Fïrsat tradutor Espanhol
113 parallel translation
Her birimiz odadan en az bir kez çïktïk. Suçu islemek için büyük bir fïrsat.
Todos salimos del salón en un momento dado y tuvo la oportunidad de matarlo.
"ONUNCUYA FIRSAT VERMEDEN KATLEDELİM ONU!"
"¡ DEJA QUE LE DEMOS MUERTE ANTES DE QUE MANDE LA DÉCIMA!"
YEDİ FIRSAT
LAS SIETE OCASIONES
Bidwelller'in hiç sahip olamadigi bir firsat yakaladim. Bunu mahvetmene izin veremem.
Tengo la ocasión de ser algo que los Bidwell nunca fueron, y tú no la vas a echar a perder.
BULUNMAZ FIRSAT
GRAN OCASION
Bana bir firsat ver.
Dame una oportunidad.
Talep ettigi bu edilgen kabullenis, görünümler üzerindeki tekeli, herhangi bir cevaba firsat vermeden ortaya çikisi vasitasiyla etkili bir... biçimde dayatilmis durumdadir.
La actitud que exige por principio es la aceptación pasiva que ya ha obtenido de hecho por su forma de aparecer sin réplica, por su monopolio de la apariencia.
Hazari, o alçaktan intikam almak için iyi bir firsat bu.
Hazari, esta es tu oportunidad para la venganza, vengate...
Firsat her seydir.
La oportunidad lo es todo.
Bu bir firsat sorununun adil
¡ Es sólo cuestión de oportunidad!
Böyle bir firsat ilk kez geldi senin bu yapmacik tavirlarin Senin için sonbaharda yapilan nelerdir
Una oportunidad dorada ha llegado por primera vez. Estos gestos tuyos me han enamorado.
Bu evi çok gördü mutlu bir firsat.
Esta casa ha sido testigo de muchas ocasiones felices.
hayir, öyle ise bunu yapma.dayanilmaz bir duygu onu kacirmaliyiz ve yarin holi oldugunu firsat bilmeliyiz
No, no hagas eso. Si es tan insoportable secuestraremos a la chica. Mañana es Holi.
Her insan bir sans bekler.firsat bulmak için... kendine bazen baska.yalniz bir kadin almak ister
Cada hombre es Wai Ting para tener una oportunidad. Una oportunidad para golpear... Para abusar de una mujer que está sola en cualquier momento.
Yani, bazen bana vuracakmiş gibi gelirdi ama bunu yapmasina firsat vermezdim.
Sabe, algunas veces... ... pensé que iba a hacerlo... ... pero no quise esperar a que lo hiciera.
Bir firsat daha kacirdim!
Ahi va otra oportunidad!
- Bana da firsat düsecek elbet.
- Ya llegará mi oportunidad.
Degisiklik yapmak için elimizde iyi bir firsat var.
Lo podemos hacer bien para variar.
Anliyorum. Bayan Nadal, senin için büyük bir firsat oldugunu kabul edecektir.
Estoy seguro de que entenderás que ésta es una gran oportunidad para ti.
Sana memnuniyetimi ifade edebilmem icin bir firsat vermeyecek misin?
No me va a dar la oportunidad de para mostrar mi aprecio?
Fakat bana bir firsat ver.
Pero dame una oportunidad Priya.
FIRSAT ARALIĞI İyi misin, yoksa sorumu geçiştirmeye mi çalışıyorsun?
¿ Estás bien o estás tratando de no responder a mi pregunta?
Sanat filmi. Tabi... büyük aletli erkeklerin firsat buldukca birbirlerini emdikleri bir sanat filmi.
Si, el arte de los tipos musculosos y con abdomen de cuadros chupándosela uno al otro cada vez que podían.
Birdaha geri gelmeyecek bir firsat.
- No volverán jamás. - Exactamente.
