Haır tradutor Espanhol
38,455 parallel translation
Yedi aydan biraz fazladır buradayız ve beş aydan biraz az zamanımız var. Yani 140 küsur gün kaldı. Uzun zaman oldu.
Hemos estado aquí casi siete meses y nos quedan solo cinco para irnos, son así como unos 140 días, ha pasado mucho tiempo.
Aşırı ısınma olduğunu düşünüyor.
Cree que ha sido agotamiento.
Ancak hiyerarşiye uyulmalıdır.
Pero la jerarquía ha de ser respetada.
Helen, bugün ne gördüm Tatlı bir çocuktu... Kim kendini aşırıya kaçırıyor, Cenazede duygusal olma Yakın bir aile dostu.
Helen, lo que vi hoy fue a un chico encantador... que se ha estado exigiendo demasiado y al que le ha afectado el funeral de un amigo intimo de la familia.
"Frank Gallo dünya üzerindeki pisliklerden biridir kendisi yaptıklarından hiç pişmanlık duymayan bir sosyopat ve ömrünün geri kalanını hapiste geçirmesi gereken bir hayvandır."
"Frank Gallo es la escoria de la Tierra. Es un sociópata sin remordimientos por las cosas que ha hecho, es un animal que merece ser encerrado por el resto de su miserable vida".
Kendisi sekiz yıldır stajyer olarak çalışıyor.
También ha sido asistente legal durante los últimos ocho años.
Son 12 yıldır Leonard Bailey'nin neler yaşadığını, nasıl bir hayat yaşadığını hayal edemiyor musunuz?
¿ No se puede imaginar lo que ha sido para Leonard Bailey, lo que ha sido su vida los últimos 12 años?
ALEC'in kırk küsur yıldır var olduğunu bilmek şaşırtıcı.
Es impactante saber que ALEC ha estado funcionando por más de cuatro décadas.
ALEC tütün endüstrisi ile ATT ve Verizon tarafından destekleniyor ve yaklaşık yirmi yıldır Amerika Cezaevleri Şirketi tarafından da.
ALEC ha recibido apoyo de la industria tabacalera, también de ATT y Verizon, y durante casi dos décadas, de Corrections Corporation of America.
Bu ülkede topluca hapsetmeden söz etmenin ve bunu sorgulamanın bu kadar zor olmasının sebeplerinden biri yoğun biçimde parasallaştırılmış olmasıdır.
Una de las razones por las que es difícil hablar de encarcelación masiva en este país y cuestionarla es porque se ha monetarizado.
Leonard Bailey 12 yıldır sabrediyor.
Es solo que Leonard Bailey ha tenido 12 años de paciencia.
Sanırım o da aynı şeyi düşünmüştür.
Supongo que él también ha pensado en golpearte.
12 yıldır bunu söylüyor.
Lo ha estado diciendo por 12 años.
Çünkü 50 yıldır açık olan ama kimsenin duymadığı özel bir restoran.
Porque es un restaurante íntimo que ha estado ahí 50 años y nadie sabe de él.
Jürideki baylar ve bayanlar, William Sutter yıllardır aşırı miktarlarda para kazanıyor.
Señoras y señores del jurado, William Sutter ha estado ganando cantidades excesivas por décadas.
Kaliforniya'da yaşayan uzun zamandır çıktıkları bir sevgilisi varmış başkalarıyla görüşmek için anlaşma yapmışlar.
Ha tenido novio por un rato y vive en California, y tienen un acuerdo donde pueden salir con otras personas.
Hayır, demek istediğim henüz sona ermedi.
No. Lo que quiero decir es que no ha terminado.
O da çok çekti. Hayır!
- ¡ Ya ha sufrido suficiente!
Pol oğlanlarından biri onu yakalamıştır.
Seguro que uno de los Polk ya la ha pillado.
Uff! Sanırım şimdi benim biletim sensin, ha?
Supongo que ahora tú serás mi gallo, ¿ no?
Hayır, onları haftalardır gören olmadı.
No, nadie ha visto a los Polk en semanas.
Yani, açıkçası ataerkillik bir kenara kaldırılmıştı.
Quiero decir, que, francamente, el patriarcado ha apartado.
Ve o oksijen bitti sanırım.
Y supongo que él se ha quedado sin oxígeno.
- Joseph Bauer. Robbie'nin amcasının her şeyin merkezinde olduğunu söylediği adam. Bunca yıldır komadaydı.
Joseph Bauer, el hombre que el tío de Robbie dijo que estaba en el centro de todo esto, ha estado en coma todos estos años.
