Guillaume tradutor Espanhol
274 parallel translation
Michel gitgide daha çok şüpheleniyor. Arkadaşı Guillaume'den bile sakınıyor.
Michel cada vez sospecha más y desconfía incluso de sus amigos.
Hafiye Guillaume.
Guillaume, "el buscavidas".
Üzerini ara Guillaume.
Cachéale, Guillaume.
İçeri geçin. Raymond ve Guillaume, siz kalın. Sen de Jockey.
Largaos todos, menos Guillaume y Raymond.
Guillaume.
Guillaume.
Bu Manda olacak adam yüzünden Raymond'u parmaklıklar ardında tutamayız! Değil mi, Guillaume?
¿ No dejarás que uno de nosotros pague por Manda?
Guillaume'u tanıyorsun. Şöhret onu değiştirir mi?
Tú que ves lo ves todos los días, ¿ encuentras a Guillaume tan cambiado?
Guillaume, zaten Galilée imparatoru.
Guillaume es ahora el Emperador de Galilea.
Guillaume, terzi malzemelerin var mı?
Guillaume, ¿ puedes venderme dos alfileres?
Guillaume, Hadi!
¡ Eh, Guillaume!
Guillaume!
¡ Guillaume!
Sadece sen ve ben, Guillaume.
Ha llegado el momento, Guillaume.
Guillaume. Seni gördüğüme çok memnun oldum.
Guillaume, estarás contento.
Guillaume!
¿ Guillaume?
Ben Guillaume Peuch-Drummond.
Me llamo Guillaume de Drumond.
Cumartesi günü araban olacak mı?
¿ Tendrás tu coche el sábado? ¡ Guillaume!
Guillaume genelde hızlı bir şekilde çalışırdı ama Suzanne o akşam yemeğine kadar ayak diremeye devam etti.
Guillaume solía ir deprisa, pero Suzanne le hizo esperar hasta la noche acordada.
Yılın büyük bir kısmında Guillaume, annesi devamlı seyahat ettiğinden evde tek başına kalıyordu.
La mayor parte del año..... Guillaume vivía solo en su mansión de Bourg-la-Reine. Su madre solía estar de viaje.
Suzanne, evin hanımı rolünü oldukça ciddiye almıştı ama Guillaume Sophie'nin üzerine üzerine gidiyordu ve onu direncini kırmaya hazır bir şekilde beklediği görülmekteydi.
Suzanne se tomó en serio su papel de anfitriona. Pero Guillaume no se apartó de Sophie desde el primer minuto. Y no parecía dispuesto a dejarla sola ni un segundo.
Sophie bana gözdağı vermişti. Guillaume ise onu tekeli altına alarak bana yardımcı oluyordu.
Sophie me intimidaba, y Guillaume, de alguna forma, me hacía un favor acaparándola.
Bertrand aramıza sıkışabilir.
- Adiós, Guillaume. Bertrand puede venir con nosotros, apretándonos un poco...
Kollarında mutlu bir şekilde dururken, Suzanne zamanın nasıl geçtiğini unutmuştu.
Feliz por haber recuperado el abrazo de Guillaume,... Suzanne había perdido la noción del tiempo.
- Bertrand, bu gerçekten doğru mu? - Evet.
Bertrand, ¿ es verdad lo que dice Guillaume?
Daha sonra da, uzlaştığımız üzere, aceleyle onun yanına katıldı.
Hecha esta concesión a las formas, Guillaume se apresuró en ir con Suzanne.
Şimdiden Bourg - la - Reine'de bir pazar günü geçirmiştim ve Guillaume, zaferine tanıklık etmemden mutluluk duyacağı için kesinlikle kalmamı isteyecekti.
Ya me había ocurrido pasar un domingo entero en Bourg-la-Reine,... e incluso en estas circunstancias Guillaume seguramente me habría invitado a quedarme,... encantado de tenerme como espectador de su triunfo.
Beni alet ettiği dalaverenin ona yaşattığı sinsice zevki görmüştüm.
Pero yo discernía el placer malvado de Guillaume al implicarme siempre en sus malos rollos.
Ayrılmak için o kadar da hevesli görünmüyordu.
En realidad Guillaume no parecía tener prisa por romper.
Ondan nefret ediyordum aynı Guillaume'nin zaferlerinden nefret ettiğim gibi.
La detestaba igual que a todas las que cortejaba Guilaume.
Ertesi gün, yani pazar günü, öğle yemeğinden sonra Guillaume aramıştı.
Al día siguiente, domingo, Guillaume me telefoneó a mediodía.
Guillaume?
¿ Eres tú, Guillaume?
Suzanne'ı beklerken, Guillaume'ye karşı biriken sinirimi ona geçirmeye başlamıştım.
Esperé a Suzanne unos minutos, suficientes para volver contra ella... la ira que había crecido en mí hacia Guillaume durante toda esta escena.
- Guillaume'yi iyi tanıyor musun?
- ¿ Conoce bien a Guillaume?
Guillaume umurumda bile değil.
Guillaume no me importa.
Ertesi gün, Guillaume ders çıkışı beni bekliyordu.
Al día siguiente, Guillaume me esperaba a la salida de clase.
Guillaume en sonunda annesini ziyarete gitmişti.
Finalmente Guillaume se fue unos días a casa de su madre.
Tam hazırlanırken, Guillaume gelmişti.
Cuando me preparaba para salir, apareció Guillaume.
Guillaume telefondayken Suzanne elime 10 frank daha tutuşturmuştu ama kabul etmedim.
A la hora del postre Guillaume se fue a llamar por teléfono. Suzanne quiso darme 1000 francos más, pero esta vez lo rechacé de plano.
Guillaume nasıl? Biraz düzeldi mi bari?
¿ Cómo está Guillaume de su borrachera?
Guillaume'ye söyleyebilirsin.
Puedes decírselo a Guillaume.
Guillaume gelip kapımı çaldığında eve daha yeni gelmiş, eşyalarımı boşaltıyor ve ailemin takım elbise almam için verdiği 400 frankı saklıyordum.
Justo cuando acababa de volver, cuando estaba escondiendo 40 mil francos... que me habían dado mis padres para un traje, Guillaume llamó a la puerta.
Bazı şeyleri yalnızca Guillaume'den alırım.
Hay cosas que admito a Guillaume... y no a los demás.
Ne düşünürsen düşün, Guillaume'yi hiç ciddiye almamıştım.
A Guillaume, al contrario de lo que piensas, nunca me lo tomé muy en serio.
Guillaume'nin başka bir teorisi.
- Otra teoría de Guillaume...
Guillaume kesin biliyordur.
Es todo lo que sé.
Arkadaşlarından birisi? Guillaume?
- Alguno de tus amigos, Guillaume...
Parayı çalan Guillaume miydi?
¿ Había sido Guillaume?
Her neyse, o pis numaralarını daha önce bana hiç uygulamamış Guillaume'den şüpheleneceğime Suzanne'ın suçlu olduğunu düşünmeyi tercih etmiştim.
Además, prefería creer culpable a Suzanne. El asunto era menos importante viniendo de ella que de Guillaume, cuyas fechorías, hasta el presente,... nunca habían ido dirigidas contra mí.
Bana, suçlunun Guillaume olmadığını düşündüren yegane şey ise kitapta bırakılan 100 frank.
Mira, lo que me hace pensar que no fue Guillaume... son los 10.000 francos que quedaban en el libro.
- Ya sen Guillaume?
- ¿ Y tú, Guillaume?
Guillaume çok iyiydi.
Guillaume era demasiado bueno.
Guillaume'ye sor.
Llama a Guillaume.