Gülerek tradutor Espanhol
314 parallel translation
"Onlar çocuk gibiydiler, tasasız... daima mutlu ve gülerek..."
Despreocupados... siempre contentos y riéndose... "
daima mutlu ve gülerek... "
Contentos y riéndose... "
Deli gömleği içinde, gülerek ölmüş.
Y murió riendo, con una camisa de fuerza.
Söyle korkmasın... -... gülerek gitsin... " - Daha ne istiyorsun?
Dígale que no tenga miedo y que se muera riendo... " - ¿ Y qué quieres?
Bunu gülerek geçiştiremezsiniz.
No puede reírse de eso.
Gülerek ayakta öylece durdu siyah saçları rüzgarda dalgalanıyordu ve bana hakkındaki her şeyi anlattı.
Se quedó ahí parada, riéndose con el cabello negro volando al viento y me dijo la verdad sobre ella.
Bu yüzden orada gülerek öylece durup...
Por eso se quedó parada, riéndose, cuando...
Her zaman gülerek ve şakalaşarak yardım eder insanlara.
Siempre riendo, siempre bromeando para ayudar a otros.
Orada her şeyi bilen bir okul öğretmeni gibi gülerek oturmak zorunda mısın?
¿ Tienes que sonreír como una profesora sabionda?
Geç vakit olana kadar beklemişti ve sonra gülerek ay ışığının içinden süzülüp içeri girdi.
Esperó a que fuera muy tarde, y entró con un rayo de luna, sonriente.
Gıdıklamasını bilirsen, gülerek ortaya çıkar.
Hay que hacerle cosquillas para que salga riéndose.
Sen ve Storm'u birlikte gülerek sohbet ederken gördüm. ... ve uzun deneyimli gözümde tanıdık bir mesaj parladı...
Os vi a Storm y a ti charlando y riendo y mi radar experimentado me alertó con un mensaje familiar.
Bu mekanize birlik, yoluna çıkan bütün engelleri aşmayı bilir. Doğal afetlerle tekrar ve tekrar karşılaşır, Zarar görse de, daima gülerek yeniden ortaya çıkar.
Un ejército mecanizado de ruedas... que supera cualquier obstáculo que se ponga en su camino, que va de desastre en desastre... pero siempre acaba sonriendo.
Carl-Adam, yani o öküz, gülerek demişti ki :
Carl-Adam... Carl-Adam, ése animal, se rió y dijo :
Tüm vaktini gülerek geçirdin.
No hace más que cloquear como los gansos.
Böyle gülerek beni korkutuyorsun.
Me asustas con esas carcajadas.
Babam benim de dansçı olduğumu söyledi o da gülerek dedi ki :
Papá le dijo que yo también era bailarina. Ella se rió y dijo :
Hepsi kalkacak yine ayağa Gülerek varacaklar eve, anlatacaklar eşlerine : "Ne komik bir şakaydı!"
Todos se levantarán nuevamente y así, sin más, regresarán a casa sonriendo y contarán a sus mujeres qué anfitrión más bromista tuvieron.
Herkes bir arada çalışsın. Gülerek, şarkı söyleyerek!
Todos trabajando juntos Riendo y cantando!
Oğlumuz diye gülerek söz ettiğimiz kitap kurdu.
Si ya no es la rata de biblioteca que teníamos como hijo.
"Özgürlüğü yaşasın!" gülerek bağırmıyorsan, "Özgürlüğü yaşasın!" bağırmazsın,
Si no se grita "¡ Viva la libertad!" riéndose no se grita, "¡ Viva la libertad!"
Hayatımı seninle birlikte gülerek harcardım.
Habría regalado mi vida... riéndome, por ti.
Birisi gülerek iniyor.
Se baja con prisa.
Sonra bakalım gülerek mi yüzeye çıkacaklar?
Y entonces ya veremos si salen riéndose.
Petofi Sándor ayağa kalkar ve gülerek şöyle der :
Petófi se levantó, se rió y dijo :
Şimdi, ölümüyle, Şarap Tanrısı Bacchus, yeniden doğmamız için bize kanını veriyor....... gülerek, gülerek.
