Gın tradutor Espanhol
612,738 parallel translation
Son kovaladığın Shepherd'lı da öldü.
Los últimos Pastores que perseguiste
Onların benin babam olduğuna inandığı adam.
Un hombre que pensaban que era mi padre.
Burada Titanik'i yaşıyoruz ve sen çıkıp nasıl battığımızın mekanik sebeplerini anlatıyorsun.
Leanne, aquí estamos en el Titanic y estás explicando la mecánica de como estamos hundiéndonos.
Hayal kırıklığını anlıyorum Cal. Ama ilerlemeler de kaydettik.
Comprendo la frustración, Cal, pero hemos progresado.
Tüm insanlığın devamı, bu kendini beğenmiş pisliğin ellerinde. Tanrı yardımcımız olsun.
Bueno, el destino de la humanidad recae en este imbécil importante, que Dios nos ayude.
Ama bunun yaşayamadığını sanıyordum.
Pero pensaba que esto no era viable.
Jackson'ın duvarın ötesinde karşılaştığı her ne boksa daha önce gördüklerime hiç benzemiyor.
Lo que Jackson encontró más allá del muro, no es como nada que haya visto nunca.
Kısırlığın çözümü bu olabilir.
Esto podría ser la clave para resolver la esterilización humana.
Hatırladığım kadarıyla, en son, gezegendeki tüm hayvanları öldürüyordunuz. Yani, hayır, kalsın.
Que yo sepa, estaban tratando de asesinar a todos los animales del planeta, así que, no, gracias.
Bu videoya zaman ayırdığınız için teşekkür ederek başlamama izin verin.
Y permítanme empezar dándoles las gracias por tomarse el tiempo para ver este vídeo.
Şu aradığınız kadın 30'larının sonunda.
La mujer que estás buscando tiene entre 35 y 40 años.
Bunu kimin yaptığını bulacağım.
Voy a averiguar quién hizo esto.
Bu videoya zaman ayırdığınız için teşekkür ederek başlamama izin verin.
Y permítanme empezar dándoles las gracias por ver este vídeo.
Raj'ın paylaştığı şeyi gördün mü?
Oye, ¿ viste este post de Raj?
Köpeği ile makarna paylaştığı başka bir videoyu mu? Dairesinin kirasını karşılayamayacağını daha ucuz bir yer bilen biri olup olmadığını soruyor. Hayır.
¿ Es otro video de él y su perro haciendo lo de La Dama y el Vagabundo con espaguetis?
Son kez söylüyorum, Hulk da, Batman de, gerçek boyutlu heykeller de yok. Daireye çeki düzen verelim dediğin zaman ciddi olmadığını düşünmeye başlıyorum. Vay canına.
Por última vez, nada de Hulk, ni Batman en estatuas de tamaño real.
Cevabı bilmiyormuş gibi davrandığın kısmı atlasak ve bana cevabı söylediğin kısma geçsek olur mu?
¿ Podemos saltar la parte donde pretendes no saber la respuesta, e ir a la parte dónde me dices la respuesta?
Senin bir şey yaptığın yok.
No has hecho nada.
" Senin bir şey yaptığın yok.
" No has hecho nada.
Evet, evlilik sorunlarınızı göz ardı edebileceğiniz biriyle beraber yaşadığınız sürece iyisiniz tabii.
Sí, están bien siempre y cuando tengan un regulador viviendo con ustedes para distraerlos de sus problemas maritales.
Sheldon, kardeşini yanınıza almaya çalıştığından da bahsetti.
Sheldon mencionó que trataste de hacer que tu hermano viviera contigo, también.
Raj'ın dün gece taşındığını biliyor muydun?
¿ Sabías que Raj se mudó anoche?
Tarçın yanımda ama Sheldon'la uğraşmak isterseniz ona binada dolaştığını söyleyin "
Posdata : Cinnamon está conmigo, pero si quieren molestar a Sheldon, díganle que está perdida en el edificio ".
Burada biyoloji denizinde sıkıntıdan boğulmayı beklerken entelektüel düşlerimi gıdıkladın.
Bueno, ¿ quién lo diría?
Karar verme mekanizması üzerine yaptığın sinirbilimsel deneyi düşünüyordum.
¿ En qué estás trabajando?
