English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ F ] / Farkettim

Farkettim tradutor Espanhol

2,528 parallel translation
Arayan kişinin illa bir şey istediğini farkettim.
Me acabo de dar cuenta de que todos lo que le llaman quieren algo.
Sonradan farkettim ki, buraya ait olmayan insanların farkına varıyordum.
Pero mi di cuenta de que reconocía a gente que no pertenecía.
Bu işlere girdiğimde... daha en başından şunu farkettim ki... benim dışımda herkes tamamen parayı düşünüyordu.
Lo curioso fue... esto es lo que noté, al principio cuando empecé... fue que a todos les interesaba ganar dinero, menos a mí.
Farkettim.
Me he dado cuenta de eso.
Sadece buna Nasıl yaklaştığımızı farkettim... Caitlin maratonu kazanma sebebinin birtek uzun bacakları olacağını düşündük.
Acabo de darme cuenta de que la forma en que he estado enfocando esto... es como si aquí Caitlin ganara maratones
- Röntgenlerinde biraz kardiyomegali gördüm. Ve soluması esnasında holosistolik uğultular farkettim.
- Vi cardiomegalia en las placas y escuché un murmullo holosistólico en su resuello.
Satıcımdan geri çekip, aileye geri vermek zorunda kaldım. Çok ileri gittiğini farkettim.
Por lo que tuve que dar marcha atrás y devolverlo a la familia, comprendí que había ido demasiado lejos.
Öğleden sonra telesiyejle kayak öğrenme yerine giderken seni özlediğimi farkettim.
Esta tarde, en el telesilla, subiendo la montaña me di cuenta de que te echaba de menos.
Bugün farkettim de, kulağa çok komik ve tuhaf geldiğinin farkındayım ama nereli olduğunu bile bilmiyorum.
¿ Sabes lo que es tan loco y tan divertido? No sé de dónde eres.
İtiraf etmeliyim ki çok etkilendim ve şimdi farkettim de hepsinde Pam varmış.
Y debo confesar que estoy muy impresionada y... no me había dado cuenta de que Pam aparece en casi todas.
Damon'da da bir tane olduğunu farkettim.
Me di cuenta de que Damon también tiene uno.
Şüpheliyle konuştum ve ifadesinde bazı çelişkiler olduğunu farkettim.
Yo... hablé con el sospechoso y noté que tenía algunas discordancias en la coartada.
- Evet, farkettim. - 75 doları kabul etmeliydin.
- Debería haber aceptado los $ 75...
İnsanlar orada arabalarına iyi bakıyorlar. Fotoğraflardan farkettim.
La gente se preocupa mucho por ellos.
Laboratuarda test edene kadar emin olamayız, ama kanda turuncu renk olduğunu farkettim, bu da belki hemofili anlamına gelebilir.
No estaremos seguros hasta que hagamos los análisis pero noté que la sangre tiene un tinte naranja quizá un signo de hemofilia.
Ve farkettim ki bir işareti vardı.
Y me percaté de que él tenía una señal.
Davamızla ilişkili olduğunu düşündüğüm üç farklı cinayeti farkettim.
He encontrado otra conexión forense en al menos tres de nuestros casos vinculados.
Kapının açık olduğunu farkettim ve bu bana biraz garip geldi, o yüzden, bilirsiniz ışıkları açıp içeri girdim ve işte damlayan kanı o zaman gördüm.
Había notado que la puerta estaba abierta y eso era extraño así que yo, ya sabe, encendí la luz y entré y fue entonces cuando vi la sangre como si
Şimdi farkettim. Zombi-lik, yamyamlığın farklı bir şekliymiş.
Me acabo de dar cuenta que el zombies-ismo es solo canibalismo en forma de virus.
Oraya nasıl gidebileceğimiz hakkında bir fikre sahip olmadığımı farkettim.
Me di cuenta de que no tenía ni la más mínima idea de cómo iba a llegar allá.
Dixon'ın bana doğruyu söylemediğini farkettim.
Sabía que Dixon no me decía la verdad, lo cual era cierto.
Tam söylerken ben de farkettim.
Eso se me ocurrió mientras lo estaba diciendo.
Ve şimdi tanıştım. Hata yaptığımı farkettim.
Y ahora que lo he hecho, me doy cuenta de que he cometido un error.
Olanların üzerinde düşündükçe, Farkettim ki biz sadece birlikteydik çünkü, Sana ihtiyacim vardı.
Cuanto mas pienso las cosas, más me doy cuenta de que solo estabamos juntos porque yo te necesitaba.
Şüpheliyle konuştum ve ifadesinde bazı çelişkiler olduğunu farkettim.
Yo hablé con el sospechoso y noté algunas discrepancias en su coartada.
- Evet, farkettim. - 75 doları kabul etmeliydin.
- Debiste aceptar los $ 75...
Ucuz tıraş losyonunun kokusunu farkettim.
Ese olor, una loción de afeitado barata.
