Gençliğimde tradutor Espanhol
294 parallel translation
Ben de gençliğimde, çok yanlış şeyler yapmıştım.
Yo también cometí algunos errores... cuando era joven.
Masum gençliğimde düşünüp duruyordum ki, ben de bir zamanlar sizin gibi masumdum belki bir gün bana da çıkardı uygun bir eş adayı bilmem gerekirdi o zaman, nasıl davranacağımı ve eğer bir de zenginse ve bir de nazik biriyse ve eğer yakası kar gibi beyaz ise ve biliyorsa bir bayana nasıl davranacağını hayır demeliydim ona.
En un tiempo en el que aún era candorosa, pues yo lo fui, al igual que tú, pensaba que algún día tendría novio, y que debía saber qué hacer. Aunque tuviera dinero, aunque fuera simpático, aunque llevara la camisa impecable, aunque supiera tratar a una dama. Yo le diría : "¡ No!"
Gençliğimde, Philadelphia'daki Cohoxan Hose Glee Kulübünde şarkı söylerdim.
De joven, yo pertenecía... al Club de los Timoneles Alegres, en Filadelfia.
Gençliğimde ben de iyi güreşirdim.
Cuando era joven, era muy bueno en eso.
Eğer mutluluğumu gençliğimde yaşarsam ileriye birşey kalmaz.
Pero si gasto mi parte de felicidad mientras soy joven luego no me quedará nada qué esperar para el futuro.
Yani haklısınız, efendim. Elbette gençliğimde.
Quiero decir... no lo culpo.
Gençliğimde hayatımın en önemli ilkesi, "asla yalan söyleme daima doğruyu söyle" olmuştur.
Hace años, el principio fundamental de mi vida era no mentir jamás, decir siempre la verdad.
Gençliğimde, dış dünyanın bilgisini edindim.
De joven, busqué el saber del mundo de fuera.
Gençliğimde benim hayalim buydu.
Yo mismo, de joven, solía soñar con algo así.
Gençliğimde ben de biraz boks yapmıştım.
Yo practiqué algo de boxeo en mi época.
Ben de gençliğimde en az onun kadar güzeldim.
Cuando yo era joven era tan guapa como ella.
Benim de gençliğimde kendimi kaybettiğim günler oldu.
Cuando yo era joven también exageraba.
Gençliğimde bile.
- ni siquiera en mis primeras pruebas.
Evet, tabii. Gençliğimde.
Sí, supongo que sí, en mis tiempos.
Gençliğimde kendimi lider olarak görürdüm.
Antes era un gran hombre.
Sana, Halloran, gençliğimde bana iki şey öğrettiğin için.
Brindo por ti... por Io que me enseñaste de joven.
Birbirlerine olan sevgileri zaten belli oluyor. Bu yaşımda olmasa da gençliğimde ben de sevgimi belli ederdim gerçi üzerinden uzunca bir süre geçti.
Me impresiona mucho lo que han cambiado las cosas desde mi juventud.
Gençliğimde çok kız tanıdım, bilirim.
He conocido a muchas en mis tiempos, por eso lo sé.
Gençliğimde toprak sürerdim.
Araba la tierra cuando era joven.
Gençliğimde, rüyamda kutsal sandık için muazzam,... bir tapınak yapacağımı görmüştüm ama,... büyük günah işledim ve tanrının evini,... yapma görevimi yerine getirmedim.
Cuando yo era joven, soñé que construiría un templo imponente para albergar el Arca de la Alianza. Mas cometí muchos pecados y no fui digno de erigir los aposentos del Señor.
Gençliğimde, dünyadaki bütün ülkeleri gezmek isterdim.
Cuando era joven soñaba con visitar todos los reinos lejanos de la Tierra.
İşim nedeniyle gençliğimde çok yolculuk yaptım.
Yo por mis negocios viajaba mucho de joven.
Benim gençliğimde bahçemizde nergis eksik olmazdı.
