Farkındayım tradutor Espanhol
10,904 parallel translation
Ama ben bir doktorum. Bu yaptığının istemsiz bir tik veya gaz olduğunun farkındayım.
Pero, como soy médica, sé que seguramente fue un reflejo involuntario o un gas.
Hepiniz idari olarak aşırı şekilde fazla mesai yaptınız, çabalarınızın farkındayım.
Administrativamente, todos están trabajando horas extra, les debo una.
Farkındayım.
Estoy al tanto de eso.
Farkındayım evet.
Ya sé, ya sé.
Sana karşı pek sıcak davranmadığımın farkındayım ve...
Mira, yo sé que no he sido muy acogedor contigo. - Y...
Lütfen, tam olarak ne yaptığının farkındayım Norm.
Por favor, sé exactamente lo que haces, Norm.
Hayatınızı feda etmenizi istediğimin farkındayım.
Y sé que pido el sacrificio más grande. Lo sé.
Evet, ne kadar acil olduğunun farkındayım.
Sí, me doy cuenta de lo urgente que es.
Bizim için çok çalıştığının farkındayım.
Sé que trabajas duro para nosotros.
Hepinizin yeni bir arkadaş istediğinin farkındayım fakat Jake'in Florida'da bir sürü arkadaşı olduğuna eminim.
Sé que todos querrían tener un nuevo amigo pero estoy segura de que Jake tiene muchos en Florida.
Zayıf ve şiddetli davrandığımın farkındayım ve tekrar asla olmayacağından emin olmak için sert adımlar atacağım.
Reconozco que actué en forma débil y violenta... y haré todo en mi poder para que eso no vuelva a suceder.
Farkındayım. Üç gündür telefonda ayarlamalar yapıyorum.
Hace tres días que estoy haciendo llamadas para arreglar todo ese tema.
Ve istediğim şeyin ciddiyetinin farkındayım, o yüzden siz ve bölümünüz için elimden geleni yapmaya razıyım.
Entiendo la gravedad de lo que estoy pidiendo. Deseo hacer lo que pueda por su apartamento.
Fena çuvalladım, farkındayım ama bu, hayatı dolu dolu yaşayan herkesin başına gelebilecek bir şey şekerim. Dolu dolu diyorum bak.
Me equivoqué, lo sé, pero le pasará a cualquiera... que en verdad viva la vida.
Tatlım, kendimi ve ne yaptığımı bilmediğimi sanıyorsun bunun farkındayım.
Sé que crees que no sé quién soy... ni lo que he hecho.
Kendine bilerek saplamadığının gayet farkındayım zaten.
Me alegra saber que no te lo has clavado... a propósito.
Farkındayım efendim ve tam da bu yüzden orduya katıldım.
Soy consciente Señor y por eso me he enlistado.
Ama benim değer verdiğim şeylerin de saldırı altında olduğunun farkındayım.
Pero también siento que mis valores están siendo atacados...
Nerede olduğunuzun farkında mısın? Evet, nerede olduğumuzun farkındayım, burada daha fazla kalmayı planlamıyorum.
Sí, sé que es donde estamos, pero no... esperen que aguantemos mucho más.
Farkındayım.
Lo sé.
- Üzgün olduğunuzun farkındayım.
- Entiendo que esté afligido...
Durumun kötü göründüğünün farkındayım.
Sé que esto se ve mal.
Kulağa çok romantik geldiğinin farkındayım.
Stacey, sé que suena muy romántico.
Ne yaptığının farkındayım Tim.
Sé qué estás haciendo, Tim.
Farkındayım.
- Sí. Lo sé.
- Tamam, o an çok panikledim. - Farkındayım. Sen nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun?
Así es, por eso es que nunca como, pero me preguntaba
Bunun seni suçlu hissettirdiğinin farkındayım. Ben de kendimi suçlu hissediyorum. Ama David boğuluyor, eğer dikkatli olmazsak bizi de kendine çekecek.
Y sé que te hace sentir culpable, y yo también me siento culpable pero David se está ahogando y si no tenemos cuidado, nos arrastrara con él.
Dinle, görevini ne kadar ciddiye aldığının farkındayım.
Escucha. Sé lo mucho que significa seguir con tu Reglamento.
Pek akla yatmadığının farkındayım.
Ya sé que no tiene mucho sentido.
Peder, sonuçlarının gayet farkındayım.
Padre, estoy plenamente consciente de las consecuencias.
Onun farkındayım.
He oído de él.
Tüm bunların ablanla sana ağır geldiğinin farkındayım.
Sé que no ha sido fácil para ti y tu hermana.
Ne düşündüğünün farkındayım.
Sé lo que estás pensando.
Farkındayım!
¡ Lo sé!
Farkındayım, çıldırmış gibi görünüyorum.
- Sí, sí. Suena a que estoy loca.
- Olup bitenin farkındayım, evet.
- Sé qué está sucediendo. Sí.
- Evet, farkındayım, efendim.
- Sí, señor. Lo sé, señor.
Bunun son derece şok edici bir keşif olduğunun farkındayım.
Entiendo que se trata de un descubrimiento impactante.
Bir kurt olarak doğmadığının farkındayım ama hiç değilse kurt gibi davranamaz mısın?
Tu no naciste siendo lobo, pero... quisieras actuar como uno.
Picasso olmadığımın farkındayım ama o kadar kötü olamaz.
Oye, sé que no soy Picasso, pero, no creo que esté tan mal.
Aramızda geçenlerden sonra aynı çatı altında olmamızın, doğru olmayacağının farkındayım. Gitmesi gereken biri varsa o da benim.
Soy perfectamente consciente que tras lo que ha sucedido entre nosotros sería inadecuado que ambos permanezcamos en la misma casa pero soy yo quien debería irse.
Kulağa çok delice geldiğinin gayet farkındayım. Fakat orada öylece oturup New York'tan muhtemel ayrılık planları yaptığım sırada karşıma bu gizemli, tuhaf, keskin zekalı insan çıkıverdi.
Ahora, sé que suena completamente loco, pero había estado ahí pensando que probablemente iba a tener que salir de Nueva York y entra este enigmático, extraño, y brillante ser humano.
Finansal durumunun gayet farkındayım bayım.
Estoy muy familiarizado con su situación financiera, señor.
Ama Jessie farkındayım. Sean artık evinizde değil.
Para que lo sepas Sean no es un fantasma en tu casa.
- Farkındayım Neil.
Lo sé, Neil.
Sevgili amcam bunun sizi memnun etmeyeceğinin farkındayım.
Querido tío : Sé que esto no te agradará.
Buradaki ayrımcılığın, Dört ve senin için zor olduğunun farkındayım ama ikinizi, bunun üstesinden geleceğinizi bilecek kadar izledim.
Pero los he observado lo suficiente como para saber que lo solucionarán.
Geç olduğunun farkındayım ama. Ekstra piyano dersi alabilirim.
Sé que es tarde, pero necesito más clase de piano.
Farkındayım!
- ¡ No me lo recuerdes!
- Düşüncelerinin farkındayım, Karen.
Sé en lo que crees, Karen.
Farkındayım.
- Lo sé.