Gökyüzünde tradutor Espanhol
1,510 parallel translation
Kasırga sırasında gökyüzünde gördüğüm ışıklar biliyorsun hani suya girenleri?
Porque ¿ viste las luces que ví en el cielo durante el huracan, las que se metieron en el agua?
Gökyüzünde. Bir sürü renkli ışık gördüm.
Vi muchas luces de colores.
Dün gece gökyüzünde bir sürü ışık gördüm.
Vi un montón de luces en el cielo anoche.
Dışarısı 25 derece. Gökyüzünde tek bulut yok.
La temperatura ronda los 25º C, sin nubes a la vista.
360 gün güzel bir şekilde böler, ama gece gökyüzünde gördüklerinizle birebir örtüşmez, bu yüzden eski takvimler sekiz yılda bir fazladan bir ay veya senede beş gün eklerlerdi.
360 días se dividen bastante equitativamente pero no encajan con lo que ven en el cielo nocturno así que los calendarios antiguos suman un mes adicional cada 8 años o fijan 5 días adicionales.
Geceleyin gökyüzünde kocaman bir alev topu!
¡ Una bola gigante de fuego en el cielo nocturno!
"Günortasında, karanlık gökyüzünde" mi?
Mediodía, la oscuridad está en lo alto del cielo.
"Günortasında, güneş gökyüzünde." Bu daha mantıklı.
En mediodía el sol está en lo alto del cielo, eso tiene mucho más sentido.
Gökyüzünde devasa ruh-yakalayıcıları inşa etti.
Asi que el construyo un cazador de almas gigante, en el cielo!
Appa sadece yorgun. Biraz dinlensin. Sonra gökyüzünde süzülür.
Appa solo está cansado un poco de descanso y él estará volando por el cielo lo verán
"Ani bir hız kaybına sürüklendiğiniz zaman, uçak o hıza erişemez. Dolayısıyla uçak gökyüzünde kontrolden çıkmış olacaktır."
"El avión habría caído en picado."
gökyüzünde parlayan yıldızlar seyahat edenler için çok önemli rehberlerdi.
Hace tiempo, el brillo de las estrellas en el cielo nocturno... era esencial para los viajeros.
Gökyüzünde birşey gördüğünü söyleyip ortadan kayboldu. Henüz geri dönmedi.
Él salió al divisar algo en el cielo, pero aún no ha regresado.
Bugün 12 : 15'te, aniden gerçek dünyadan bir şehir Saf Ruhlar Sarayı'nın üstünde gökyüzünde göründü.
Hoy a las 12 : 15 AM, una cuidad en el mundo verdadero de repente apareció en el cielo, arriba del Tribunal de las Almas Puras.
Soul Society'nin gökyüzünde görünen gerçek dünya şehri, bir tür mercek olacak.
Ahora esta atascado, se convirtió en una especie de lente resultando en la cuidad del mundo real, apareciendo en el cielo de Sociedad del Alma.
Sonra gökyüzünde bir ışık göründü.
Luego apareció una luz en el cielo.
17 Temmuz 1996 tarihli 800 uçuş sayılı uçak gökyüzünde kaybolur.
El vuelo 800, el 17 de julio de 1996... desaparece del cielo.
Hanımefendi, buraya ilk kez geldiğimde beşinci veya altıncı sınıftaydım galiba. Uçakların kalkışını ve gökyüzünde kayboluşunu seyreder dururdum.
Desde que era un muchacho, solía venir aquí para mirar despegar a los aviones... y observarlos hasta que desaparecían en el cielo.
Gökyüzünde o kadar sağlıklı nokta içinden, ölen bir yıldızı nasıl bulmuşlar?
De todos los puntos vivos de luz en el cielo ¿ cómo encontraron uno que se estaba apagando?
Güneş gökyüzünde dolanır
# El sol recorre el cielo #
Gökyüzünde kuşlar şarkı söylüyordu. İçimiz şefkatle doluydu.
Pájaros en el cielo una gran bondad nos invadía.
Ve yıldızları gökyüzünde tutan mucize de bu zaten.
Es lo que mantiene las estrellas en su sitio.
- Gökyüzünde!
- ¡ Miren!
Yıldızlara bak, Krishna gökyüzünde parlayan yıldızlara sen, baban, büyükbaban onlarla çok derin bir ilişki paylaşıyorum.
Mira estas estrellas, Krishna. Con estas estrellas infinitas que brillan en el cielo tú, tu padre, tu abuelo y yo compartimos una relación muy profunda.
Birden, gökyüzünde uçan bir cisim gördü araba kontrolden çıktı
Repentinamente, vimos un platillo volador en el cielo. El auto dio una vuelta fuera del control.
Işık bize düşük enerjili radyo dalgaları ya da yüksek enerjili ışık olarak değişik formlarda ulaşır bize. Göremediğimiz gamma ışınları gece gökyüzünde en baskın formdur.
