Günlük tradutor Espanhol
8,459 parallel translation
Walley World'e bir günlük mesafedeyiz.
Estamos a un día de Walley World.
En iyi yanı da 3 günlük pisi balığını yiyor olmaları.
Lo mejor es que están comiendo el halibut de hace 3 días.
Bu, Amerika'nın günlük tüketiminin dörtte birine eşit.
Eso representa casi un cuarto... de lo que se usa cada día en EE.UU.
Bu felaket, yaparken düşünmek zorunda bile olmadığımız günlük faaliyetlerin sebep olduğu zarara kıyasla hiçbir şey.
Pero ese derrame no es nada en comparación con el daño... provocado por nuestras costumbres cotidianas, en las que ni siquiera reparamos.
Biri günlük, biri ufak.
Uno de diario y uno de mano.
İki günlük.
Dos días.
Sevgili günlük. Yüreğimdeki ıstırapla sana dönüyorum.
Querido diario, con los daños en mi corazón me doy vuelta hacia ti.
Sevgili günlük, bu gece curcunaya dönen bir parti verdik
Querido diario, anoche tuvimos una fiesta que terminó en una orgía de espuma.
Günlük olarak kullanmış gibi görünüyor.
Parece que la usó como un diario.
Peki... Anlamak için soruyorum : Günlük haberlerin ötesinde Kardinal'lerin bundan haberi var mıydı diye kendimizi uzun vadeli bir araştırmaya adamamışız.
De acuerdo, sólo para que entienda, más allá de la cobertura diaria, no hemos dedicado recursos de investigación a largo plazo... para saber si el Cardenal Law sabía o no de esto.
Günlük 5, aylık 20 dolar.
Cinco dólares al día. 20 dólares al mes.
- Günlük maden miktarınızı artırdım.
Tu cuota ha aumentado.
- Yalnızca 3 günlük yiyecekleri vardı.
- ¿ Comida para 3 días? Es todo lo que tenían.
Biyolojik yapın düzenli çalışabilmek için günlük düzenli uykuya ihtiyaç duyar.
- Tu imperativo biológico requiere un mínimo de inactividad diario para un correcto funcionamiento.
Günlük işlemciler gerekli cevabı verecektir.
Los corredores más hábiles responderán.
Günlük aktiviteler araciligiyla uzun süreli hatiralar veri seçilimi.
La selección de datos de la memoria profunda a través de la estimulación
Sen, yardımı dokunabilecek adres defteri, lirik şiir, günlük falan ara.
Bien, buscaras una agenda... letras de canciones, un diario, cualquier cosa que sea útil.
Günlük mastürbasyon rekorum : 7
La mayor cantidad que me masturbé en un día :
Sabit bir diske günlük olarak birleştirme işlemi yapmak gibi.
Es como desfragmentar a diario el disco duro.
Bir günlük tuttu mu? Şarkı fikirlerini yazdığı?
¿ Llevaba un diario, ideas de canciones, cosas así?
Bu günlük bu kadar yeter.
Hemos terminado por hoy.
Sadece bu günlük.
Sólo hoy.
Efendim, bir beş günlük izin istiyorum.
Señor, necesito otros cinco días de permiso.
David'in günlük ritüeli.
El ritual diario de David.
Mary'den gelen günlük rapor mu?
¿ Ah, es ese su informe diario para Mary?
10 günlük uzaklıkta.
Está a diez días de aquí a caballo.
Beş günlük yolu, üç günde gideceğiz.
Haremos un viaje de cinco días en tres días.
Günlük tutar mısın? Yarattığımız dehşetin günlüğünü mesela?
¿ Escribiste un diario sobre el horror que provocamos?
Yedi günlük bir tırmanışla, zor olan kısma ancak gelebildik.
Después de siete días, nos acercábamos a la peor parte.
Bu günlük bu kadar!
¡ Eso es todo!
- Bana da 60 günlük raporuna yazacak şey gerek.
- Necesito Algo que informar.
Üç günlük elbise giyecek getir.
Lleva al equipo por tres días.
Günlük oturumumuzu yapalım.
Comencemos nuestra sesión.
Ben de günlük bir şeyler yaptırmak isterim.
Quisiera pedir ropa informal.
Seni bir yerde üç beş günlük bir nakliyeyle göndereceğiz.
Envío estándar de 3 a 5 días.
Benden, 10 yıl boyunca oturup, suç terapisi görmemi hislerim hakkında günlük yazmamı istedin.
¿ Quieres que me siente a llorar en terapía unos 10 años Y para escribir en cualquier periódico acerca de mis sentimientos?
- Sadece dört günlük avans verecekler.
Ellos sólo avanzarán durante cuatro días.
Bilirsiniz, hayatın gerçekleri, günlük işler...
La realidad, el día a día.
Ve onlar günlük 3 $ dan az bir asgari ücret ile dünya tekstil işçileri arasında en düşük ücreti alanlar arasında yer almaktadır.
Y con un salario mínimo de menos de $ 3 al día, están entre los trabajadores textiles peor pagados del mundo.
Trenle iki günlük yolculuk yaparız diye düşünüyorum.
Donde estoy pensando son dos días de viaje en tren.
Ben kaçtım, güvenilir günlük.
Me despido, querido diario.
Bu benim için fazladan bir günlük iş.
Es que es un día de trabajo extra para mí.
- Günlük kıyafetim bu tatlım.
- Todos los días, querido.
Cenazeden sonra olan 7 günlük yas tutma süreci.
Es un período de siete días de recuerdo después del funeral.
Savunma makamı Ross'un İpek Yolu'nu kurduktan sonra ilişiğini kestiğini ve günlük ve Bitcoin'lerin bilgisayarına sonradan yerleştirildiğini öne sürdü.
Mientras la defensa mantenía que Ross abandonó Silk Road después de crearlo y que el diario y los Bitcoins fueron plantados en su laptop.
Bilgisayarına el koyduklarında bir günlük tutmuş olduğunu keşfettiler.
Cuando incautaron su laptop, encontraron que tenía un diario
Tabii eğer günlük Ulbricht'e aitse, savunma makamı aksini iddia ediyor.
Si es, de hecho, el diario de Ulbricht's. Su defensa dice que no. - Correcto.
Günlük aktiviteleri yazdığı bir kayıt defteri var.
Tiene un registro de actividades diarias.
Günlük nerede?
Cambia de escondite cada semana.
Sevgili Günlük.
" Querido diario, hemos llegado a un oasis.
Senin için bir günlük tutacağım.
Haré un diario para ti.