Yanlış sayısal modeli kullandığını hissetmiştim. Ama hassas olduğun için bir şey söylemedim.
Sabes, tenía el presentimiento de que estabas usando el modelo computacional equivocado, pero no dije nada porque eres demasiado sensible.
Gerçekten gelmemi istediğin için mi yoksa acıdığın için mi soruyorsun?
¿ Lo estás preguntando porque quieres que esté ahí o solo por lástima?
Neden iyi olmadığını düşünüyorsun?
¿ Por qué no crees que esté bien?
Pantolonunun nerede olduğunu bilmiyorum ama iç çamaşırın ocaktaki çaydanlığın içindeydi.
Los pantalones no sé dónde están, pero tus calzoncillos os encontramos en una cacerola en la cocina.
Koşuya çıktığın zaman çörek aldığını biliyorum.
Sé que cuando "sales a correr", paras a comprar una rosquilla.
Bana çay yaptığın için teşekkürler.
Gracias por hacerme té.
Uzun bir dikkat aralığına var ihtiyacınız
* Necesitarán de un buen lapso de concentración *
Şimdi çoğunuzun Bayraklarla Eğlence'nin nasıl başladığını merak ettiğinize eminim.
Ahora, estoy segura de que muchos de ustedes se están preguntando cómo comenzó "Diversión con banderas".
Saçım kuşların gıpta ile baktığı bir yuva malzemesi.
Mi cabello es un material para nidos muy codiciado.
Sonra yakın zamanda aldığım 625000 dolarlık MacArthur bağışını ekledim. Beş dakika sonra ruh ikizimle tanıştım.
"reciente ganador de la beca MacArthur de 250.000 dólares", y cinco minutos después, conocí a mi alma gemela.
Eve geliş yoluma hamburgerci açıldığı günden beri karın kaslarımı görmedim.
No he visto mis abdominales desde que abrieron Shake Shack en mi camino a casa.
Kusursuz bir kız. Bazen gerçek olmadığını düşünüyorum.
Es tan perfecta, a veces creo que no es real.
Gerçek aşkı hakettiği saçmalığı senin başının altından çıktı.
Fue tu idea descabellada eso de que él merece amor.
Bakımdan aldığınız anda aradıklarının farkında mısınız?
Entiendes que llamaron cuando te la llevaste.
Ve yaptığın işe ilgi duyuyor.
Y le interesa tu trabajo.
Uyumadığını biliyordum!
Sabía que no estabas dormida.
Kilit noktası, bir top yörüngenin tepesine çıktığında diğer topu atmalısın.
La clave es lanzar la bola cuando la anterior esté en su punto más alto.
Gerçi bahşiş ücretini anlamaya çalışırken kulaklarından duman çıktığını gördüm.
Aunque cuando intentaba hacerse una idea de la propina, estoy seguro que he visto cómo le salía humo de las orejas.
Eskiden çıktığın birisi için çalışmanın biraz tuhaf olabileceğini düşünmüyor musun?
¿ No crees que sería algo extraño trabajar para alguien con quien solías salir?
Hayır, zekice davranmadığını söyledim.
No, le dije que no estaba siendo inteligente.
Yani Zack ile çalışmasının sorun olmadığını mı düşünüyorsun?
¿ Crees que es buena idea que trabaje para Zack?
Yani sorun olmadığını mı düşünüyorsun?
¿ Tú crees que está bien?
- Hokkabazlığın da saçmalık olduğunu söylemiştin.
Dijiste que hacer malabares también era una tontería. Y lo es.
Hayır. Hayır, hayır. Orada mutsuzsun ve sonra orada kalmanı sağladığım için beni suçlayacaksın ve sorun değil.
No, no, no, no, ahí no eres feliz, y me culparás por obligarte a quedarte, y está bien, me aguantaré.
Peki, tamam. Bir Nobel ödülü kazanmadığını varsayalım.
Vale, bien, supongamos que nunca ganas un premio Nobel.
Bütün eşyalarımdan kurtulmaktan çok hoşlandığın için..... belki de bu küçük bayanı, ağaç öğütücü makineye atmalıyız.
Bueno, ya que has disfrutado tanto de tirar mis cosas, quizá deberíamos tirar a esta pequeña a la biotrituradora.