Plantar un jardín entero, como cuando yo era niña.
Onu yıllar önce gençliğimde tanıdım.
Era yo muy joven cuando le conocí.
- Gençliğimde şampiyondum.
- He hecho algo de equitación en mis tiempos. - ¿ Oh?
Gençliğimde, gerçek Vikingler vardı.
En mi época, eran vikingos de verdad.
Gençliğimde, anneni de tanıyordum...
Hace mucho, cuando era joven, conocí a tu madre.
"Öldüğüm zaman gençliğimde giydiğim beyazların içinde gömün beni."
En cierta ocasión Ivanko pidió que lo enterraran con las ropas blancas... que usaba en su juventud.
Gençliğimde ya da çocukluğumda bir yerlerde
Así que en algún momento De mi juventud o de mi niñez
Gençliğimde ya da çocukluğumda bir yerlerde
Así es que en algún momento De mi juventud o de mi niñez
Gençliğimde ya da çocukluğumda Bir yerlerde
Así que, en algún momento De mi juventud o de mi niñez
Gençliğimde ya da çocukluğumda Bir yerlerde
Así es que, en algún momento De mi juventud o de mi niñez
Gençliğimde bile Buna itiraz etmedim.
En realidad nunca la he odiado.
Gençliğimde bunun gibi 20 tane öldürdüm.
Yo maté a veinte como él cuando era joven.
Gençliğimde Boston'da heykeltraşlıktan bir ödül aldım.
Cuando yo era joven he ganado un premio de escultura en Boston.
Gençliğimde yabanileştim, dağlara kaçtım.
Era un salvaje y, de joven, huí a las montañas.
Gençliğimde, Etiyopya'da.
Cuando era joven en Etiopía.
Gençliğimde, İspanya'da tatilimi geçirirken bir Fransız kızına aşık olmuştum.
Cuando era joven y estaba de vacaciones en España... me enamoré de una chica francesa.
Hain! Ben gençliğimde onun gibi halk düşmanlarını... öldürmüştüm. Sabotajcı!
¡ Traidor!
Gençliğimde trajediye çok düşkündüm.
De joven, me gustaba la tragedia.
Sonraları, bilirsiniz, gençliğimde, erkek arkadaşlarım oldu.
Y con el paso del tiempo, sabe En mi juventud cuando Andaba con chicos
Gençliğimde Stalinle tanışmıştım. Biliyormuydunuz?
Conocí a Stalin de joven, ¿ lo sabía?
Şimdi, zavallı günahkar yaşamımın sonuna varmış saçlarım ağarmış gençliğimde tanık olduğum olağanüstü ve korkunç olaylara dair gördüklerimi, bu parşömen üstünde bırakmaya hazırlanıyorum. Efendimizin doğumunun 1327. yılının sonuna doğru idi.
Habiendo llegado al final de mi vida de pecador con mi cabeza cana me preparo para dejar en este pergamino, mi testimonio de los maravillosos y terribles hechos que vi en mi juventud hacia finales del año de Nuestro Señor, 1327.
Gençliğimde yeni bir kimono alacak durumum yoktu.
De joven, no podía permitirme un kimono nuevo.
Gençliğimde bende çok aşk acısı çektim.
En mi juventud, yo también sufrí mucho por amor.
- Gençliğimde çok dans ederdim.
- Oh, de joven iba a bailar en los salones de té.
Gençliğimde şansımı denemedim ama hiçbir zaman içimde yoktu.
Pisé los escenarios en mi juventud, pero realmente nunca lo llevé en la sangre.
Gençliğimde.
De joven lo fui.
Anlarsın ya, gençliğimde.
Naturalmente.
Benim gençliğimde de iki tür kız vardı.
Hijo, cuando yo era joven, había dos clases de chicas.
Al ve benim gençliğimde çok iyilerdi.
Cuando Al y yo éramos jóvenes, ellos eran fantásticos.