Glamour tradutor Espanhol
417 parallel translation
Korku yok... Cazibesi yok ve okula dönmek kadar heyecanlı.
¡ Sin estremecimientos, ni glamour, y tan emocionante como regresar a la escuela!
Ne aşk coşkusu, ne cazibe. Senin sahip olduğun hiçbir şey.
No tengo alegría, ni glamour, ni las cosas que tienes tú.
Parlak bir hayatım yok.
Yo no tengo ningún glamour.
Sana haber iletirim.
Las rodearé de glamour, brillo.
Konulu bir şey. Follies'in tüm ihtişamı hoş, basit bir öykü çevresinde dönecek.
Con todo el glamour de las Follies, alrededor de una historia dulce.
Hollywood'a gelip yüzme havuzlu şu büyük evlerde yaşayacağımı sanıyordum. Çekici kişilerle takılırım diye düşünüyordum.
Pensé venir a Hollywood y vivir en una de esas casas grandes con piscina, y codearme con todos los tipos de glamour.
Sahte bir cazibe tarafından ayartılmadım.
Yo... No me seduce el glamour barato.
Bu Sosyete topluluğunun bütün ayrıntılarını öğrendi. Buna New York'un göz alıcı yeraltı dünyasının ünlü isimleri de dâhil.
Aprendió los entretelones de'La Sociedad del Café'que incluían a cualquier número de figuras prominentes del bajo mundo del glamour de Nueva York.
16 yaşında süslü püslü görünme hevesi oluyor.
A los 16 empiezan a desear glamour.
Yaygarayı bastırmak için Cazibe ve çekiciliğe karşı
Para responder al clamor Que pide vitalidad y glamour
Çekicilik kadının işidir
El glamour es ardid de mujer
Görkem.
Glamour.
Bu görkemi nasıl elde edeceğiz peki?
¿ Cómo conseguimos el glamour?
Ayrıca dünyanın muhteşem başkenti olarak anılıyor.
Yse la ha denominado : La capital del glamour del mundo.
Polisin yaptığına bakarsak mükemmel bir iş de değildi.
Porque el trabajo policiaco no es todo glamour, emoción y gloria.
Bugün gördüklerinin hepsinden daha etkileyiciydiler.
Para mí todos tienen más glamour que cualquier espectáculo actual.
Sana alışıyorum, hepsi bu. Sizler cazibenizi kaybetmişsiniz.
Me acostumbro a ti, eso es todo Has perdido tu "glamour"..
- Ben cazibemi yitirdim, ha?
¿ Perdí mi "glamour", eh? Mmm...
- Bütün çekiciğilimi kaybettim, ha?
¿ He perdido todo mi "glamour", eh?
Telaş etmeden gerçek bir New York güzeli bulacağım.
Voy a esperar hasta que encuentre a una chica con glamour.
Gerçek bir New York güzeli.
Vaya, una chica con glamour.
Ünlü olduğunu biliyorum lvy. Belki bu akşam sadece acıdığın için geldin...
Sé que eres famosa y con glamour... y habrás venido por ser buena con un chaval de permiso...
Strauss müziği ve romantik çekiciliğiyle savaş öncesi Viyana'yı bilmezdim.
No conocí la vieja Viena de antes de la guerra... su música de Strauss, su glamour y encanto.
Bazı erkekler, bu tür Hollywoodvari hanımlara takılır, bazıları da hiç ilgilenmez!
A algunos hombres les seduce ese "glamour" de Hollywood, a otros no.
Biliyorum etkileyici çocuk.
Sí, tiene mucho glamour.
Sigara bile içmeyen büyük bir yıldız.
Una reina del glamour, que ni siquiera fuma
Biz denizcilerde aşk ruhu var. Ve bu kızlarda hem şöhret, hem para ve hem de parlak bir ışık var.
Los marines tienen "I'amour"... y estas chicas, tienen fama, dinero y glamour...
İnsanlar, sıradan hayatlarını biraz şaşaayla aydınlatmamız için bize güveniyor.
Mucha gente depende de nosotros para alumbrar un poco sus vidas con un poco de glamour.
Hayatları benim şaşaama bağlıysa çok üzülürler.
Bueno, si sus vidas dependen de mi glamour, tengo malas noticias para ellos.
Daha gösterişli bir şey.
Algo con más'glamour'.
Senin aşıklarından biri olan o aptal adamın içine düşüyordun.
Mirando dentro de la cara de tu estúpido glamour.
Bildiğim tek senet ikametgah senedi.
Sólo conozco las de glamour.
Le Mans, Monte Carlo. Heyecanlar, cazibe, kalabalığın kükremesi!
¡ Le Mans, Monte Carlo emoción, glamour el sonido de las masas!
Parlaklığı herkesin gözünü kamaştırıyor.
El espantoso glamour de todo esto.
Yeni Çekici Kabarık Saçlar.
New Glamour Fluffs.
Yeni Çekici Kabarık Saçlar, sadece 3 dolar.
New Glamour Mulle, a sólo 3 dólares.
Alex bütün o ihtişamı sever, sanırım.
A Alex le agrada ese glamour, supongo.
İşte Kaftan teması üzerine yeni bir varyasyon, bu varyasyon akıcı ve yumuşak, hafif baskılı, ve ta ön yanına değin parlaklık ve ihtişamıyla.
Aquí hay otra variante de túnica. Ésta, cómoda y suave con un estampado delicado tiene brillo y glamour en la parte delantera.
Bu cazibe gecesinde cesur olmam için bana yardım et.
Ayúdame a ser fuerte en esta noche de glamour
Orada, bir kral, kraliçe, kont ya da baronun verebileceği en görkemli balolardan birine katılacaksınız.
Donde irán a uno de los bailes con más glamour... jamás dado... Por cualquier rey, reina, conde o barón.
Bu kasaba biraz ışıltıyı kaldırabilir.
Esta ciudad podria soportar un poco de glamour
Ön taraftan çok daha iyi görünüyor olmalısın.
- Deberías ver cuánto glamour.
Artık hiç mizah kalmadı ve cazibe kayboldu.
Ya no hay humor y el glamour ha muerto.
Bu cazibe, yakında piyasaya çıkacak olan'Laura Mars'ın Gözleri'kitabının editörünün vahşi cinayet haberiyle alt-üst oldu.
Pero el glamour fue perturbado al conocerse el asesinato de Doris Spenser editora del libro Los ojos de Mars.
Reklam, şöhret, büyük bir parti.
Publicidad, glamour, una gran fiesta.
Bilirsin, Vice da mükemmel bir teşkilat sayılır Crockett, ama ne oldu ha?
No digo que Anticorrupción no tenga su glamour, pero ¿ qué ocurrió?
Bütün bu sihir ve yıldızlık olayı hepsi senin için öyle değil mi, Eddie?
Todo este glamour y estrellato... es todo para ti, ¿ no es así, Eddie?
Çamların çekiciliği
Glamour en los pinos
Bütün o aldatmaca, efsane ve sihirini saymazsak aslında az maaşlı yavaş ölüm diyebiliriz..
Pero cuando le quitas todo el derroche, el mito, el glamour... es igual a cualquier trabajo, de paga mínima : muerte lenta
Zafere giden yoldaki il adım... Korku yok... Cazibesi yok...
El primer paso en el camino a la gloria... sin emociones ni glamour y excitante como la vuelta a clase.
Ben çekiciliğe meraklıyım çekicilik sanatına.
Me gusta el "glamour". El arte del "glamour".