English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ G ] / Gerer

Gerer tradutor Espanhol

73 parallel translation
Her ayrılış insanı gerer ve korkutur.
En cada despedida hay temores y ansiedades.
Tükürük hokkasına 10 bin doları atan kişi beni gerer.
Un hombre que arroja 10.000 dólares a una escupidera me pone nervioso.
Silahlar beni gerer.
Las armas me ponen nerviosa.
Ve her çeşit silah benzeri alet sinirlerimi gerer... o yüzden de, acaba siz...
Pero instrumentos como armas de cualquier tipo sonajero mis nervios, así que si usted... er...
İşte. Sırtını gerer misin?
¿ Puedes arquear la espalda?
Sessizlik, ortamı daima gerer.
El silencio pesa.
Sonra da, bir ampulün altında gerer, daha sonra da, helanın dibinde içini deşer, bilahare hapur hupur yersiniz.
Luego se estira bajo una bombilla caliente, se pone uno a distancia prudencial de la letrina y se mete en ella hasta el fondo.
Suskun olmak beni gerer.
Estoy demasiado nervioso para callarme.
Sinirlerini mutlaka biraz gerer...
Estás obligada a estar un poco tensa...
- Bu seni gerer mi?
- Eso te pone nerviosa?
Yönetim Kurulu sizi çarmıha gerer.
¡ La junta de dirección lo va a crucificar!
Emma her şeye çok iyi göğüs gerer.
Emma lo soporta todo muy bien.
Yumruklarını sallar, hepsine göğüs gerer, yine de yılmazdı.
Tenía gancho, encajaba los golpes hasta el último asalto.
Genelde böyle organizasyonlara ev sahipliği yapmak beni gerer.
Como regla, me pongo terriblemente nervioso siendo el anfitrión de esto, pero parece estar marchando bien, ¿ no es cierto?
Her neyse, gösteriye devam, bayanlar ve baylar. Bildiğiniz gibi, Boo sizlerin bu hafta ortası eğlentinize keyif katmak üzere yeni yetenekler bulabilmek için her şeye göğüs gerer ve bu aralıksız görevinde her yere gider.
Señoras y señores, ustedes saben bien que Boo se esfuerza y va a todas partes buscando nuevos valores para todos ustedes.
- Ezikler beni gerer.
- Los cretinos me ponen nervioso.
Ama artık kendi ayaklarım üzerinde durup gitmem gerekirse, küçük bacaklarımı gerer, giderim.
Pero hay veces en que Tengo que escapar y un tramo las piernas po'
Ama takma kafana. Jeff pek çok kadının sinirlerini gerer.
Sí, pero no te preocupes Jeff pone nerviosas a muchas mujeres.
Biliyorsun ki, bu beni gerer.
Sabes que me pone nerviosa.
Bu beni çok gerer.
Es demasiada presión.
O küçük şerefsizi çarmıha gerer.
Llámala, es abogada. Crucificará al maldito.
Walt hala bana ve çocuklarıma kol kanat gerer...
Walt aun cuida de mí y mis hijos...
Başıma çevrilmiş silahlar beni biraz gerer, anlıyor musun?
Armas cargadas apuntandome me ponen un poquito nervioso, ¿ sabes?
Şimdi de hattı sıkıca gerer. Bu işlem, yapının can alıcı noktasıdır.
Tensa la línea eso es un elemento crucial de la construcción
Polisler beni gerer.
Los policías me ponen nervioso.
Canavar deniz anası hain ağına Düşürür onları bu onları 10 metreden fazla Gerer.
Una medusa monstruo las atrapa en una tela venenosa que se puede estirar hasta más de 10 metros de ancho.
Bu gibi olaylar ortamı iyice gerer.
Discusiones de ese tipo siempre son más fuertes.
Genç kızlara kol kanat gerer, annelik yapar kendi çocuğu yoktur.
Tenía debilidad por los casos perdidos... Muy bien.
Babam neler yaptığımı farketse, beni çarmıha gerer.
Si mi Padre se entera de lo que hice, va a crucificarme.
Kalabalık seni gerer mi yoksa?
¿ Te pones nervioso con tanta gente alrededor?
'Kalabalık seni gerer mi yoksa? '
¿ Te pones nervioso con tanta gente alrededor?
Soruşturma şikayet çekilmesine rağmen devam ederse Dedektif Berthaud'ın avukatı peşimize düşüp hepimizi çarmıha gerer.
Si la investigación continúa a pesar de que la queja se ha retirado, el abogado de la Inspectora Berthaud nos perseguirá y nos crucificará.
Annelik, zaman ve enerji limitlerini kabul etmektir ki ayrıca sizi gerer bazen sizi yok edeceklerini hissetseniz bile.
La maternidad se trata de aceptar las limitaciones de tiempo y energía que van más allá de ti a pesar de que, a veces, parece que puede consumirte.
Hayır, bu beni daha da gerer.
Eso me hace poner nerviosa.
Bu duyulacak olursa ülke bizi çarmıha gerer!
El país nos crucificaría si alguna vez se supiera que esto pudo ser evitado.
Kaslarını gerer kalp atışlarını yavaşlatır eski şartlar sağlanır.
Les embota los músculos ralentiza el corazón y nivela el campo de juego.
Her şeyle tek başına ilgilenmek insanı fazlasıyla gerer, bilirim.
Es duro, lo sé. Enfrentarse a si mismo.
Kötü tarafı ise ilişkilerine baskı yapar ve aralarını gerer.
Y el lado malo. Pone sutiles presiones y tensiones en su relación.
Kendisi beni gerer de.
- ME PONE MUY TENSO.
Beni ve Büro'yu çarmıha gerer.
Me crucificará a mí y a mi Agencia.
Aileler gerer adamı ya.
Pues, conocer a la familia es tan aterrador.
Seyirciler beni gerer.
El publico lo pone nervioso.
Dünya'nın yer çekimi Ay üzerinde etkilidir ve onu bir rugby topu şeklinde gerer.
La gravedad terrestre actúa en la Luna y la alarga...
Oldukça şaşırtıcıdır ki teori aynı zamanda kendi sonunu öngörebilir çünkü nesnelerin çok yoğun ve çok güçlü olabileceklerini öngörüyor böylece uzay-zamanı o kadar çok gerer, eğer ve bükebilirler ki zamanı durdurup ışığı zapt edebilirler.
Pero curiosamente la teoría también puede predecir su propio fallecimiento porque predice la existencia de objetos tan densos y poderosos que comban, alargan y doblan tanto la estructura del espacio-tiempo que pueden detener el tiempo, y pueden tragarse la luz.
Bu ilk resmi buluşmamız olduğu için çok mutluyum ama benim hakkımda bir şeyi bilmelisin sürprizler beni çok gerer. - Tamamdır.
Estoy tan feliz de que esta sea nuestra primera cita oficial, pero tienes que saber algo sobre mi... las sorpresas me ponen muy nerviosa.
Medya ve basın seni çarmıha gerer!
¿ Los medios de comunicación? ¿ La prensa? Ellos te van a crucificar.
Bu olay duyulursa piyasa bizi çarmıha gerer.
El mercado nos crucificará si esto sale a luz.
- Aileleri beni çarmıha gerer.
- Sus padres me crucificarían.
Evet, bu konular onu gerer.
Si, está muy alterada.
Yapma, eski bilgisayarlar beni gerer. Biri çıkarsın beni, Anna yardım et, lütfen.
Alguien tiene que ayudarme.
Tıpkı cildi bir davula gerer gibi.
Y estiraremos la piel, tirante como un tambor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]