Ahora, en la agonía, Baco nos da su sangre... para que podamos nacer otra vez... riendo.
Az sonra bardaki herkes neye gülündüğünü öğrenmişti herkes bergin ısmarlamaya başladı, sipariş verirken gülerek.
Y pronto todos en el bar supieron el motivo de la risa... y todos comenzaron a pedir "gineveza", y se reían al hacerlo.
- Hayır, gülerek.
- ¿ Te he oído decir que si?
Hayır, annem beni hep gülerek döverdi.
No. Mi madre se reía siempre mientras me pegaba.
Bir dağdan aşağı gülerek kaymak istiyor.
Quiere bajar una montaña muerta de risa.
Hatta, gitmeden önce sevgilisiyle gülerek ayrıldılar.
Y antes de que se vaya... ella y su novio se estarán riendo de Ud..
Bize baktılar ve etrafımızda biraz dolaştılar. Sonra bize gülerek kuzeydoğuya doğru devam ettiler.
Navegó a nuestro alrededor por un tiempo, se rió y se fue hacia el noreste.
Gülerek tartıya çıkıyor.
Sube las escaleras riendo.
Bekliyorum ve geldiğinde ise yanımdan gülerek geçiyor sadece.
Esperé y luego ella vino y simplemente pasó de largo sonriendo.
Eminim, gülerek ölmüştür.
Seguro que murió sonriente.
Ayağa kalktı, herkese gülerek baktı.
Él se levantó y se empezó a reíir.
Gülerek dedi ki,
Mi madre sonrió y dijo :
Bayan Anne gülerek geldi.
La Srta. Anne llegó sonriendo.
Sonra o gülerek ortaya çıktı.
De pronto, la vi salir sonriente.
Gazeteciler bıyık altından gülerek ve alaycı bir şekilde arıyorlar.
Me iré. Los reporteros siguen llamando.
Eve gülerek ve şarkı söyleyerek dönerdik.
Llegamos a casa riendo y cantando.
Nedense bana tuhaf bir şekilde gülerek istediğim türde bir kitap verdi.
Por alguna razón, que entonces no entendí, sonrió y me trajo el libro correcto.
Gülerek Yaşamak.
"La vida sonriente."
Hektor oğlunu gelininin kucağına verip gözyaşları içinde, gülerek uzaklaştı. Ona güzel kokulu göğsünden emzirtmişti.
Héctor dejó a su hijo en brazos de su prometida... y ella, entre risas y lágrimas... lo amamantó con sus fragantes senos.
O, senin bahsettiğin tarzda eğlenmiyor. Gülerek, kıkırdayarak ve sahada çıplak ayak koşarak.
Es no tener la diversión usted está hablando, y riendo y riendo corriendo descalzo por los campos.
O sevinçle gülerek diyecek ki : Hepimiz aynı kaynaktanız.
Reirá encantado y dirá que estamos hechos de la misma pasta.
Gülmem gerektiğini, gülerek hatırlatan 40 kişiye ihtiyacım yok.
No necesito otras 40 personas que me recuerden que debo reír.
Neden hafta sonunu burada, yorganın altında televizyon seyrederek, ter dökerek, gülerek geçirmiyoruz?
¿ Por qué no nos quedamos todo el fin de semana bajo las sábanas viendo televisión, sudando, sonriendo y todo lo demás?
Anna o zamanlar gülerek şöyle derdi :
Anna podría haber dicho entonces :
Bayan Egg tarafından bize tanıtıldığında, onun komünist olduğunu söyledi. Bunu gülerek söyledi, ve duyduğumda gülümsedim, işte tam o sırada seninle rahip Babbington arasındaki düşmanca bakışmayı fark ettim.
Ellas se refirió a usted como un comunista. hasta que percibí una mirada de hostilidad entre usted y el Reverendo Babbington.
Yaptığımı yap, gülerek acı çek, defol git.
Vete al infierno.