ) en Stone Masters. - Empezó a volverse famoso, realmente famoso.
Geldiğimizde, hiçbirimizin düşündüğü gibi olmadı. Çok para yapacaktık ya da çok ünlü olacaktık. Değişim de bu noktada başladı.
Cuando llegamos nadie pensaba que haría mucho dinero o que se volvería famoso es cuando el cambio se produjo.
Ünlü olduğunda, ve tüm o insanların seni baş tacı etmelerine izin verdiğinde, eğer kendi efsanene inanmaya başlarsan bu kafanı bulandırabilir.
Cuando te vuelves famoso y dejas que te pongan en un pedestal, si empiezas a creerte tu propio mito esto te trastorna
- Evet, yani haydi ben ünlüyüm anlıyorum, ama onun adını nereden biliyorsun?
- Sí, digo soy famoso, lo entiendo, ¿ pero cómo sabe tu nombre?
Şimdi senin ünlü kuzu ızgaran.
Ahora es momento de tu famoso cordero a la parrilla.
Tanner ve ben Florida'daki ünlü Gatornationals pistindeki gerçek bir kalkış yarışında yüzleşiyorduk. Üçlü etabın ilkini yapmak üzereydik.
Tanner y yo estábamos frente a frente en una carrera de velocidad real, en el famoso Gatornationals en Florida, y estábamos a punto de tomar nuestra primera racha de tres.
Birincisi 1715'te ama içlerinde en ünlüsü 1745'te olan.
El primero fue en 1715 pero el del 45 fue el más famoso.
Sebastian Egan daha kimsenin tanışmadığı en ünlü yazar.
Sebastian Egan es el periodista más famoso que nadie ha conocido jamás.
Ama o kadar ünlü değilim.
- Pero yo no soy muy famoso.
Demek ünlü bebeğimiz buymuş.
El famoso bebé.
Ne kadar meşhursun sen ya?
¿ Qué tan famoso eres?