BÜYÜK FIRSAT TÜM ÖDÜL AVCILARINA
PREMIO GORDO PARA CAZADORES DE RECOMPENSAS
BİZ DOĞRU NOKTALARI SEÇMELİYİZ BİZE BÜYÜK FIRSAT VEREN KARTLARI SEÇMELİYİZ
Hay que apostar en las partidas en que las apuestas sean ventajosas... y sólo si tenemos unas cartas que nos den posibilidades de victoria.
Melllvar dönmeden kaçmamiz için bir firsat bu!
Esta es nuestra oportunidad de escapar antes de que Melllvar regrese.
Bence bu senin gelecegin. Bir firsat kazanmissin.
Terry Creo que es tu vida y tú mereces vivirla.
Çünkü o firsat sonsuza dek yok olabilir.
La oportunidad puede, también, irse para siempre
- Bu bir firsat.
- Es una oportunidad.
HIV'İN SİZİ YENMESİNE FIRSAT VERMEYİN!
'No le des una oportunidad al VIH.'
Birkaç tane iyi firsat var orada.
Hay muchas buenas oportunidades.
Kablosuzu dinlemeye ne zaman firsat bulabilirdim?
¿ Por qué debería escuchar las ondas?
Daha iyi bir firsat yakalayana kadar bekleyecektir.
Esperará a la mejor oportunidad.
Üniversiteden döndügümde, ona bir firsat verdim.
No para mí. Le di una oportunidad cuando regresé de la universidad.
Boyle bir firsat hayatta bir kere basina gelir degil mi? - Dogru.
- Sólo hay una oportunidad en la vida.
Otlamanin sona ermesiyle,... Uyuyacaklari yamaclara donmeden once, sosyallesmek icin son bir firsat daha vardir.
Terminado el apacentamiento hay otra oportunidad de socializar antes de ir a dormir a los acantilados.
Bu, bizim ne kadar sert oldugumuzu ve gotumuze hicbir sey tikmayacagimizi kanitlamak icin mukemmel bir firsat.
Podemos probar que somos duros sin tener que meternos nada por el trasero.
Yüzde 62, kaçirilmamasi gereken çok büyük bir firsat.
En un 62 %, una probabilidad demasiado buena para ignorarla.
Firsat firsattir.
Es una oportunidad.
Kiliçlarimizi bile çekmeye firsat bulamadik!
Casi nos aplastan antes de que pudiéramos sacar las espadas.
bu... cok iyi bir firsat babam size saygilarini iletmemi soyledi.
esta grandiosa oportunidad. Mi padre quería hacerles saber... sus respetos.
Neden dinlemek için firsat vermeyeceklerdir.
No van a detenerse a escucharse y razonar.
Hic firsat olmadi, anne sence orda dikiş dikerek ne kadar kazanırım
No he tenido la oportunidad, Ma. ¿ Cuánto puedo ganar cosiendo enaguas allí?
Benimle calisma firsatı yakaladı
Él es el afortunado. ¡ Tiene que trabajar conmigo!
EVE GOZ KULAK OLMANIZ, NE KADAR SORUMLULUK SAHIBI YETISKINLER OLDUGUNUZU GOSTERMEK ICIN COK IYI BIR FIRSAT.
Sí, pensé que cuidar de la casa sería una maravillosa oportunidad... para demostrar en que adultos responsables se han convertido.
yani Gro Plus'ta çalışmaya başlamadan önce hamile kalmak için firsatınız olmamasının nedeni bu.
Entonces se entendería que nunca intentó tener... hijos antes de que trabajara para Gro Plus.
Ne güzel bir firsat.
¡ Qué suerte!
'Bu iyi bir firsat patron, söyle ona..'
'Esta es la oportunidad perfecta, jefe, dile...'
Bu firsat için tesekkürler.
Gracias por esta oportunidad.
Parislilerin bizi ilginc bir hayata yonlendirebilecek tek firsat olmadigi da bir gercek.
Es posible que los parisinos no sean los únicos capaces - de vivir una vida interesante, April.