Ted ortalarda yok, ve az önce kokulu ampullerin, üç gün açık halde bırakılırsa bozulmuş et gibi koktuklarını farkettim.
Ted desapareció y acabo de averiguar que si dejas a los bombillo perfumados encendidos por tres días, huelen como carne descompuesta.
- Ve ben de ister dev, ister çok milletli bir şirket, hatta kendi annen bile olsa, kimsenin onayı peşinde, koşmamamız gerektiğini farkettim.
- Y yo entendí que aunque sea una gigante compañía multinacional o tu propia madre, tú nunca deberías buscar la aprobación de alguien más.
Ve farkettim ki karımdan sonra pek fazla ilşiki yaşamadım, Yani belki, biraz aciz olabilirim, daha fazla dışarı çıkmam lazım çok daha fazla...
Y me di cuenta, no he estado con muchas mujeres desde mi esposa, así que tal vez esté un poco desesperado, y necesite salir más...
- neler olup bittiğine dair Rose'un yardımını Almanın o kadarda kötü bir şey olmadığını farkettim.
Y yo entendí que quizás usando la ayuda de Rose para saber lo que está ocurriendo por aquí no es algo tan malo.
Komik bir şey farkettim.
Oh, sí. Descubrí algo divertido.
Ailemin, kariyer seçimim yüzünden üzgün olduğunu sanıyordum ama sonra farkettim ki bakın kukla elini nereye koymuş.
Pensé que mis padres estaban enojados por mi elección vocacional, pero más tarde, me enteré de que... bueno, miren dónde tiene la mano el muñeco.
Farkettim.
- Me di cuenta.
Kyleberger geri geldi İşte o anda ne olduğunu farkettim.
Kyleberger viene caminando hacia atrás, y me doy cuenta de lo que acaba de suceder.
Bu sabah, ensesinde ve kolunda bazı çürükler farkettim. Ona sorduğumda, bana düştüğünü söyledi.
Esta mañana, ví algunas contusiones en su nuca y en su brazo, y cuando le pregunté sobre eso, me dijo que se había caído.
"Farkettim ki..."
Ví... "
Sonrasında ablan olduğunu öğrendiğimde, Yalan söylediğini farkettim.
Después, cuando me enteré de que era tu hermana, me di cuenta de que había mentido.
ve şunu farkettim kalbim iyi değildi çünkü eko'ya girdiğimde kalp atışlarım aynen şöyleydi- -
Y descubrí que tenía un corazón malo porque me hicieron un ecocardiograma y mis latidos estaban todos...
kasık tüylerinden biri... sonra onları bütün vücüdu saran prezervatiflerin içine koydular- - penisleri bile, "burdayım.yardım edin." diyordu fakat o anda şunu farkettim- - taşakların hareketine bile yer yoktu.
Acaso había un vello púbico haciendo... Y se pusieron ese condon de cuerpo entero- -... que hasta el pene dijo, "Aqui estoy. Ayudenme."
Yaklaştıkça, hiç hareket etmediğini farkettim, ölmüş gibiydi.
Mientras me acercaba, Vi que él no se movió, y parecía muerto.
Bu gün farkettim.Bir doğum günü.
Y me di cuenta, que hoy es tú cumpleaños.
Sonra söyleyecek bişeyin olmadığını farkettim. Ama belki... Sadece belki...
Me doy cuenta que no hay nada que decir porque quizá solo lo pueda cantar.
İnsanların panik olduğunu nasıl farkettim biliyor musun?
¿ Has notado cómo todos están frenéticos?
- Arkadaşlarımız ölüyor, Jason. - Evet, bunu bende farkettim.
- No tiene sentido - ¿ Tienes una mejor explicación?
Ve şirket hayatımı kurtarınca, benim tek görevimin de şirketi kurtarmak olduğunu farkettim.
Y como Ia empresa salvó mi vida, pensé que sólo era mi deber salvar a Ia empresa :
Ve ben orada durmuş izlerken uzun süre önce unuttuğum bir şeyi farkettim.
Y mientras estaba ahí observando... me di cuenta de algo que había olvidado hacía mucho tiempo.
Ve şunu farkettim, sizin de farkedeceğiniz Bütün tuhaf katillerin tarzı bunun dışında bir şey, Ama ninjaların yaptığına çok inanmıyorum,
Y soy consciente de que probablemente verán a todo tipo de asesinos raros por aquí, pero no creo que tengan muchos ninjas, y estoy bastante seguro de que, al encontrar a este chico, será blanco, entre 25 y 40 años, con problemas de autoestima que bien se merece.
Evet, farkettim.
- Sí, lo sé.
Daha önce farkettim ki, ailenin İtalya'dan olduğunu hiç bilmiyordum.
de que tu familia era de Italia.
"Farkettim ki..." "... Ensesinde belirgin morluklar var,
" Ví... heridas visibles en su nuca y una segunda herida en la zona trasera de su brazo izquierdo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]