English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ H ] / Halil

Halil tradutor Espanhol

231 parallel translation
El-Halil'de sayılacaksın.
Se los contará en Hebrón.
- Halil'i arıyorum.
- Ando buscando a Halil.
Halil senin resmine o zaman aşık oldu.
Fue cuando se enamoró de su cuadro.
Halil sana bundan bir sene önce aşık oldu.
Halil se enamoró de usted hace un año.
Ama sen istesen de, istemesen de ben varım Halil.
Lo quieras o no, existo, Halil.
Ne var ki Halil, ona karşı olan aşkımın farkında bile değil.
Pero Halil no se da cuenta de mi amor.
Halil'i unutamam Başar.
- No puedo olvidar a Halil, Basar.
Halil unutulacak adam değil.
No es un hombre como los demás.
Her biten iş beni üzer Halil.
Cada trabajo que termino me pone triste, Halil.
Sen kötü insansın Halil. Ve o insan oğlu, insan kızı aramadığın müddetçe de benim için kötü adam olarak kalacaksın.
Para mi Halil ahora eres una mala persona y lo serás hasta que la busques.
Halil'i unutamam.
No puedo olvidar a Halil.
Benim bütün dünyam onunla dolu.
Mi vida plena está con Halil.
Halil'e aşığım Başar.
Estoy enamorado de él, Basar.
Beni bırakma Halil.
- No me dejes Halil.
- Halil, B ve S.
- Khaleel, brandy con soda.
- Halil.
- Khaleel.
Halil, senden yapmanı istediğim bir şey var.
Hay algo que quiero que hagas.
Sana bildirmeliyim, Halil, mümkün olan en özenli bir şekilde, ben İsa değilim.
He de informarte con el mayor tacto posible de que no soy Jesucristo.
Halil bir köle değil, o özgür bir adam.
Khaleel no es esclavo, sino liberto.
Halil. Dışarıda bekle.
Espera fuera.
Sana Halil'i vereceğim.
Llévese a Khaleel.
Bana albay Stewart'ın adamı Halil'i çağırın.
Que venga Khaleel, el hombre de Stewart.
Halil, ne işin var burada?
¿ Qué haces aquí?
Nehirde Debba denilen yer çok can sıkıcı... - Halil!
Debba, ese lugar junto al río, es lo más aburrido...
Akla uyar tarafı yok, Halil.
No tiene sentido, Khaleel.
Benim köyüm. Ben avcı Halil'in kızıyım.
Soy la hija de Halil el cazador.
Halil, tuz getir.
Halil. Tráeme sal.
Halil, neyin var senin?
Halil, ¿ qué te pasa?
Niye camları kırıyorsun, Halil?
¿ Por qué rompes ventanas, Halil?
Cam kırmakla, lastik patlatmakla hiç bir şey değişmez, Halil.
Romper ventanas y pinchar ruedas no cambiará nada, Halil.
Niye saç uzatıyorsun, Halil.
¿ Por qué llevas el pelo largo?
Sana bir kitap vereceğim, Halil.
Te daré un libro, Halil.
Çok okumalısın.
Tienes que leer mucho, Halil, mucho.
- Halil Yavaş.
- ¡ Kadir Yavas!
Cafer ibn-i Halil, "Dağları aşta gel!"
Jaffer Iben Khalil, "¡ Baja de la montaña!"
Cafer ibn-i Halil.
Jaffer Iben Khalil.
Halil, büyükannemin bıçağını getirsem iyi olur.
Halil, yo mejor cojo el cuchillo de la abuela.
Halil, olamaz!
¡ Halil, ajj!
O serseri Halil seni buraya evini koruman için mi gönderdi?
¿ Ese vago de Halil te mandó a que le guardases la casa?
- Hadi, Halil, bir dolduruşa ne dersin!
- Vamos, Halil, tú la metes primero.
Halil'in birliğinden geldiklerini söylemişler.
Dijeron que eran del destacamento de Halil.
Bu insan kızı ara Halil.
Encuentra a esa chica, Halil ;
Halil...
- Halil!
Halil!
- ¡ Halil! ¡ Déjame ir!
Halil...
¡ Halil!
Pekala, Halil.
Bien, Khaleel.
- Nasılsın Halil? - İyiyim İbrahim Amca
- ¿ Cómo estás, Halil?
Anlayacaksın, çok okumalısın Halil.
Pero lo harás.
Onlar beni takip edip, yerime geçerler! " HALİL CİBRAN
"¿ Qué vocación seguirías si mi nombre desaparece?" Kahlil Gibran
Halil. Gelirken bir kız gördüm.
Halil, he visto una chica.
- Halil.
- Halil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]