Gibi şeyler tradutor Espanhol
7,228 parallel translation
O gibi şeyler söylüyor
Dice cosas como : "Venga a nosotros, hacer notar su presencia".
Şansımıza burada hayalet gibi şeyler yok.
Por suerte para nosotros no hay cosas como fantasmas.
Bunun gibi şeyler yapmak istiyorum.
Quiero hacer más cosas como esta.
- XBox gibi şeyler mi?
- ¿ Dónde está el Xbox?
Pencereden giren gün ışığı veya eski bir yığın gazete gibi şeyler.
Ya sabes, como la luz entrando por la ventana o una pila de periódicos viejos.
Ne yani, dolunay, gümüş kurşun gibi şeyler mi?
Como luna llena, balas de plata y esas cosas.
Bu gibi şeyler oldukça sinir bozucu olabiliyor anlıyorum, özellikle de gecenin ortasında olduğunda.
Entiendo que cosas como esta pueden ser muy desconcertantes especialmente cuando suceden en medio de la noche.
"Doğro" gibi, "şerefo" gibi şeyler.
Al igual que, Righto y cheeri-o.
Bunu yılan sokması, doğum yapma gibi şeyler için sakladığımızı sanıyordum.
Creí que lo estábamos guardando para una picadura de serpiente, un parto o algo así.
Demek istediğim Hasta bir insana yaptığın gibi şeyler, sen, lanet olasıca çok iyisin. Bu yüzden düşündüm, belki bana ilham kaynağı olabilirsin.
Eres tan buena en esto que hasta hartas a la gente, y pensé que tal vez, podrías encaminarme.
Kök sebzeleri ve brüksel lahanası kış aylarında hasat edilebilir. Yani brokoli gibi şeyler de yetiştirebiliriz.
Algunos vegetales y coles pueden ser cosechados en el invierno.
Bizi dövmek için sandalye, sopa, ölçü aletleri ve makas gibi şeyler kullandılar.
Usaron sillas, palos, balanzas y cosas como tijeras para golpearnos.
Sizin gerçekten ihtiyacınız olan şeyler... çok pahalıdır, bir ev, hayat sigortası v.s. gibi şeyler.
Así que todo lo que la gente realmente necesita es muy costoso, como un hogar, como estudios, como el seguro de vida.
- Uçuk gibi bir şeyler mi çıktı?
- ¿ Qué tienes, herpes o algo?
Bu işte bir iş var, bir şeyler saklıyor, her şeyi bir anda açıklayacak gibi.
Está sentado en... algo, a la espera de una gran revelación.
Biliyor musun, bunun gibi on gece sonra, bir şeyler öğrenmeye hazır olurum.
Ya sabes, después de 10 noches de esto, estoy dispuesto a aprender algo.
Olmaz. Dışarıda kötü şeyler olmuyormuş gibi davranmaktan vazgeçmelisiniz.
No, deben dejar de fingir de que no está pasando nada grave.
İnsanların benim hakkında bir şeyler duyması gibi mi?
Al igual que las personas escuchan cosas sobre mí?
Hey, dua ederken cenemi kapamami veya, bir seyler soyle bana, ama son bir kac gun, biraz uzak gibi duruyorsun, veya baska bir sey var.
Hey, dime que me calle si estoy siendo entrometida, o lo que sea, pero el último par de días, te he visto un poco apagado o algo.
Cuzzamlilari tedavi etmek ya da ona benzeyen seyler gibi olmamalisin?
¿ No deberías estar curando leprosos o algo?
Normalde baskasinin ruhuna veya bir seyine baktiginda gorduklerin gibi seyler...
Las cosas que ves normalmente cuando tu... miras dentro del alma de alguien o como sea.
Burada olmak için katlandığınız şeyler bunun için yaptıklarınız benim gibi birine hediye edilmiş bir ayrıcalıktır.
Lo que soportan para estar aquí, para tener esta oportunidad el tipo de privilegio que alguien como yo da por sentado.
Sizi bir şeyler yazmaya sevk eden nedir gibi.
Ya sabes, como que te impulsa a poner la pluma sobre el papel.
Chet Baker'ın kadınını oynamak dışında bilmem gereken şeyler var gibi.
Necesito saber más y no solo que estoy haciendo el papel de la mujer de Chet Baker.
Ona bir şeyler anlatıyordum. Anlıyormuş gibi görünüyordu.
Yo le contaba cosas, y él me entendía.
Covington'da şeytani şeyler var gibi.
En Covington es como mierdas escalofriantes.
