English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ F ] / Fotografia

Fotografia tradutor Espanhol

160 parallel translation
NICEPHORE NIEPCE 1822'DE BU KÖYDE FOTOĞRAFI İCAT ETTİ
NICEPHORE NIEPCE INVENTA LA FOTOGRAFIA EN ESTA VILLA EN 1822
Fotoğrafta iyi çıkmadı, ama dediğin doğru.
La fotografia no me hizo justicia pero fue fiel.
Bir fotoğraf gönderip göndermeyeceklerini bilmek isterler, efendim?
Preguntan si queremos una fotografia.
Fotoğrafa bak.
Mira la fotografia.
Fotoğraf yorumlayıcılar bize bunun bir roket olduğunu söylüyor ve buna oldukça inanıyorum. Çok komik.
Bueno, los expertos en fotografia dicen que es un cohete y yo estoy seguro de ello.
Resim ya da fotoğrafçılık gibi değil.
No es igual que la pintura y la fotografia.
Bu salağın fotoğrafını mı çekiyorsunuz?
Fotografia este "pellejo"!
"PaIe Moon TaIes" filmi çekim ve oyunculuğunun basitliği, sadeliği ve inanılmaz alçakgönüllülüğü ile aşırı derecede şaşırtır.
Su película "Pale Moon Tales" es sobresaliente en su simplicidad, elegancia y maravillosa nobleza de fotografia y actuación
Size döşemenin fotoğraflarını çatıdan çekmenize izin verebilirim, ki orada Parco Dei Principi'de yapılan bir parti anısına burada olan bir plaket te var.
Puedo dejarles tomar una fotografia desde la terraza. donde hay una placa en memoria de una fiesta que hubo aqui en el "Parco dei Principi" donde la famosa Julia Sedova fue una invitada,
Ira, o resmi daha öncede incelediğini- - bakıp hayaller kurduğunu gördüm.
Ira, te he visto mirando esa fotografia antes. Babeando por ella.
Bu resimdeki kızla bir ilişkim olup olmadığını bilmek istedi.
Quiere saber si he estado teniendo una aventura amorosa con la chica de la fotografia.
O resme bakıp neden hayallere daldığını şimdi anlıyorum.
Eso te pasa por qué siempre estás checando esa fotografia.
Dinle Val, senin lanet köpeğinin bir başka resmini daha görmek istemiyorum.
Escucha, Val, realmente no quiero ver otra fotografia de tu maldito perro.
Yüzünü sadece fotoğrafta gördüm.
Sélo vi su rostro en una fotografia.
Bana göstermişti.
Me mostré esa fotografia.
Hapis, mahkemede okunan özel mektuplarım karakola götürülüp McBryde'nin ellediği karımın fotoğrafı...
Prisién. Mi correspondencia privada leida en el tribunal. La fotografia de mi esposa toqueteada por McBryde.
Ve bu beni, başarılı bir erkekle evli olan kadınlardan biri yapmaz, ayrıca hayatını kocasına ve çocuklarına adayan ve sonra da çocukları ondan ayrıldığı için, kendini insanoğlu olarak kabul etmek zorunda kalan, fotoğrafçılık çalışarak ya da bir sanat galerisi açarak çalışan ya da kocasının ofisinde iç dizayn işine giren bir kişi yapmaz.
Eso no me convierte en una de esas mujeres casadas con un hombre de éxito que le ha dedicado su vida a él y a sus hijos, y necesita ser válida como persona, porque sus hijos la abandonan, estudiando fotografia o abriendo una galería de arte para diseñar el interior del despacho de su marido. ¡ No!
Yetimhaneyi sevmeye çalıştım.
Me empezaba a gustar el orfanato pero me interese en la fotografia
Fotoğrafı alabilir miyim?
Puedo... tomar una fotografia?
Ve sen ona, fotoğrafla ilgili yalan söyledin.
