English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ F ] / Flashback

Flashback tradutor Espanhol

136 parallel translation
Korkma. Sadece geçmişe dönüyoruz.
- Tranquila, es un flashback.
pera'nın boğmaya başlaması ( geçmişe dönüşün sonu ) ilk cinayet bir amatör tarafından işlenmiş olmalı.
Cómo empezó Pera a estrangular ( Final del flashback ) El primer asesinato podía haber sido obra de un aficionado.
Hayatım gözlerimin önünden geçiyor.
Parece un flashback de toda mi vida.
- Flashback'inde gördüm. Sen ve Grant birlikte olmak için yaratılmışsınız.
Lo vi en tu "flashback" Tú y Grant deben estar juntos.
Birden gözümün önüne Village People geldi.
Acabo de tener un flashback de Village People.
Bu seferki anı sahnen çok uzun sürdü.
Has tenido un flashback muy largo.
Yasal olamaz. Kendisine Rahip Flasback diyen çıplak bir adam tarafından jakuzide evlendirildin...
Los casó un streapper en una tina de agua caliente Que se hacía llamar reverendo Flashback.
Rahip Flashback sadece yasal değil ayrıca Forbes'ın seçtiği en zengin 500 vaiz içinde Papa'yla Dionne Warwick'in arasında.
No sólo es legal el reverendo Flashback es ahora uno de los más ricos tele-evangelistas de Forbe entre el Papa y Dionne Warwick.
Rahip Flashback'in bir milyon doları var çünkü kiliseleri vergiden muaf.
Es muy sencillo. reverendo Flashback gana tanto porque las iglesias están exentas de impuestos.
Eğer Rahip Flashback'in kendi adına kilisesi var ve vergi ödemiyorsa bizim neden olmasın?
Si Flashback reverendo puede llamarse a sí mismo una iglesia y no pagar impuestos ¿ Por qué no podemos nosotros?
Bu görüntüler canını yakabilir.
Estos flashback pueden ser fatales.
Arasıra, asit tripleri falan...
Un flashback ocasional de ácido.
Bence bu büyük kollektif psikozlu kimyasal geriye dönüşler bütün bu ilaçlardan bütün ilaçlardan içilen, yutulan, burundan alınan, enjekte edilen ve rektal yolla 1960'tan 1990'a kadar bütün Amerikalılar tarafından alınan.
¡ Creo que es un "flashback" químico, masivo, colectivo y psicótico de todas las drogas fumadas, tragadas, jaladas, inyectadas y absorbidas por el recto por todos los americanos desde 1960 a 1990!
"Maureen'in Cinayet Hatırlama Sahnesi."
Escena 34. "Flashback del asesinato de Maureen".
Unuttuğun bir şeyi hatırlarsan... beni arayabilirsin.
Estoy teniendo un flashback de algo que olvidé decirte.
Anımsama içinde anımsama gibi.
Es como un flashback dentro de un flashback.
Vegas'ta Korku ve Nefret'in yazarının geri dönüşlerini görmeye başladım galiba.
Creo que estoy tenido un flashback de Hunter Thompson.
Bir 9. sınıf flashback yaşıyorum ikinci, bekle.
Espera un segundo, me viene una memoria de bachillerato.
Ve birdenbire sadece yakın çekimler değil.. "flashback" ler... paralel aksiyonlar... ve Seyircisinin ilgisini karenin bazı bölgelerine odaklayacak birçok şey gördük.
Y de pronto, no sólo había primeros planos... sino escenas retrospectivas... acción paralela... y toda una serie de trucos que ayudaban a que el público... se concentrara en una cierta parte del cuadro.
Herkesin hatırladığı bu geçişler, bir sahneden diğerine geçerken... içinde bulunduğu sahneden ileriye ve geriye flashback'ler yapan... Dennis kesme ile geçmek istemedi.
Las transiciones que todos recuerdan, el paso de una escena... a la próxima, en la que avanza a la próxima escena y regresa... a la escena en la que estás.
Flashback'ler kullandık, bazen ileriye doğru.
Retrocedíamos, a veces avanzábamos.
Şu anda bir flashback kullanabilirsiniz.
Vendría bien un flashback mismo
- Flashback.
Un flashback
O bir flashback istiyor. - Neden?
Quiere un flashback
Sadece burada duruyordum ve sonra bazı garip lise flashback vardı.
Estando aquí de pie, he tenido un extraño recuerdo del instituto.