- Bir şeyler yapmalıyız. - Ne gibi?
- Tenemos que hacer algo.
Angie ağzında bir şeyler geveliyormuş gibi konuşuyor!
¡ Angie habla mientras mastica con la boca abierta!
En azında mimikler gibi önemli şeyler insanların mimikleriyle eşdeğer olmalı.
Por lo tanto, tiene que ser capaz al menos, de imitar ciertas cosas que serían de vital importancia para el comportamiento humano.
Lanet olası o at hakkında konuşmak senden tek isteğim bu, bunun gibi ufak şeyler.
Podemos hablar de un maldito caballo, eso es todo lo que estoy pidiendo, algo tan pequeño como eso.
Bizim gibi şeytanlar için de bir şeyler bırakıyor.
Él deja algunas cosas para los diablos como nosotros.
Tamam. Bazı şeyler göründüğü gibi değildir biliyor musun?
Hay cosas que no están destinadas.
- Bize yardım etmelisiniz. - Bir şeyler yapmalıyız. Yapmazsak, sonumuz Hunter Rey ve ailesi gibi olacak.
Tenemos que hacer algo, o acabaremos como Hunter Rey y su familia.
Bir şeyler yapmalıymışsın gibi hissediyorsun, heyecanlı bir şeyler.
Te sientes como si debiera estar haciendo algo, emocionante.
Belki gazoz kutusu gibi bir şeyler bulurum. Ondan nargile yapabiliriz.
Voy a ir al granero a ver si encuentro una lata o algo para hacer una pipa.
Sanki başımıza daha saçma şeyler gelmemiş gibi.
Como si fuera la mayor locura que nos ha pasado.
Uyuşturucu baronu gibi bir şeyler sanırsam.
Creo que el chico es, como, un Barón o algo así.
Ödenmiş vergiler, kira kayıtları gibi bir şeyler olması lazım.
Debe haber algún pago de impuestos, registros de renta, o algo.
Daha önceden yaptığım aptal şeyler gibi.
Al igual que cualquier otra decisión estúpida que haya hecho.
Farkındayım, o yaşlarda küçük şeyler abartı gibi geliyor.
- Sé que a esa edad, las cosas pequeñas parecen enormes.
Neden söylediğim şeyler gibi bir adam olamıyorum?
¿ Por qué no puedo ser el que lo dice? Estoy tan desgraciadamente harto de mí mismo.
Fırtına gibi bir şeyler söyledi! Daha ne kadar işiniz var?
¡ Dijo algo acerca de una tormenta!
İlk saatler için kaliteli bir şeyler mi yoksa kaliteyi bizim düştüğümüz gibi düşürelim mi?
¿ Lo bueno para las primeras horas?
Sonra, insanlar bu dünyada çok daha kötü şeyler yapıyor dedim. Hem sen olmadığın insanlar gibi davranma konusunda çok iyisin.
Creo que hay personas que han hecho cosas peores en el mundo y eres muy buena fingiendo ser una persona que no eres.
Bu konuda tuhaf bir şeyler var. Bazı kısımlarında yani. Rayna'nın yerini belirten istihbarat kolay ele geçmiş gibi geliyor.
Sólo me sentía un poco rara... sobre algunas cosas, y creo que la información... de la ubicación de Rayna parece un poco demasiado fácil.
Daha çok ellerimizle yaptığımız şeyler gibi falan...
Era más que nada algún tipo de cosas con las manos y...
Şu andan itibaren ne gibi güzel şeyler başına gelecek görelim bakalım.
Veamos lo mejor que será todo para ti de aquí en adelante.
Ki konuştuğumuz bu şeyler düzenli bir şekilde ilerlesin ve bittiğinde olmasını umduğumuz gibi olsun.
Para mantener todo organizado.
Ona bir şeyler öğretiyoruz ama daha çok o bize öğretiyor gibi.
Sí, le hemos estado enseñando, pero, realmente, él nos está enseñando.
Hatta gördüğün gibi burada şuan bir şeyler yetiştiriyoruz. Ben sadece herkes için kış aylarında ekim yapmanın kurallarını anlatıyordum.
Pero para que lo sepas todos estamos sembrando aquí y sólo les hablaba de sembrar en invierno en general.
O, konsümerizm - tüketicilik- denen kavramın insanların kullandığı şeylerin, yediği şeyler gibi değerlendirilmesi anlamına geldiğini ifade ediyordu.
Dijo que el consumismo trata de conseguir que la gente trate las cosas que utiliza, como las cosas que consume.