- Joseph Bauer. Robbie'nin amcasının her şeyin merkezinde olduğunu söylediği adam. Bunca yıldır komadaydı.
Joseph Bauer... el tipo que el tío de Robbie dijo que estaba en medio de todo esto... ha estado en coma todos estos años.
Yıllardır komadaydı.
Ha estado en coma todos estos años.
S.H.I.E.L.D.'ın bir hapishaneye saldırı düzenlediği doğru mu?
¿ Es verdad que SHIELD ha comprometido una cárcel?
Canım, bu akşam yeteri kadar kutlama yaptık sanırım, ha?
Cielo, tal vez hemos hecho suficiente celebración esta noche, ¿ eh?
- O bize saldırıp uçağı yerle bir etmekle tehdit eden bir katil. Taleplerini yerine getirmezsek tabii.
Es un asesino que nos ha atacado y amenazado con derribar este avión si no cedemos a sus demandas.
Bu şahıs 7 aydır kozanın içinde.
El sujeto ha estado en gestación por siete meses.
Sürücüyü Mack'in bedeninden çıkardı ama öldü, sanırım.
Sacó al Vengador de Mack, pero se ha ido, creo.
Kemer. Sanırım Aida geldi.
El arco. ¿ Entiendo que Aida ha llegado?
- Bunca zamandır burada mıydın?
- ¿ Ha estado aquí todo el tiempo?
Bizim için bir kaç helikopterini rıhtımı taraması için görevlendirdi.
Ha desplegado varios de sus helicópteros para escanear el litoral para nosotros.
Ama kimse onu 1000 yıldan fazladır görmüyor.
Pero nadie lo ha visto en más de 1000 años.
O kağıtlar mührün bir asırdır Birleşik Devletlerde olduğunu gösteriyor.
Muestran que el sello ha estado en los EE. UU. por más de un siglo.
Tutuklanır ve hüküm giyersen belki onları adaletin yerine geldiğine ikna edebilirim.
Si es arrestado, juzgado y condenado, podría convencerlos de que se ha hecho justicia.
Hanımlar, harika bi, r akşamdı, gerçekten.
Damas, ha sido una tarde encantadora, verdaderamente.
Lucy Adam tarafından kaçırıldı.
Lucy ha sido secuestrada por El Hombre.
Şehrin her yerine askeri personel konuşlandırıldı.
Se ha desplegado personal militar por toda la ciudad.
Bunu daha önce yapan olmamıştır kesin.
Apuesto a que nadie ha hecho esto antes.
Jessica'yla ne zamandır mektuplaşıyorsunuz?
- ¡ Kat! ¿ Desde cuándo te ha escrito cartas Jessica?
Kızın aylardır güneş yüzü görmüyor çünkü hala iyileşme sürecinde. - Yani- -
Tu hija no ha visto el sol en meses porque se está recuperando.
Beni hayal kırıklığına uğratma doktor.
No me ha defraudado médico.
Başkan, başkan yardımcısı ve neredeyse bütün kongrenin de dâhil olduğu binden fazla kişinin hayatını kaybettiği acı saldırıdan şu ana kadar tek kurtulan Kongre Üyesi Peter MacLeish'in meclis enkazının altında canlı bulunması, bütün ülkeyi sevindirdi.
La nación está embelesada por el congresista Peter MacLeish, encontrado con vida entre los restos del Capitolio, convirtiéndole en el único superviviente hasta el momento del acto atroz que se ha cobrado más de mil vidas, incluyendo las del presidente, el vicepresidente y casi todo el Congreso.
Başkan Kirkman yakın zamanda denizaşırı bir yere gitti mi?
¿ El presidente Kirkman ha hecho algún viaje al extranjero últimamente?
Sayın başkan, Al-Sakar'ın geçmişte başkalarının yaptığı.. ... saldırıları da üstlendiğini göz önünde bulundurmak bence önemli.
Sr. presidente, sí que creo que es importante tomar nota de que Al-Sakar se ha atribuido ataques cometidos por otros en el pasado...
Chuck, 11 Eylül'den sonra topraklarımızdaki en büyük terörist saldırı gerçekleşti ne olduğunu bilmeliyim.
Chuck, el mayor acto de terrorismo desde el 11S ha sido perpetrado en nuestro suelo, y necesito saber qué ha pasado.
Orası iki yıldır tamiratta.
El lugar ha estado en renovaciones por dos años.
Sermaye piyasası kurumu yıllardır onun peşinde.
La Comisión de Valores ha estado persiguiéndole por años.
Sanırım yeni Bayan Gregson için zaman geldi.
Creo que ha llegado la hora de que haya una nueva Sra. Gregson.