Hace tradutor Espanhol
270,243 parallel translation
Ama bu kesinlikle kırmızı idi. Ve sana bunun Nightingale ile alakasını düşündüren şey ne?
¿ Y qué te hace pensar que está conectado con el Nightingale?
Kabul etmem gerekirse birkaç hafta önce bunu düşünemezdim bile.
No podría haberme imaginado esto, incluso hace unas semanas.
Birkaç gün öncesine kadar beni nerdeyse tüketen Nightingale davası vardı.
, hace unos días, podía ver un mundo donde el caso del Nightingale solo me engullía.
Evet, bunu uzun zamandır konuşmak istiyorum her zaman uygun zamanı değilmiş gibi geldi.
Sí, no, he querido sacarlo ya hace un tiempo ; solo que siempre parecía un mal momento.
İki ay önce doğum gününde radyoda babanla konuştuğunu söylemiştin.
Hace dos meses, en tu cumpleaños, dijiste que hablabas con tu padre muerto por el radioaficionado.
Bu 20 yıl evvel kurtarmaya çalıştığım bir kadın.
Es la misma mujer que intenté salvar hace 20 años.
Beş yıl evvel bir araba kazasında öldün.
Moriste en un accidente de coche hace cinco años.
Evet! İşte ben de bundan bahsediyordum, Hendrix.
- Sí. ¡ Así se hace, Hendrix!
Elim mor ve bu saçlarımı kabarık gösteriyor.
Mi mano es púrpura, y hace que el aire sea turbio.
Biliyor musun, bir yıl önceki ben bugünkü beni kesinlikle tanıyamaz.
La mujer que era hace un año no reconocería a la mujer que soy hoy.
Benim için güzel şeyler yapan Hubert adında çok zengin bir Fransız var. Onunla sikişirim sanıyor ama asla sikişmem.
Conozco un francés muy rico llamado Hubert que hace cosas bonitas por mí porque cree que cogeremos, pero jamás sucederá.
o hissetmeni sağlar.
Es lo que te hace sentir.
Bunu bana biri bir yıl önce biri sormuş olsaydı. Benim efsanevi krallığımda savaşa hazırlanırken, karıma hava atıyor olurdum. Daha fazla uyuşturucu kullanıyor olurdum.
Si alguien me hubiera dicho hace un año que me estaría quejando a mi mujer, mientras me preparo para luchar en nombre de mi reino mítico... me hubiera metido muchas más drogas.
Büyü beni güçlendiriyor, ama bu güç yeterli mi?
El hechizo me hace grande, ¿ pero será suficiente?
Beyonce yapar, Çünkü o patron.
Beyoncé lo hace y es por eso que es la jefa.
artık bir insanın yaptığı gibi hissetmiyorsun, Julia.
Ya no sientes, Julia, no de la manera que un ser humano lo hace.
Başparmağım ve salatalıkla hoşuna giden o şeyi yapan kişiyim!
¡ Soy la que te hace eso que te gusta con el pulgar y un pepino!
Onu ben yapıyorum.
Soy quien te lo hace.
Beaver Creek'te ne işiniz var, Bay Sajak? "
¿ Qué hace en Beaver Creek, Sr. Sajak? ".
Çok hoşuma gidiyor.
Qué gracia me hace.
Çocuklarından sadece birini seviyorsan böyle yaparsın.
Es lo que se hace si tienes dos hijos y solo quieres a uno.
Benimle konuşmadan Horoz'a kulübede oturmasını söylemen büyük cüret.
Hace falta tener cara para decirle a Rooster que viva en la cabaña sin decírmelo.
Sadece yaptığının yanlış olduğunu düşünüyorum.
Solo pienso que lo que hace está mal.
Yaptığı şeye katılmıyorsam onu nasıl destekleyeyim?
¿ Cómo voy a apoyarla si no estoy de acuerdo con lo que hace?
Hava buz gibi.
Hace un frío horrible.
Tanya Showers'ın gölde ne işi var?
¿ Qué hace Tanya Showers en el lago?
Sen gideli sadece birkaç hafta oldu ama asırlar gibi geldi.
Hace pocas semanas que te fuiste, pero me parece una eternidad.
Saçma sapan evrak işleri yaptırıyorlar.
Me hace hacer papeleo.
İşte böyle tutulur, şapşal.
Así se hace, imbécil.
40 yıldır böyle bir şey yapmadım.
Hace 40 años que no hago esto.
Jim öleli yıllar oldu ama hâlâ aklımda.
Jim falleció hace años, y aún pienso en él.
Birkaç aydır babamın yanında çalışıyorsun.
Hace pocos meses que trabajas para papá.
Sokayım. Buz gibi!
¡ Qué frío hace!
On saniyede bir tükürdüğün koca tütün parçaları yüzünden herhâlde.
Quizá porque el tabaco de mascar te hace escupir constantemente y eso interfiere.
O şeyde ne yapıyor ki?
¿ Qué hace con esa cosa?
Dışarısı soğuk, şapkanı unutma.
Hace mucho frío. No te dejes la gorra.
İçin rahat edecekse o adam Paul olmayacak.
Si eso te hace sentir mejor, no será con Paul.
Asla mutluluğunun önüne geçmek istemem.
Nunca interferiré en lo que te hace feliz.
Orayı üç hafta önce satabilirdin.
Pudiste haber vendido hace tres semanas.
İki gündür.
Desde hace dos días.
Bütün personele söylemeden sürpriz emeklilik partisi yapılır mı hiç?
¿ Quién hace una fiesta sorpresa de jubilación sin decírselo a todos?
Oh, harika, o halde, artık birinin 40 yaşındaki düğün filmlerinin gurur sahibi sizsiniz.
Oh, genial, así, ahora eres el orgulloso dueño de peliculas de una boda de hace 40 años.
Üç haftadır para ödemediğini yazıyor.
Dice que no paga desde hace 3 semanas.
FBI onu bu kadar yıl yakalayamadı,... bizim yakalayacağımızı düşündüren şey nedir?
El FBI no ha podido atraparlo en todos estos años, ¿ qué te hace pensar que vamos a encontrar algo?
Hava soğuk.
Hace frío.
Eğer normal sarılmalarını istemiyorsam tersten olanları neden isteyeyim?
Si no me gusta que me abraces por delante, ¿ qué te hace pensar que quiero que me abraces por detrás?
30 yıl önce Becky halanızın dolaplarını bedavaya yapmamıştım.
Hace 30 años, no hice gratis los armarios de tu tía Becky.
Ne işi var burada?
¿ Qué hace aquí?
Ama lütfen annemi kimin alacağı konusunda tartışmayalım.
¿ Pero podemos, por favor, no pelear por quién se hace cargo de...?
Ayakkabıları hiç ses çıkartmıyor.
- Esos zapatos que hace son silenciosos. - Dios.
Eskiden bunlardan biriyle az oynamamıştım.
Jugué con uno hace tiempo.