Gölden tradutor Espanhol
1,328 parallel translation
Ve sen de çamurlu gölden gelen suyu içiyorsun.
Y tú estas bebiendo agua de bebedero de animales.
Kendi botumu kendim yaptım. Gölden geçip soğan tarlasına ulaşmam gerekiyordu.
Yo hice mi propia lancha para ir al otro lado del lago por mis cebollas.
Hatta bu gölden birkaç balık karnını fazlasıyla doyurur.
Además, un par de peces de este lago ya llenan bastante el estómago.
Bana bu gölden bahsetmişti.
Me habla de este lago.
Yazdığına göre şirket, bütün kimyasal kaynakları gölden çıkarıp onları bor için kullanıyormuş.
Parece que la empresa está extrayendo toda clase de minerales y productos químicos de allí, para convertirlos en productos del boro.
Ragatz Altın Hasat koro başkanı olacak türde biri değil.
Ragatz no es precisamente el Presidente del club de la alegría de Golden Harvest.
Altın Hasat son günlerde silah kampına dönmüş durumda.
De cualquier manera, Golden Harvest es un campamento armado en estos días.
Golden Retriever gibi davranmıyorum.
- Cállate. - Por lo menos yo he obtenido un poco de autoestima. - Cállate.
Onun bir gün kollarımın arasında olacağını ummuyorum.
- No estoy jugando al Golden Retriever Esperando que un día ella se dará la vuelta y caerá en mis brazos.
Belki aptal, geleneksel Dan Quayle, tarzında golden retriever'lı bir ailemiz olurdu.
creo que de verdad podríamos ser una familia, En el sentido estúpido y tradicional a ella :
Birlikte yaşlanır aynı eşofmanları giyerdik.
"Dan Quayle, golden retriever, envejecer juntos, vestidos de joggin".
Laverne, sende biraz golden retrieverlık ( köpek ) var mı?
Dime, Laverne, ¿ de verdad eres parte golden retriever?
Uzun bir tren yolculuğundan sonra Samantha ve ben Golden Gate yakınlarında bir kitapçıya gittik.
Después de un viaje muy largo... Samantha y yo nos arrastramos hasta la librería cerca del Golden Gate.
Vücut çalışmayı seviyor... Gençken Golden Gloves'ta boks yaparmış.
Le gusta hacer ejercicio y solía boxear en la liga Guantes de Oro cuando era joven.
Golden Gloves?
¿ Guantes de Oro?
- Oda arkadaşı. Tracy Golden. Yeshiva'da sosyal görev öğrencisi.
- Su compañera Tracy Golden, es estudiante en Yeshiva.
From a lighthouse in Bar Harbor To a bridge called Golden Gate
Desde un faro en Bar Harbo Hasta el puente Golden Gate
Yüzde yüz saf Golden Lager birası.
Una cerveza 100 % rubia y dorada.
En azında bir Golden Globe alacak bir oyunculuk.
Bastante buena como para un Globo de Oro.
Oscar'ı bilemem ama Golden Globe alır.
No sé si para los Premios de la Academia, pero sí para un Globo de Oro.
Dükkana ne oluyor? - Bina satıldı. Golden Spike kapatılacak, ve içerideki malzeme de tasfiye edilecek.
- El edificio fue vendido Golden Spike será cerrado y el inventario liquidado.
- Saat 6 : 30'da Golden Gate Park'ta.
- Parque Golden Gate a las 6 : 30. - De acuerdo.
Bomba, beddua, golden retriever.
- Una bomba, una maldición, un perro.
- Charles Gunn.
¿ El hermano menor... de Tommy Golden?
Ben para ödemeden benim kanalizasyonuma girebileceğini söyledim mi?
El pequeño culo de Randall Golden, hombre.
Tommy Golden'ın küçük kardeşi misin?
Como te dije, hijo, nosotros haremos las preguntas.
Tam olarak bilmiyorum.
El hermano de Golden fue soldado en mi equipo en los viejos tiempos.
Daha önce gördüğüm hiçbirşeye benzemiyor. Golden'ın ağabeyi eskiden benim çetemde savaşçıydı.
Sí, Tommy estaba dirigiendo nuestra unidad cuando el sol desapareció.
Golden!
Aquí es donde capturó a Tommy. ¿ Qué es ese olor?
Şu şey beni gerçekten kızdırmaya başladı.
¿ Golden? Encanto...
Oradayken seni görmediğimi mi düşünüyorsun? Sen de onlardan birisin. - Golden, düşündüğün gibi değil.
Lo preferiría a ser una cáscara, cualquier día.
Tekrar merhaba çocuklarım. Sanırım babamla tanıştınız.
¿ Golden, mi amor, no quieres pegarles?
Sanırım bir Golden Talon.
Funda de latón. Entonces supongo que es una Golden Talon.
Abby Sandoval'ın üzerinden çıkan Golden Talon'un aynısı bu.
Golden Talon... igual que la que sacamos de Abby Sandoval.
En Golden Gate Köprüsü de Piper ile kontrol edelim.
Vamos a conectar con Piper en el Golden Gate.
- Türü nedir - "Golden retriever".
- ¿ De qué raza es? - Es un labrador.
- Türü golden mi?
- ¿ Es un golden?
Kızım golden.
Sí, lo es.
- Golden retriever.
- Golden Retriever.
Bahçede oturan büyük bir Golden Retriever.
El perro perdiguero grandote sentado en el jardín.
- Maçı kazandıran golden ben sorumluydum.
- Oh sí. Fui responsable de la victoria.
- İyi ki çarşaflar, hangi eve giderse orayı seviyor. Golden retriever gibiler.
Por suerte, a los edredones les gusta casi todo.
Evet, ne var ne yok satışa çıkardık.
PREMIOS GOLDEN GLOBE 50 ¢ POR MEDIO KILO Sí.
" Golden Gate Park'ta Konser.
" Concierto en el parque Golden Gate.
Golden Gate Köprüsü'ndeydim herkes bana atlamamı söylüyordu.
Así que estoy en el puente Golden Gate... Y " todo el mundo Diciéndome para saltar.
2.2, beyaz çit, golden retriever.
Un 2.2, una cerca blanca, un golden retriever.
Karısı, çocukları ve altın sarısı bir av köpeği vardı.
Una esposa e hijos, y un golden retriever.
Tahtayla çalışmaya ara verdiğinde, Golden Hand Caddesi'nde Küçük Louis'nin barına bira içmeye giderdi.
Cuando se tomaba un descanso, iban a tomar cerveza en el bar Pequeño Louis, de la calle Mano Dorada.
Golden Gate Köprüsü.
El Golden Gate.
Seven Stars Holding'in % 10'u... 4 puro barı, 10 puro dükkanı, 10 şarap mahzeni 3 Altın Ejder zincir restoranı... 8 Blenheim Terrace restoran, Aziz John's Koruluğu, Londra'da.
4 clubes de fumadores, 10 tiendas de puros, 10 bodegas, 3 restaurantes de la cadena Golden Dragon, el número 8 de Blenheim Terrace, en St John's Woods, Londres.
Fred...
Detrás del Golden Dragon.