Final tradutor Espanhol
48,618 parallel translation
- Sonunda kafan patlıyor.
- Es mortal al final.
Son bilmeceye hoş geldiniz.
Bienvenida a El problema final.
Nihayetinde, bir başkasının hayatı pahasına ellerini temiz tutmak bencillik değil mi?
Al final, ¿ no es egoísta tener las manos limpias a costa de la vida ajena?
İşte geldik, yolun sonuna.
Y aquí estamos, al final del trayecto.
İlk davan ve son bilmecen.
Tu primer caso y el problema final.
Neyse ki kardeşim ve benim için mutlu bir son oldu.
Por suerte para mí y mi hermanito, tuvo un final feliz.
Ve görüyorum ki dağın tepesindeki süper domuzu sona bırakmışsın çünkü tırmanışın beni kızdıracağını biliyordun.
Y tuvieron que dejar al puto supercerdo de la montaña para el final, porque sabían que la subida me irritaría.
Çok uzun ve stresli bir gün geçirdik.
Ya deberíamos estar en casa al final de un día muy largo y muy estresante.
Galiba en büyük düşmanın benmişim gerçekten.
Al final va a ser que soy tu mayor enemigo.
- Sonu çok güzeldi.
- Me encanta el final.
Joker'in hesabını biz vereceğiz.
Seremos el Juicio Final del Joker.
Meğer lüzumsuz değilmiş.
Al final ha servido para algo.
En sonunda neredeyse buraya geldi ve sürprizi mahvetti.
Aquí casi entró al final y arruinó la sorpresa.
Sonlara doğru 45 kilo bile gelmiyordum.
Hacia el final, apenas llegaba a los 45 kilos.
Son günlerini görmediğin için şanslısın.
Tienes suerte de no haberlo tenido que ver al final.
Bu iş nasıl bitecek diyorum, oyunun sonunda ne olacak?
¿ Dije que cómo acaba esto? ¿ Cuál es el maldito final del juego?
Oyunun sonu diye bir şey yok.
No hay final.
Ardından son kısma geçeceğiz.
Luego pasaremos a la fase final.
Ama neticede bu, onları öngörülebilir kıldı.
Pero, al final, lo único que logró es hacer que fueran previsibles.
Üstelik onun binaya girmesine ben yardım ettim.
Y al final, yo lo ayudé a llegar a ese edificio.
Gecenin sonu için bir şey önerir misin?
¿ Podría recomendarme algo para el final de la noche?
Son durak.
Este es el final del recorrido.
- Evet, sonda yaptığın hoşuma gitti.
- Sí, sí, sí, me ha encantado la hostia del final. - ¿ Sí?
Giderseniz bana da getirin.
Y tráigame uno para mí, si al final va.
Onu oraya siz koydunuz. Evet, seni suçlu gösteren sürpriz bir son yapmak istedik.
Bueno, ya, necesitábamos un gran giro final para demostrar que eres culpable.
Seni asla doyurmayacak ve sonunda seni kötü hissettirecek, ama yine de daha fazlasını isteyeceksin.
Nunca te vas a llenar del todo y al final terminas harto pero siempre vuelves a por más.
Bizi dinleyip, son kararı versin.
Alguien que nos escuche y emita un veredicto final. - Ese eres tú, tío.
Orada hak veriyorum, sonlara doğru biraz çirkinleşti olay.
Reconozco que la cosa se puso un poco turbia al final.
- Cevabın ne?
¿ Al final qué va a ser?
Ben de merkezde oturuyorum. Coniston alanının hemen arkasında.
Sí, yo vivo en la ciudad, al final de Conison Field.
Bilmiyorum hesabını tutmadık herkese uğramalarını söylüyorduk.
No lo sé. No controlamos el número final, simplemente le decíamos a la gente que se pasara si le apetecía.
Bugün kötü bitti, insanlara vuramazsın.
Hoy fue un mal final, no puedes golpear a la gente.
Hepimiz ne kadar farklı olsak da, sonunda bir noktada buluşuruz.
De una forma u otra, todos terminamos de nuevo juntos al final.
Almanlar ateşkesi imzalamadan önceki son çabası gibi bir şey.
Una especie de festejo final antes de que los alemanes firmen el armisticio.
Efendim, gazın yerini ve Ludendorff'un gazı nasıl salacağını öğrenmek için son şansımız bu.
Señor, es nuestra última oportunidad nuestra oportunidad final para hallar el gas y averiguar cómo va a usarlo Ludendorff.
Buralarda olursan beni ara.
Así que si al final quedarse allí, llamame.
Bu işin sonu ne?
¿ Cuál es el final del juego?
İki gün içinde şu grafiticiyi bulacaksın ve ben binayı teslim edene kadar başka grafiti olmamasını sağlayacaksın ben de sana bu evi aldığım fiyata satacağım.
Encuentra a este chico de grafiti en los próximos dos días y me garantizas que no habrá grafiti hasta el final del trato y te venderé esta casa por lo que pagué por ella.
Koridorun sonundaki kapı.
Es esa puerta al final del pasillo.
Tabii, yıl sonu raporu da mevcut.
Sí, también registro de final de año.
Ve nihayet... Anlatmaktan neredeyse bitap düştüm.
Y al final... estoy casi extenuado de mencionarlo.
- Neticede seni arıyordu.
Al final, te llamaba.
Neticede yarı insandı ve tam burada çömelip alevlerin içindeki hayaletlerle uzlaştı.
Al final era medio humano y se agachaba justo aquí para hacer tratos con los fantasmas de las llamas.
Sonunda bu mesele de çözüme kavuştu.
Y un final para este asunto, por fin.
Son günlerinde babamın nadiren yediğini söylemiştin.
Cerca del final, dijiste que mi padre rara vez comía.
"Horace Delaney'nin vasiyetnamesi okunurken bir aktris ortaya çıktı."
"Durante la división final de bienes de las propiedades de Horace Delaney, apareció... una actriz".
Ancak sana göre netice riske atılmama değerdi öyle değil mi?
Pero el resultado final para usted, merecía que corriera ese riesgo, ¿ verdad?
Tek istediğiniz karmaşık göstermekti ama nihayetinde neyse odur.
Puede desconcertarles todo lo que quieran, pero al final, es lo que es.
Bu değerlendirmenin sonunda bize ne yapılması gerektiğini, bunu nasıl yapacağını ve neye ihtiyacın olduğunu söylersin.
Al final de esa evaluación, nos dirá qué se debe hacer, cómo lo hará y qué necesita para hacerlo.
Sonunda geçit töreni yok.
No habrá ningún desfile al final.
~ TABU ~ Bölüm 8 _ FİNAL
Subtítulos buscados por Mingo