Flashback!
Flashback
İşte kocanız, nam-ı diğer, beleşçi... salya sümük dilenci, dayak tepici...
Allí está su esposo, alias Limosnero, Baboso McGee, cabo Flashback, etcétera.
- Evet, gözümde anıları canlandırıyordum.
- Si, estaba teniendo un flashback.
- Anılarını hatırlarken gördüm. Sen ve Grant birbiriniz için yaratılmışsınız.
Lo vi en tu " flashback'" Tú y Grant deben estar juntos.
Anılar.
Já, flashback.
Bu sahne Ingmar Bergman'ın flashback'e direnerek... başarıyla gerçekleştirdiği son derece erotik bir sahnedir.
Esa escena es tan erótica precisamente porque Bergman resistió adecuadamente la tentación de un flash back.
- Sonra da Jessie'nin L.A.'a ilk gelişine döneceğiz.
Y entonces haremos flashback a cuando Jessie llega por primera vez a L.A.
Bu uzun bir geçmişe dönüş mü olacak?
¿ Es un flashback largo?
Ahbap, hikaye hiç de uzun değildi.
Amigo, el flashback no duró tanto.
Ya şimdi terk edersin ya da geçmişinden bir hikâyeyi anlatmaya başlarım.
O te vas, ahora... O creo uno de tus flashback aleatorios.
Ne olduğunu anlatacak mısın yoksa hala eski görkemli günlerinin flashback'ini mi yaşıyorsun?
¿ Me dirás por qué, o estás todavía estancado en el flashback de los días gloriosos?
Dramatik bir konuşma için hazırım. Flashback'ler ve orgazmın doruklarında...
Estoy listo para una conversación dramática... con flashbacks y un clímax...
Saniyeler içinde bütün mekan lisedeki erkek arkadaşımın karavanı gibi kokardı. Geriye dönüşler yaşıyorsun?
en cuestión de segundos todo este lugar olía como la camioneta de mi novio de secundaria tendrás un flashback?
Eski oyunlarımı hatırladım da.
Ah, he tenido un pequeño flashback del patio.
Sanırım... Işıkların yanıp sönmesi savaş anılarını canlandırdı.
Y qué... las luces estroboscópicas le causaron un flashback de la guerra, y yo no sé lo que era, pero era...
Finalde, "Lost" dizisinde olduğu gibi geçmişe dönüşler yaparız.
Al final... hacemos un flashback. Como en las películas extranjeras.
Geriye dönüş gibi.
Como un flashback.
Bir an geçmişe gidip geldim sanki. Bu antihistaminler çok matrak.
Creo que acabo de tener un flashback, ¡ estos antihistaminicos son una locura!
İlk 3 sezonda, karakterlerin geçmişe dönüşleri, Oceanic kazazedelerinin.. .. uçak kazasından önceki..
los flashback de los personajes exploraban las vidas de los sobrvivientes del oceanic
hayatlarını öğrenmemize yardımcı oldu. ama Jack'in bunalımlı bir anına geçmişe dönüş diye, algılanan sahne izlendikten sonra her şey değişti.
Antes de que se estrellaran en la isla pero todo cambio cuando Jack, en un momento de crisis, fue visto en lo que fue percibido como un flashback
- Lost'ta flashback'lerimiz olmuştu, ve sonra flash-forward'larımız, ve şimdi dizinin son sezonunda, flash-sideway dediklerimiz oldu.
en "Lost", que hemos tenido flashbacks. Y luego tuvimos flashforwards. Y ahora en la Temporada Final de la serie tenemos esas cosas llamadas flashsideways. ¿ Paso algo?
- Richard Alpert'ın flashback'i öldürücüydü.
El flashback con Richard Alpert era matador.
temelde Flashback'lerde gördüğümüz,
Vimos en los flashbacks que básicamente
Tüm odayı bambular, esrarlar ve 60'ların müziği sarınca G.I. Joelarım, garip bir Vietnam hatırasında donup kalmış gibi görünüyor.
Con todo el bambú, pipas para fumar y música de los 60. Como si mis viejos G.I. Joes se congelasen en un extraño flashback de Vietnam.
- Ufak bir çocuktum işte Ve kendi içinde takılandım
Era... la versión joven del personaje principal en secuencias de flashback, perseguía por todas partes a una enorme pelota roja y nunca llegué a atraparla.
Pera boğazlamaya nasıl başladı?
Cómo empezó Pera a estrangular. ( Flashback )

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]