English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ G ] / Gülümsedi

Gülümsedi tradutor Espanhol

529 parallel translation
Tatlı bir adam her zaman yanında olacağını söylediğinde onu öptü, gülümsedi ve ağladı.
Hm. "Hasta que oyó a un hombre dulce decir había venido con ella a medias Así que ella lo besó, ella sonrió, y ella gritó."
İmparator Peri Banu'ya gülümsedi.
El Emperador sonreía a Peri Banu
Bacaklarını ayırarak gülümsedi ve kara adamı ileriye itti.
A horcajadas en la rama, él rió y empujó al hombre negro.
Kalktı ve gülümsedi.
Estaba sonriendo.
Ona "Afedersiniz ama bu köpeği ben alıyorum" dedim. Ve o bana gülümsedi.
Le dije : "Disculpe, voy a comprar este cachorro." Y él me sonrió.
Fakat o bana hep gülümsedi ve selam verdi.
Pero ella siempre me daba los buenos días...
Tuhaf bir şekilde gülümsedi.
Sonrió de manera extraña.
Ve oda dönüp gülümsedi.
Y ella me sonrió a mí.
- Azıcık gülümsedi sanki? - Hayır, hiç de değil.
¿ Ves que si quiere esboza una sonrisa?
Bana gülümsedi.
Me ha sonreído.
Yüzünde huzur ifadesi belirdi, hatta gülümsedi.
Su rostro estaba más tranquilo, incluso sonrió.
Dikkatimi çekmemişti ama onu dirsekleyip öne geçen müşteriye kabalığını gösterdiğimde bana minnetle gülümsedi.
Me fijé en él cuando alguien quiso robarle el turno. No atendí al grosero y él me sonrió agradecido.
# Kayıkçının biri gülümsedi Hong Kong'da...
El barquero la sonrió en Hong Kong.
# Askerin biri gülümsedi Singapore'da...
El soldado la sonrió en Singapur.
# Çiftçinin biri gülümsedi Shanghai'da...
El granjero la sonrió en Shangai.
Başını geriye çekip gülümsedi ve dedi ki...
Echó la cabeza para atrás, se rió y dijo :
Fransız veliahdı, Altın Yunus, bunu rüyasında gördü ve gülümsedi.
hijo del rey de Francia,... la divisa en su sueño y sonríe.
Sadece bana baktı ve gülümsedi.
Él me miró y me sonrió.
Onu gördüğümü farkedince bana gülümsedi.
Yo tenía lágrimas en los ojos.
Beni görünce gülümsedi.
Cuando me vio, me sonrió.
Hafifçe gülümsedi, ama pek bir şey demedi.
Se ha reído y no ha dicho nada.
"Hafifçe gülümsedi." derken ne demek istedin?
¿ Por qué aún no ha contestado?
Sonra gülümsedi.
Luego sonrío.
Hem de gülümsedi.
Hasta sonrió.
Sadece "Aa, sahi mi?" dedi ve gülümsedi.
Whisky para mí también, por favor.
Ona sarılıp yüzüne gülümsedi.
La coge por el brazo y le sonríe.
Gülümsedi sana, aslında gülümsedi.
Te ha sonreído. Así es como sonríe.
Yalnızca gülümsedi.
Sonreía
"Bayan Peterson gülümsedi."
"La Srta. Peterson ha sonreído."
Sonra kağıda baktı ve gülümsedi gibi.
Él miró el papel y sonrió.
İnsanların hükmünü dinledi... ve bir kurdun sessiz gülüşüyle... gülümsedi.
Escuchó al Consejo de hombres y se río. La silenciosa risa de un lobo.
K. gülümsedi, çünkü şu anda bundan hiç de sıkıntı duymuyordu.
K. sonrió, pues en ese momento no padecía lo más mínimo.
Gülümsedi. Tanrım ne güzel dişleri vardı.
Ella sonrió, Dios, tenía unos dientes bonitos.
Bana gülümsedi.
Ella me sonrió.
Sonra gülümsedi.
¡ Y él sonreía.
Bir dizi melek gibi gülümsedi!
Sonreía como un ángel!
Yine bir gün gezerken durdu ve bana gülümsedi.
Y fue en uno de esos paseos que detuvo el carro y me sonrió.
"Majesteleri, maymunun kıçı bile yanar." dedi. O da hafifçe gülümsedi.
Aquí hace tanto calor como para cocer el culo de una mona, majestad.
"Yaşlı Geppetto gülümsedi, çünkü Pinokyo'nun gerçek bir çocuk olmadan önce öğrenmesi gereken pek çok şeyin olduğunu yüreğinde biliyordu."
El viejo Geppetto sonrió, porque supo en su corazón... que Pinocho tenía mucho para aprender antes de que pudiera ser un chico de verdad.
O iki piç kurusu bana gülümsedi.
Esos dos cabrones me sonreà ­ an.
Pilot, deriden yapılma bir kask ve uçuş gözlüğü takmıştı. Kalınca kestiği bıyıkları vardı. Üstümüzden uçarken gülümsedi ve şöyle bir gemiye baktı.
Tenía un casco de cuero La Segunda Guerra Mundial y gafas y lo recuerdo porque tenía un bigote muy grande y volar en silencio, que sonrió y miró a la nave y voló a los hangares cuando la primera bomba cayó.
Neyse ki, şans meleği bana gülümsedi.
Afortunadamente, la Diosa Fortuna me sonrió aquel día.
Bay Pritchard'ta, bir keresinde bana gerçekten gülümsedi.
Y el Sr. Pritchard me sonrió una vez.
Bize gülümsedi ve, "Soyez les bienvenus, Monsieur." " Hoşgeldiniz.
"Soyez les bienvenus, señor." " Bienvenido.
Bana doğru döndü ve gülümsedi.
Y él sólo se volteó y sonrió.
Sarışın olan da biraz gülümsedi.
El, pálido rió un poco, también.
- Nasıl gülümsedi gördün mü?
¿ Ves lo influyente que soy?
Gülümsedi.
Sonrió.
Buna karşı çıkıp, genç bir kızın ahlakını bozmaya çalıştığı için utanması gerektiğini söylediğimde öylece gülümsedi ve "Yaşlı biri olsa?" dedi?
Cuando yo me opuse y Ie dije que debería sentirse avergonzado por intentar corromper a una niña, se sonrió y dijo : " "¿ Y si fuera a una mujer?" "
Korkup, korkmadığını sorduğumda, bana baktı ve gülümsedi.
Cuando le pregunté si sentía miedo, me miró y sonrió.
Kovboylar gülümsedi O yürürken sokakta
Los vaqueros le sonríen cuando pasa

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]