Fayeen tradutor Espanhol
29 parallel translation
... dakikalar önce yaptığı açıklamada, Prens Fayeen, kuzeninin cinayetinden,... radikal bir feminist ve İslam için bir tehlike olduğunu ifade ettiği... -... Hani Jibril'in sorumlu olduğunu söyledi.
... hace unos momentos, donde el Príncipe Fayeen entregó un comunicado condenando el asesinato de su primo en manos de Hani Jibril, a quién llamó feminista radical y un peligro para el Islam.
- Fayeen, Jibril'i kullanarak... -... Abboud'un değiştirmeye çalıştığı her şeyi geri götürecek.
Bueno, Fayeen la usará para echar para atrás todo lo que Abboud estaba tratando de reformar.
Artık doğrunun ne olduğunu kontrol edemiyoruz ; -... Fayeen'in, ister lehine, ister aleyhine olsun.
Y ya no podemos controlar lo que es verdad, si se va a alinear o estará en contra de Fayeen.
Şirket Yöneticisi, Prens Fayeen ile bağlantılı paravan bir şirketten kendisine yapılan bir seri para transferini dikkatli bir şekilde belgelemiş.
El Jefe de Operaciones documentó cuidadosamente una serie de transferencias hacia él de una compañía falsa que está vinculada al príncipe Fayeen.
Eğer olur da, Fayeen her şeyi onun üstüne yıkmaya kalkarsa diye.
En caso de que el príncipe Fayeen intente tirarlo bajo un autobús.
Prens Fayeen, Abboud'u öldürmek için Arcadia ile işbirliği yapmış.
El príncipe Fayeen conspiró con Arcadia para asesinar al príncipe Abboud.
Prens Fayeen dünyanın en zengin adamlarından biri.
El príncipe Fayeen es uno de los hombres más ricos del mundo.
- Prens Fayeen'i yasadışı bir şey yaparken yakalamamız gerek.
Tenemos que atrapar al príncipe Fayeen haciendo algo... ilegal.
Prens Fayeen'in beni öldürmeye çalışmasını sağlamak.
Hacer que el príncipe Fayeen intente matarme.
Sebastian Egan tarafından yazılmış,... Prens Fayeen'in, Abboud'u ve Jibril'i öldürmek için plan yaptığını kanıtlayan birkaç gizli işleri açığa vuran makale istiyorum.
Quiero publicar una serie de artículos de exposición escritos por Sebastian Egan que prueban que el príncipe Fayeen conspiró para matar a Abboud, e intentó matar a Hani Jibril también.
Prens Fayeen kuzeni Abboud'u kıskanıyordu. Sadece yakışıklı, genç ve modern Suudi Arabistan'ın ileri görüşlü yüzü olduğu için değil aynı zamanda değişimi temsil ettiği için.
El príncipe Fayeen estaba celoso de su primo Abboud, que no era solo la cara apuesta, joven y progresista de la Arabia Saudita moderna, también representaba el cambio.
- Fayeen biliyordu.
Oh, el príncipe Fayeen lo sabía.
Yani Fayeen'in unvanı alabilmesi için Abboud'un önünden çekilmesi gerekiyordu.
Así que para que Fayeen tome el título, necesita a Abboud fuera del camino.
Fayeen gücü eline alıp petrol bakanı olduğunda, Arcadia'ya anlaşmayı vereceğine söz verdi.
Fayeen le dijo a Arcadia que les daría el contrato cuando se apoderase del poder y se convirtiera en ministro petrolífero.
Prens Fayeen ve Arcadia çok iyi biliyordu ki, Jibril, Abboud'la yüzleşerek,... verdiği sözü halkın görebileceği şekilde kameralar karşısında söylettirme fırsatını asla kaçırmazdı.
El príncipe Fayeen y Arcadia sabían que ella no se perdería una oportunidad de confrontar a Abboud en televisión americana, ponerlo frente a cámara y forzarlo a comprometerse públicamente a la promesa que le había hecho.
"Prens Fayeen'in Mülkü, Riyad"
Esto no es cobertura de prensa...
Prens Fayeen kendisini Allah'ın elçisi sanıyor, adam aynı zamanda dünyanın en zengin 10 kişisinden biri.
El príncipe Fayeen cree que es un recipiente de Allah, y resulta ser uno de las diez personas más ricas de la tierra.
- Fayeen bu bilginin yayınlanmasını önlemekte kararlı.
Fayeen está determinado a suprimir este reporte.
Fayeen ile birlikte yatılı okulda okumuş. Yani prens, eski bir kankası aracılığıyla...
Asistió la escuela en el extranjero con el Príncipe Fayeen, así que estaba enviando un mensaje
Prens Fayeen'in, Abboud'u öldürmek için Arcadia ile işbirliği yaptığına dair... -... elle tutulur kanıtım var.
Tengo prueba irrefutable de que el Príncipe Fayeen conspiró con el Consejo Político Arcadia para asesinar al Príncipe Abboud.
Fayeen ve Arcadia'yı birbirine bağlayan banka transferleri.
Transferencias bancarias que conectan a Fayeen con Arcadia.
Prens Fayeen, Saud Hanesinin bir üyesi. Allah tarafından Mekke'yi korumak için gönderilmiş bir ailenin üyesi.
El Príncipe Fayeen es un descendiente de la Casa de Saud, la familia designada por el mismísimo Allah para ser los guardianes de la Meca.
Prens Fayeen'in Arcadia ile birlikte,... Abboud'u öldürmek için suikast düzenlediğine dair kanıtım var.
Tengo pruebas sólidas de que Fayeen conspiró con el Consejo de Arcadía. Para asesinar al príncipe Abboud.
- Fayeen'in beni öldürmeye çalışmasını sağlamak.
Hacer que el príncipe trate de matarme.
FBI'ın, Prens Fayeen ve Arcadia hakkında yaptığı soruşturmaları biliyoruz.
Sabemos todo sobre las investigaciones del FBI en el Consejo de Arcadía y el príncipe Fayeen.
Prens Fayeen ile ilgili soruşturmanızı bitireceksiniz.
Dejarás de investigar al Príncipe Fayeen.
Eğer Prens Fayeen'in herhangi bir şekilde başı yanarsa, ailen ölür. Anladın mı beni?
Si el príncipe Fayeen sufre alguna consecuencia negativa, tu familia morirá. ¿ Me entendiste?
Prens Fayeen'den geldiğini bulduğumuz paraya ne olacak peki?
Sí, ¿ qué pasa con la ruta del dinero que conduce hasta el príncipe Fayeen?
Prens Fayeen ile olan... -... bağlantımız gizlenmiş olacak.
Y nuestra conexión con el príncipe Fayeen quedará elminada.