Y tu le mentiste acerca de la fotografia.
Sanat fotoğrafçılığı konsepti Phil'in takdir ettiği bir şey değil, biliyorsun.
Una parte del concepto del arte de la fotografia... no es algo que Phil aprecie, sabes.
Fotoğrafta üç yaşındaydı, ama şu an on yaşında.
Tenia tres en esa fotografia, ahora tiene diez años.....
- Tamam. Bir resmi var mı?
- ¿ Tiene una fotografia?
Bir fotoğrafı var.
Tengo una fotografia.
Diz çökebilirsen tüm görüntüyü aynı kareye sığdırabiliriz.
Si se agacha un poco, creo que todo saldra en la misma fotografia.
Bu fotoğraf, Georgia, Fort Benning'teki bir görevli tarafından çekildi.
Esta fotografia la tomó un agente de policía en Fort Benning, Georgia.
Fotoğraf sahteydi.
La fotografia era falsa.
FOTO KlNCAlD Bellingham, Wash.
FOTOGRAFIA DE KINCAID Bellingham, Wash.
Senin aylığın, üstüne benim fotoğrafçılıktan kazandıklarımı ekle, dört yıla kalmaz ayrılmana yetecek paramız olur ve sen de yalnızca bestelerinle uğraşır, ünlü olur bizi zengin edersin.
Con tu sueldo, más lo que yo gano con la fotografia, dentro de cuatro años podrás dejarlo, dedicarte a componer, volverte famoso y hacernos ricos.
Burada resminizi unuttunuz!
Se olvidó su fotografia!
Gördüğüm son fotoğrafında on yaşlarındaydın.
La ultima fotografia que vi de ti, tenias como diez.
" Annem yavaşça kendini resme bıraktı.
" Mi madre se prestó a la fotografia.
Keşke yüzünün resmini çekebilsem.
-... que querria tomarte una fotografia.
Görünüşünüz sizi adaletsiz yapmaz.
Su fotografia no le hace justicia.
Ruh fotoğrafçılığı mı?
¿ Fotografia psíquica?
Ruh fotoğrafçılığı için yeni kanıtlar mı?
¿ Evidencias de fotografia psíquica?
Duygusal olmayan bir fotoğraf.
Una fotografia sin sentimiento.
İşte fotoğrafım için bu adam lâzım.
Ese tipo. El es el tipo. para mi fotografia.
Joseph'i altı yaşında okula götürdüğümüzde çektiğimiz bir fotoğraf vardı o sende mi?
Debes crees que.. ¿ No tengamos una fotografia de Joseph?
Benimde o zamanlarda fotoğrafım yok.
No necesito una fotografia.
Sana başka bir fotoğraf göstereyim mi?
¿ Puedo mostrarte otra fotografia?
Başka bir fotoğraf daha çektik.
Sacamos otra fotografia.
Fotoğraf ile daha güzel bir benzerlik yakalanabiliyorken.
Puedes conseguir un mayor parecido con una fotografia.
Ama fotoğraf yalnızca bir anı yansıtıyor.. Bir jest, bir kafa hareketi.
Una fotografia es solo un momento en el tiempo... un gesto, un giro de cabeza.
Resimde ne görüyorsun Daria?
Que ves en la fotografia, Dara?
Solamente una fotografia.
Solamente una fotografia.
Negatifleri de inceledik.
Tambien intentamos siendo ella quien tomara la fotografia.
Fotoğrafları da aynı şekilde açıklayabiliriz.
Podemos explicar la fotografia de la misma forma.
Tıpkı fotoğraf da olduğu gibi.
Lo mismo que con la fotografia.
Belki bu şeyi, kitaplardan öğrenmek biraz zordur. " - Yani bu fotoğrafçılık...
Bien, es complicado aprender de los libros aunque sea de fotografia Pues a mi me cuesta
- Uydu fotoğrafları.
- Fotografïa aérea.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]