La luz llega a nosotros en muchas formas diferentes desde ondas de radio de baja frecuencia hasta la forma de energía lumínica más alta los rayos gama, la forma de luz que lleva la mayor energía.
Gökyüzünde tasarruf var. Bütün mumları söndürmüşler.
El cielo está alumbrado y los candiles apagados.
Gökyüzünde bir tek ışık var, bize yolumuzu gösteren.
Solo hay un faro en el cielo, que nos muestra el camino.
Bazen gökyüzünde bazen yer yüzünde senin yüzünü görüyorum.
A veces en el cielo y a veces en la tierra Tu rostro aparece frente a mí
İnanıyorum ki gökyüzünde bir yerlerde hala oynanıyor.
Por lo menos todavía está al aire. La vi en la TV hace poco.
"Gökyüzünde 80 lerin gecesi" ni izlediniz mi?
¿ Vio que lo pasan a la noche por TV de cable?
Gerek acımasız cephe savaşlarında, gerekse yükseklerde, gökyüzünde girişilen mücadelede milyonlarca genç asker sonu belirsiz bir yolda hayatını kaybediyor.
Tanto en la brutal guerra de trincheras en tierra millones de jóvenes soldados mueren, y esto parece no tener fin.
Gökyüzünde olan sensin, silahı olan da sensin.
Usted es el hombre en el aire, el hombre armado.
Gökyüzünde olduğum sürece beni göremezler, siyah olduğuma aldırış bile etmezler.
Supongo que mientras esté en el aire, no podrán verme así que no les importará que sea negro.
Gökyüzünde kocaman dolunay var kapıyı açabiliriz.
El plenilunio brilla en el cielo, y podemos abrir el portal.
Sınır taşı ufak bir tepeydi Güney Afrika bozkırının ortasında Yabancı takımyıldızlar batıda Her gece gökyüzünde
Su monumento es un monte que rompe la meseta que lo rodea y las constelaciones extranjeras cada noche sobre su túmulo funerario.
- Ben gökyüzünde bir ev isterdim.
¡ A mi me gustaría una casa en el cielo!
"Harika bir yıldız, meşale gibi gökyüzünde parlıyor."
"Cayó del cielo una gran estrella, ardiendo como una antorcha".
Benim için "Yatakta" nın en ilgi çekici kısmı bütün gazeteciler gittikten sonra gökyüzünde güzel bir ay olmasıydı. Yatağımızdan, bu güzel dolunayı görebiliyorduk tek bir bulut bile yoktu.
Lo más importante de la protesta en la cama fue que luego de que los reporteros se fueron había una luna hermosa había luna llena y, desde nuestra cama, podíamos ver su belleza sin ninguna nube.
Persephone kuyruklu yıldızı İngiltere'nin gökyüzünde en son görüldüğünde...
EI cometa Perséfone no se ha visto en cielo inglés desde...
Dünyada ve gökyüzünde...
En la tierra como en el cielo.
Hiçbir pilotun sizin gökyüzünde yaşadığınız riski atlatabileceğine inanmıyorum. İster bir güneş patlaması olsun isterse acayip bir manyetik ışık teğmen...
No puedo creer que un piloto de su calibre sea derribada... por un reflejo del sol o una pequeña falla mecánica, Teniente.
Gökyüzünde ilk yıldız çıkmış.
Ahi está la primera estrella, allí arriba.
Geceleyin gökyüzünde parlayan tek bir yıldızın güzelliği. Kocaman bir tarlada tek bir çiçeğin güzelliği.
La belleza de una sola estrella en el cielo nocturno la belleza de una sola flor en el campo
Çoğu insan Tanrıyı gökyüzünde, beyaz sakallı ve bizi gözetleyen bir figür olarak görür.
La mayoria piensa en Dios como una gran figura en el cielo... con la barba blanca. Que está examinando a la raza humana desde arriba.
O gökyüzünde duruyordu.
Ella estaba arriba, en el cielo
Üç ay önce büyük çapta UFO hareketliliği saptanmış. Kırkın üzerinde gözlem kaydı var. Gökyüzünde ışıklar.
Hace tres meses, hubo actividad ovni masiva con más de 40 avistamientos, luces en el cielo...
Gökyüzünde mi?
¿ En el cielo?
Sonsuz barışınla aydınlamış milyonlarca yıldız akıyor gökyüzünde.
"Iluminadas en tu paz infinita"
Beşiğinde uykuya daldığında annen için yıldızlar açacak gökyüzünde sabaha dek göz kulak olacaklar sana, küçük meleğim...
Cuando te duermes En tu cuna Las estrellas en el cielo
Gökyüzünde ayı milyonlarca kez gördüm.
En mil años millones de hombres han visto la luna en el cielo